DAVETİYE

51 3 1
                                    

Yorgunluktan gözlerimi dahi açamıyordum ama alarm ısrarla çalmaya devam ediyordu. Bir alarmla uyanamayacağımı bildiğim için bir kaç tane peş peşe alarm kurmuştum. Beş dakika daha uyuyayım diyebileceğim bir şansım yoktu anlaşılan, mecbur kalkmam gerekiyordu, alarmları susturduktan sonra bir duşa ihtiyacım olduğu düşüncesiyle banyoya girdim. Suyun verdiği rahatlamayla kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım, şimdi ise sudan hiç çıkasım gelmiyordu. Şirkete geç kalmamak için biraz acele etmem gerekiyor olmasaydı sudan çıkmayacaktım. Saçlarımı havluya sardıktan sonra hemen bir şeyler atıştırmak için mutfağa koştum, gerçekten çok acıkmıştım. Karnımı bir güzel doyurup saçlarımı kurulamaya koyuldum, makyajımı da yapıp her zaman ki gibi gardırobun önüne geçtim ve şirket için uygun kıyafetler bulmaya başladım. Aslında baya kıyafetim vardı şirket için ama bilirsiniz işte kadınların ne giyineceğim yada hiç kıyafetim kalmadı gibi sorunları olduğu için kıyafet seçmek biraz uzun sürebiliyor.

Hazırlanıp arabaya bindim ki bir elinde torbaları taşırken diğer eliyle camı aç diye işaret eden Hülya abla geldi yanıma'Nereye gidiyorsun kız süslenmiş püslenmiş?' hay Allah'ım ya nereden çıktı şimdi bu kadın laf anlatsan anlamaz ki nasıl kurtula...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hazırlanıp arabaya bindim ki bir elinde torbaları taşırken diğer eliyle camı aç diye işaret eden Hülya abla geldi yanıma
'Nereye gidiyorsun kız süslenmiş püslenmiş?' hay Allah'ım ya nereden çıktı şimdi bu kadın laf anlatsan anlamaz ki nasıl kurtulacağım
"İşe gidiyorum abla nereye olacak" dedim ama pek inanacak gibi durmuyordu.
'Fazla şık değil misin için? Hadi hadi doğruyu söyle yabancı mı var canım.' Yine başlamıştı ısrarlarına ki bir başladı mı durduruna AŞK olsun. "Kusura bakma Hülya abla işe geç kalıyorum durupta sana laf anlatamayacağım" diyerek pencereyi kapattım ve bastım gaza, arkamdan baya bağırsada pekte umursayamadım doğrusu ama bu durumu da baya komik gözüküyordu. Hülya abladan kurtulduktan sonra şirkete gitmek için yola koyulmuştum ki telefonumun çalması bir oldu arayan Bahardı. Gerçekten korkmuştum çünkü Bahar'ı kaç gündür arayamamıştım, "Efendim"
'Efendim mi ? Bu kadar mı başka söyleyecek bir sözün yok mu ?' Allahım benim suçum neydi de şimdi bunlarla uğraşıyordum diye geçirdim içimden ama tabi Bahar konuşmaya devam ediyordu.

'Bir şirket dedin yine unuttun beni ya hani beni ihmal etmeyeceğine de söz vermiştin? Aşk olsun yani Şimal'

"Özür dilerim canım arkadaşım gerçekten şirkette baya yoğun günler geçiriyorum yoksa unuttuğum falan yok ki"

'Tamam tamam ben anladım seni boşver ya zaten Bahar kim ki'
Yine başlamıştı triplerine en iyisi susacağı birşeyler söylemekti ki aklıma çok iyi bir fikir gelmişti

"Bahar bak ne yapalım biliyor musun? Sen bugün beni ziyarete şirkete gel sonra beraber öğle yemeğine çıkarız olur mu?"

İNAN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin