Bazen yapacağımız şeyleri çok düşünürüz. Ya da ben çok düşünürüm. Herkes akışına bırakırken, ben, aksine bırakamam, ipleri bıraktığım mı herşey kontrolden çıkar çünkü mükemmel ve eşsiz olması gerekirken, olaylar geri dönülenemez bir hal alır.
Bu sefer hiç düşünmedim. Çünkü yalnız değildim.
Beni benden iyi tanıyan biri vardı
Zayıf anlarımı biliyordu ama bunları her zaman kapatmama yardım ediyordu. Mesela okulda biri benimle uğraştığı zaman beni korurdu ve savunurdu çünkü kimseyle laf kavgasına giremeyeceğimi, girsem bile duygusal baskı karşısında ağlamaya başladığımı biliyordu. Haklı olsam bile ağlamak iğrençti. Ağlarken konuşamıyordum. Belki bu yüzden beni hiç yalnız bırakmıyordu. Bırakmasın zaten ne gerek var yani..
Ben bunları düşünürken neredeyse yanımda uyuyan Alex'i unutuyordum. Biz neydik şimdi?
Bir önemi var mı? Neysek neyiz, kimin umrunda?
Alex'i uyandırmadan kalktım ve üstüme dünyanın en bol tshirtünü giydim. Saat daha 6.00'ydı. Daha köşedeki market bile açılmadı ama yinede camı açtığımda alt sokaktaki fırından gelen ekmek kokusunu alıyordum. Herhalde bütün kış boyunca yazla ilgili özlediğim tek şey buydu: sabah camdan esen serin, iç açan rüzgar. Pencerenin önündeki koltuğa oturup yarı sersem olarak dışarı izlemeye başladım. Bu biraz ürkütücüydü aslında. Yani tek başıma hiç birşey yapmayarak oturmak. Hala uykum vardı. Doğru dürüst uyumamıştım bile. Gece sürekli uyandım çünkü çok huzursuzdum.
Keşke şuan yatağımda olsam diye iç geçirdim.
"Burada tek başına ne yapıyorsun?" Arkamdan gelen sesle düşüncelerimden sıyrıldım. Fakat çok korkmuştum ve bu yerimden sıçramama sebep oldu.
"Hey, benim, korkmana gerek yok"
"Evet şey, sadece çok sessizdi o yüzden. Ben sadece uyuyamadım. Sen neden kalktın?"
"Su. Ve senin olmadığını fark ettim"
"Yanıma gelmek ister misin?"Alex itiraz etmeden yanıma oturdu. Ve ben üşüdüğüm için iyice ona sokuldum.
İlk kolunu omzuma attı ve ben başımı omzuna koydum. Sonra kucağına kafamı koydum. Bu sırada bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ama bana bakmasını seviyordum. Sanki bir daha hiç görmeyecekmiş gibi bakıyordu.
Daha sonra kucağına oturdum ve sohbet ettik ve buda yetmedi.En sonunda onun kucağında, bacaklarım iki yanda olacak şekilde oturuyordum. Ne kadar uykusuz olduğumuz ikimizinde gözlerinden belliydi.
Saçlarıyla oynamasını seviyordum. Hemde çok. Konuştuğumuz her şeye gülüyorduk.
Saçma sapan bir şekilde o benim, ben onun yüz hatlarında farkında olmadan keşfe çıkmıştık. İkimizde farkında değildik aslında. O an muhtemelen ne kadar çok denize gitmek istediğimiz hakkında konuşuyorduk çünkü.İlk önce saçlarıyla başladım. Ne kadar çok görünce ince ve yumuşaktılar. Sürekli okşanmasını ister gibilerdi. Belirgin yüz hatları onu olması gerekenden daha mükemmel gösteriyordu. Dişlerini sıktığı zaman yanağındaki kemiklerinin hareket etmesi, onun karşısında savunmasız kalmanızı gerektirecek türdendi. Bir sonraki yerde, ellerim yanaklarını bulup gözlerine baktığımda, gözleri sanki derin, karanlık bir çukurdu. Atlarsam bir saha çıkamayacakmışım gibi. Ve son olarak... Herhalde ilk tanıştığımızdan beri inceliyordum dudaklarını. Kıvrımlı, hafif dolgun, şeftali rengi dudakları her an öpmek isteyeceğiniz türdendi. Dünyadaki son su damlasını içmemek için kıvranmanız nasıl olursa, onları hissedememekte aynı öyleydi.
Ben Onu böyle incelerken, tabii kendimi unuttum. Bakışlarımı dudaklarından gözlerine çektiğimde, bakışlarıyla karşılaştım ve birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu anladım. Bende, beni ona çeken bir şey vardı. Yani aslında bir şey bizi beraber tutuyordu ama o şey aynı zamanda sınırımızı belirliyordu.
Evet, işte, o kadar güzeller ki, insanın konuşası gelmiyor. Sınıfa ilk geldiğinden beri dikkatimi çekmişlerdi ama biz arkadaş oluvermiştir hemen ve zaten garip olurdu. Ama bu onun ilk öpüşmemiz olmayacaktı.
Geçtiğimiz zamanda, Hayley kendiyle meşgulken, Alex beni havuza götürdü. Yani ben zaten gidecektim ama benim gidecek kimsem yoktu, Hayley dışında. Ama o gelmediği için bende gitmek istemedim ama Alex beni resmen zorla götürdü. Bir kaç tur yüzdükten sonra, ki ben ona yüzme demiyorum daha çok suda vakit geçirme, sadece kenarda durduk ve dinlendik ve birbirimizi suyla rahatsız ettik. Su böcekleriydik yani. Hafta içi olduğundan kimse yoktu, bizde rahatça hareket edebiliyorduk.
"Sana söylemek istediğim bir şey var Emm" diyerek yanıma yanaştı. Ben duvara yaslanmıştım. O ise kollarını iki yanıma koymuş, kaçmamı engelliyor gibiydi. Aramızdaki mesafe yok denecek kadar azdı. Bu durumdan kesinlikle rahatsız değildim çünkü ıslak, geriye atılmış saçları, klor karışımı parfümü düşünmemi engelliyordu.
"Seni dinliyorum. Yoksa seni nasıl geçtiğimi mi soracaksın?"
"Evet şey öyle bişi yokta, yani bunun konuşmasını sonrada yapabiliriz ama başka bir şey". Söylediklerini iki defa düşünür gibiydi. Yüzünü iyice yaklaştırması yapacağını habercisiydi. Gerçekten olacaktı.
Önce dudaklarını dudaklarıma sürttü. Sanki hiç bir şeyi unutmak istemiyordu. Dudaklarımı dudaklarının arasına aldığında sanki günlerdir susuz bırakılmış bir çocuk gibi içine çekiyordu. İçinde özlem, tutku vardı. Ve sonunda kendimi ona bıraktım. Bacaklarım ona dayalı,kendimi bedenine bastırmışken, kollarım destek olurcasına boynunda ve saçlarındaydı. Bizi o an ayıran tek şey nefeslerimizdi. Sanırım bunu sürekli yapabilirdik.
O günden sonra bu konu hakkında konuşmadık. Öyle olmamamız gerektiğini biliyorduk. Aynı şekilde devam ettik ve gayet iyiydik.Ama bu sefer aynı değildi. Farklıydı, kucağındaydım. Bir eli belimde, bir eli yanağımdaydı. Bu sefer ilk adımı yapabilirdim. Ve yaptım. Dudaklarını sanki onlar sadece bana ait der gibi öptüm ve sonra ısırdım. Bu ilk günden beri yapmak istediğim bir şeydi. Beni kendine daha çok çekerken, bende kendimi ona ittim ve aramızdaki mesafeyi kapattım. O şeftali, öpülesi dudakları artık benimdi. Daha önce hiç böyle bir şey olmadı. Zaten Alex benim ilkimdi ama bunu daha bilmiyordu.
"Galiba gün doğdu"
"Uyusak iyi olur" dedi ve beni kucağından indirmeden odaya çıkarttı.Vauv. Umarım güzel düzgün olmuşturn.
Bölüm şarkısı relax, take it easy olsun
