KABUS

171 7 4
                                    

Issız bir tepeden aşağıya koşup arabanın önüne doğru atladı. Neye uğradığıma şaşırdım direksiyonu o anda sola doğru kırdım ve yolun kenarındaki ağaca çarptım. Çarptığım anda kafamı direksiyona çarpıp bayılmışım, uyandığımda başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Sonra aklıma arabanın önüne bir adamın atladığı geldi, hemen arabadan inip etrafı aramaya başladım. Yola doğru çıkıp tepeye baktım ama hiç kimse yoktu, inanamadım çünkü o adama az kalsın çarpıyordum. Biraz daha dolandım tepeye doğru ilerlerken arabanın kapısının kapandığını duydum hemen arabaya koştum ama yine kimse yoktu. İyicene korkmaya başladım hava karanlık ve rüzgar sert esiyordu uğultu sesleriyle birleşen yaprak hışırtıları korkunç bir melodi oluşturmuştu, hemen arabaya binip eve gitmek istedim. Arabaya bindiğimde garip bir duygu sarmıştı beni, bu yaşadıklarım normal olamazdı. Hemen arabayı çalıştırdım ve oradan uzaklaşmaya başladım. Uzaklaşırken arkama bakmadan edemedim. Oradan uzaklaşmak iyi gelsede içimdeki o garip duygu bir türlü gitmiyordu..
'Neden hemen bulunmaz ki bu anahtarlar' diye geçirdim içimden anahtarları çantanın içinde kapının önünde ararken. 'Sonunda buldum' diye bağırıp inletmiştim tüm binayı hemen elimle ağzımı kapatıp sessizce girdim eve hemen kapıyı kilitledim. Başımın ağrısı hala geçmemişti mutfağa gittim bir bardak su ve ağrı kesici içtim. Ilık suyla duş alıp yatağıma girdim, kendimi daha iyi hissediyordum en azından şimdilik. Saat 04.00 olmuştu ve ben hala gözlerimi dikmiş tavana bakıyordum öylece bir an için gözlerimi yumdum. Gözlerimi tekrar açtığımda o adam karşımda dikilmiş bana bakıyordu gözlerini kocaman açmış ve beni öylece izliyordu gözlerindeki soğuk kan dondurucu bakışlar içimdeki o garip duyguyu tekrar hissetmeme neden olmuştu kalbim yerinden çıkarcasına deli gibi atıyordu neredeyse yerinden fırlayacaktı.
Yavaş çok yavaş adımlarla bana yaklaşıyor ben ise korkudan kımıldayamadan adamın üzerime doğru gelişini izliyordum. O kadar yaklaşmıştı ki nefesini yüzümde hissedebiliyordum bir anda başını sağa doğru çevirdi birşey dikkatini dağıtmış gibiydi.
-DAT DAT DAT DAT DAT.
Alarmın çalmasıyla uyanmam bir olmuştu. Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu içimden bir oh çekip 'sadece bir kabustu' diye kendimi rahatlatmıştım. Hemen lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım baya acıkmıştım mutfağa gidip yiyecek bir şeyler aradım. Buzdolabının kapağını açıp içine baktım ama tek bulduğum bir kaç parça peynir bayatlamasın diye dolaba koyduğum ekmek ve yarısı içilmiş bir kutu süt. Anlaşılan iyi bir alışverişe çıkmam gerekiyordu ama önce karnımı birşeylerle doyurmalıydım en azından şimdilik. Dolapta yarısından çoğu yenmiş mısır gevreği vardı bir kase alıp mısır gevreğinin tamamını boşaltıp sütü ekledim tam yetmezse de şimdilik midemin inlemelerinden beni kurtarmıştı. Şimdi alışveriş vaktiydi evde hiç bir şey kalmamıştı. Hemen odaya gidip gardırobun önüne geçtim alışveriş yapacağım için rahat birşeyler giyinmeye ihtiyaç duydum hemen kot pantolon üzerine beyaz bir sweet hava biraz serin olduğu içinde kalın mevsimlik hırkamı aldım arabanın anahtarlarını telefonumu ve cüzdanımıda çantama koyup evden çıktım. Kapıyı güzelce kilitleyip asansörü çağırdım " asansörü çağırmak ne kadar da garip bir cümle düşününce" diye geçirmeden edemedim içimden sonunda asansörün kapısı açıldığında üst kat komşum Hülya abla bana bakıyordu aklından bin türlü dedikodu geçirirken . Acaba yine ne sorcak diye düşünürken ki düşünmesem bile soracağı kesindi bu onun için bir görev sanki "Dün gece neydi o halin kız neyin vardı ne oldu anlat hemen bekliyorum " dedi "Birşey yok hülya abla başım çok ağrıyordu ne yaptığımı bende bilmiyorum ki " desemde inanmamış gözlerle baktı bana. Bende birşey olmadığını onaylar bakışlar atınca yüzünü buruşturup omuz silkti ve kafasını hemen çevirdi. Hayır yani bir insan neden bu kadar meraklı olur bilmem ki hem Hülya ablaya birşey anlattın mı bunu duymayan kalmadığını tüm site sakinleri biliyor.😊 Birde trip atması yokmu insanın ömründen ömür götürür.Nihayet Hülya abladan kurtulup arabama ulaşabilmiştim dedikodusu hiç bitmiyor gerçekten insanların donuna kadar herşeyi biliyordu. Arabayı çalıştırıp alışveriş merkezinin yolunu tutmuştum ne kadar çok şey almam gerektiğini düşünüp durdum yolda, düşünmek için düşünüyordum sadece çünkü markete girdim mi alışveriş arabasının bir tanesinin yetmeyeceğini bende biliyordum. Genel olarak alışveriş yapmaya evdeki herşeyi son damlasına kadar tükettikten sonra giderdim böyle daha iyi oluyor du sanki yada bana öyle geliyordu bilmiyorum. Reyonları tek tek gezerek yaptığım düşünceler ışığında bütün alışverişimi yapmıştım ve yine her zaman olduğu gibi tek bir alışveriş arabasıyla yetinmeyip ikinci arabayı da doldurmuştum. Kasaya geldiğim aldıklarımı tek tek kasadan geçirirken kasa sorumlusu bile bunalmıştı. 'Kusura bakma sende bunaldın ama evde birşey kalmamış' dedim oda önemli değil dercesine başını salladı ve çok sıcak bir şekilde gülümsedi. Aldıklarımı alışveriş arabasına koyup bir kaç poşet alıp arabamın yanına gittim. Sakince aldıklarımı poşetlerken farkettim ki yalnız yaşamak bu tür şeyleri hep beraberinde getiriyor. Alışveriş arabasını bırakıp arabama bindim ve yola koyuldum eve gidince birde bu aldıklarımı yerlerine koymak vardı. Annem yalnız eve çıkmamı hiç istememişti ama verdiğim bu karara saygı duymak dışında yapacak bir şeyi yoktu. Kendi kendime konuşurken yeşil ışığın yandığını arkamdaki arabaların korna çalmasıyla farkettim baya sinirlenmiş oldukları çok belliydi hemen kendime gelip yoluma devam ettim. Siteden içeri girip arabayı park ettim ve güvenlikten aldıklarımı eve taşımak için yardım istedim. Güvenlik görevlisi taşıdığı poşetleri kapının önüne bırakıp daha birşey varmı diye sordu sıcak bir şekilde gülümseyip birşey kalmadı teşekkür ederim dedim ve güvenlik görevlisi gitti. Kapıyı kapatıp güzelce kilitledikten sonra aldıklarımı yerleştirmeye koyuldum. Ne kadar çok şey almıştım. Mutfak eşyalarını yerleştirdikten sonra banyonun eşyalarını yerleştirdim. Kendime birkaç krem ve çok fazla yapmasam bile birkaç makyaj malzemesi almıştım onlarıda odama makyaj masama yerleştirdikten sonra salondaki büyük ve rahat koltuğa kendimi bıraktım. Baya yorulmuşum bunu koltuğa yattığımda fark ettim sanki uykumda gelmiş ve beni çağırır gibiydi. Televizyonu açtım biraz oyalanırım diye ama kanallarda da doğru düzgün birşey yoktu sıkıldım ve televizyonu kapattım. Gözlerimi açtığımda hava çoktan kararmış insanlar evine çekilmişti.

İNAN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin