BAY GİZEM 2

50 2 0
                                    

Bay GİZEM:

Adımlarım gayet sakin ellerim ceplerimde başım hafiften öne eğik bir şekilde öylece yürüyordum. Şehrin kalabalığından kaçmış bu güzel sakin küçük ama bir o kadar dinlendirici deniz kıyısına gelmiştim. Denizin kokusu burnumu mest ederken dalga ve martı sesleri hoş bir melodi oluşturmuştu buna da hafiften esen rüzgar eşlik ediyordu. Sürekli olarak kalabalık şehirlerde yaşıyor olmama rağmen hep yalnızlığı aramam oldukça tuhaf kaçıyordu biliyordum ama bazen durup dinlenmek gerekiyordu elbet. Peşimden gelen onca düşünce ve parlayan ayın ışığında yürüyordum belki saatlerimi alırdı bunu yapmak ama yinede vazgeçilir birşey değildi. Durup düşünmek yerine yürümek daha iyi gelmişti. Etrafta gezinen bir kaç kişi dışında kimse yoktu sakin ve sessizdi, etrafımda ve çevremde çok fazla insan olmasına rağmen kimseyle pek fazla ilgilenmez ve kendi halimde kalırdım. Durduğumu fark ettim, kendimi düşünmeyi bırakıp tekrar yürümeye devam ettim, biraz ilerledikten sonra ilerideki bankta birinin oturduğunu fark ettim bakışlarımı oraya doğru yöneltince kocaman açılmış ve tüm dikkatini bu tarafa doğru vermiş bir çift gözle karşı karşıya kalmıştım. Ne yapacağımı şaşırdım bir an durup kalmıştım ne bir adım geri nede bir adım ileri gidebiliyordum bu bakışlarda ne vardı böyle adeta beni kilitlemiş ve ona bakmamı sağlamıştı. Biraz rahatsız olmadım desem yalan olurdu bu yüzden kendimi toparlayıp oradan uzaklaşmaya başladım. Arkamda bıraktığım bu gözler her ne kadar beni merak içinde bıraksada gitmek daha iyi bir çözüm gibi gelmişti bana. Bu bakışları unutmak mümkün olmasada..

Şimal:

Her zaman ki gibi banka oturmuş öylece karanlığı dinliyordum. Pırıl pırıl parlayan ayın ışığı denizde harika bir görüntü oluşturmuştu sessizlik ve sakinlikte bu görüntüyü tamamlıyordu. Hafiften esen rüzgarı ciğerlerime doldurmak ferahlatıcı ve bir o kadar tazeleyiciydi. Yalnız kalmayı ve kafa dinlemeyi çok seviyordum, hele ki şirketten sonra buraya gelmek çok iyi oluyordu. Beynimde ki düşüncelerden kurtulmak o kadar çok istiyordum ki ama bir türlü beceremiyordum evet kendime güveniyordum ama aynı zamanda korkuyordum. Gözlerimi kapattım tekrar ve susup etrafı dinlemeye başladım, bu sırada bir ayak sesi geldi kulağıma gözlerimi açıp etrafa bakmaya başlamıştım ki ayak sesinin geldiği yöne başımı çevirdiğimde gözlerim kocaman açılmış ve kalakalmıştım. Yine o tanıdık duygu tüm bedenimi esir almış ve hareket edemez hale gelmiştim. Her seferinde aynı şeylerin olmasından sıkılmıştım ama bu tarifi olmayan duyguya da anlam veremiyordum, kimdi ki bu gözlerin sahibi ve kimdi bu adam? Yine yüzünü tam seçemiyordum hem uzaktı hemde karanlık. Ona baktığımı fark etmişti ve o da durmuş bana bakıyordu, belli bir süre o da, bende hareketsizce birbirimize baktık. Bu hareketsizliği bozan ilk o oldu ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Çok tuhaf ve gizemli bir adamdı hareketlerini de anlamış değildim. Arkasından ne kadar bir süre baktığımı bile anlayamadım, dalıp gittiğimi fark etmem de hayli bir geç olmuştu.

Kendime geldiğimde rüzgar daha sert esmeye ve hafiften titretmeye başlamıştı. Kendimi toparlayıp hızlıca ayağa kalktım biraz etrafa baktım kimse yoktu kimsenin olmayışı biraz beni ürpertmişti bu yüzden kendi kendime şarkı mırıldanmaya başladım.
Arabama doğru yürüdüğümde sileceklere küçük bir kağıt parçası sıkıştırıldığını gördüm

"Yine mi bir ceza ama bu kaçıncı" uzanıp kağıdı aldım ve içim rahatlatmıştı otopark ücretiymiş. Arabanın kapısının açtım ve tam binecekken birşey dikkatimi çekmişti burada ne bir otopark vardı ne de görevli biri peki bu ücretleti kim bırakmıştı. Hemen elimdeki kağıda baktım üzerinde sadece ücret yazıyordu başkada birşey yoktu. Kağıdın arkasını çevirdim bakmak için gözlerim kocaman açılmıştı ve anlam verememiştim bu bir şakamıydı sonra torpido gözüne koyduğum ücret fişi geldi aklıma hemen uzanıp onuda aldım onunda arkasına baktım ve onun arkasında da diğer kağıtta yazan aynı şey yazıyordu

İNAN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin