-Bölüm 3-

64 24 48
                                    

Adam o kadını öldürdüğünden emindi ve şimdiyse aynı kadın katiline bir silah doğrultmuştu! Bu nasıl olabilirdi?

  Ya adam kadını yine vuracaktı ya kadın adamı vuracaktı.  

Adam ellerini yavaşça yukarı kaldırırken kadının bir kelebek kadar güçsüz ve titrek ellerinden tabancası refleksle ateşlenmişti.

Bu kez tersi olmuştu ve kadın adamı korkakça omzundan vurmuştu. Adam omzunu tutarak bağırmaya başladı topuklularla çarpık çarpık koşan kadına. Sonra da ziyan ve darmadağın olmuş hayatına.

***

Sabah olunca bunların hepsinin -ne hikmetse- kahveden sonra, deri kanepesinde daldığı derin uykuda gördüğü rüya olduğunu anladı. Derin bir nefes aldığında masada kahinin verdiği kutuyu gördü. İşte şimdi işler karışmaya başlamıştı.

Adam olduğu yerde bir süre donakaldı. Kapının tıklamasıyla kendine geldi adam. Aceleyle tozlu sehpadaki kutuyu kaldırırken kimin kapısını çalabileceğini düşündü yalnız adam. Gidip kapıyı açtığındaysa hayatının şoklarından biriyle daha karşılaştı. 

Kapıda sarışın kadın vardı. Hayatında vurduğu ilk insan ve gece rüyasında gördüğü kadın.

Adam bir süre boş boş kadının suratına baktı. Bir şeyleri anlamaya başlayınca sesli bir küfür edip kadının suratına kapıyı kapattı.

Kapının yanına çöküp iç sesiyle konuşmaya başladı.

''Ne oluyor lan? Anlayamıyorum artık ben gerçekten hiç bir şey anlamıyorum. Ben o kadını vurdum! Öldü kadın! Bundan kesinlikle eminim! E o zaman bu ne?''

Adam kendiyle anlamsız bir konuşma yaparken kadın kapıyı tekrar tıklatmaya başladı.

''Çok kaba olduğunu daha önce söyleyen oldu mu? Açar mısın kapıyı? Bir şey soracağım, yan eve taşındım ve yakınlarda bir market var mı bilmiyorum. Yardım eder misin? Bak eğer edersen az önce yüzüme karşı söylediğin şeyi unutacağım.''

Adam kadının bir ihtimal ölmemiş ve iyileşmiş olabileceğini düşündü. Belki sadece bir tesadüftü vurduğu ilk kadının ölmemesi, gece rüyasında görüp ertesi sabah yan eve taşınması. Zor bir ihtimal de olsa olabilirdi. Hem belki kadının hayatına sızıp neler olduğunu ve o gece neden orada olduğunu öğrenebilirdi. Belki kahini o kadın da tanıyordu ve vurduğu kadın ona yardım ederdi?

Adam hızlıca bunları düşünüp ayağa kalktı. Derin bir nefes alıp kendine güvenir bir edayla kapıyı açtı.

''Ah. Nihayet açtın şu kapıyı.''

''Kusura bakmayın etraf dağınıktı, birini de beklemediğim için refleks olarak kaçtı bir şeyler ağzımdan.''

Kadın adam konuşurken içeriye istemsizce iğrenerek baktı. Adam sözünü bitirince bir iş başarmış gibi sırıtarak konuştu.

''Şimdi de pek temiz görünmüyor yalnız.''

''Ben topladığımı söylemedim.''

''Pekiii.''

Kadın kelimeyi uzatabildiği kadar uzatıp adamla muhabbet kurmaya çalışıyordu.

''Siz ne istemiştiniz?''

''Dediğim gibi yeni taşındım, yakınlarda bir restoran yada market var mı yiyecek bir şeyler almam için?''

Kadın hala umut dolu gözlerle adamın 'buyurun beraber yiyelim' falan demesini bekliyordu. Fakat adam pek oralı olmayıp en yakındaki restoran ve marketi tarif etti.

''Benim yön duygum pek yoktur...''

''Çok yakın zaten.''

''O zaman işiniz yoksa benimle gelseniz? Hem komşumu tanımış olurum.''

Kadın pişkin pişkin sırıtırken adam hem içinden kadının ne kadar yılışık olduğunu düşündü hem de kadının ağzından laf almak için biraz muhabbet etmenin iyi olacağını. 

Biraz düşünürmüş gibi yapıp kadını kafasıyla onayladı. Anahtarını ve cüzdanını alıp kadınla beraber markete doğru yürümeye başladılar.

''Eee? Bir adınız vardır muhtemelen.''

''Pyert.''

''Hiç böyle bir isim duymamıştım aslında. Anlamı ne?''

''Anlamı yok, sadece bir isim.''

Kısa bir sessizlikten sonra kadın surat astı.

''Benim adımı merak etmiyorsun sanırım.''

''Ah, sadece aklım özel işlerimde biraz. Kabalık ettim kusura bakma, peki senin adın ne?''

''Amy.''

''Güzel isimmiş, kısa isimleri severim. Sadece işlevlerini yerine getirirler. Bilirsin, ismin sahibine seslenmek için işte.''

Amy adamın saçmalamalarına minik bir kahkaha fırlattığında bir marketin önünde durdular.

''Bir restorana gideriz diye düşünmüştüm aslında.''

Amy suratını yine astığında Pyert şaşkın bir ifadeyle kadına baktı.

''Market de olur demiştin.''

''Neyse.''

Amy somurtkan şekilde marketin kapısına ilerledi.

''Amy!''

Kapıdan tam girerken Pyert'in seslenişiyle duraksadı.

''Sadece işe yarıyor mu diye bakmak istemiştim.''

Pyert'in yüzünde saçma bir sırıtış görünce Amy de zoraki bir gülüşle karşılık verdi.

Pyert sırtını dönüp giderken bu sefer de Amy bağırdı.

''Pyert!''

''Efendim?''

''İçeri gelmiyor musun?''

''Kusura bakma, işlerim var.''

Adam aslında o kadından bir an önce kurtulmak istiyordu. Yalanlardan hiç hoşlanmasa da yalan söylemek zorundaydı.

''Ama beraber yeriz diye düşünmüştüm. İlk günümde beni yalnız mı bırakacaksın?''

Kadın sınırları fazla zorluyordu ve büsbütün adama asılıyordu. Pyert normal zamanda o kadınla karşılaşsa üzerine atlayabilirdi fakat işler şu anda bir hayli karışıktı. 

Adam alt dudağını sarkıtmış şekilde bakan Amy'ye tekrar bakıp surat astı.

''Gerçekten, bugün işlerim var.''

''Bunu telafi edeceğiz ama. Değil mi?''

''Söz.''

Adam arkasına bakmadan büyük ve hızlı adımlarla yürümeye bir süre sonra koşmaya başladı. Eve gitmiyordu. O kadını bir daha görmeye tahammül edemezdi. Bu nedenle nereye olursa olsun kendi evine gitmeyecekti.

Uzun bir süre sonra koşmaktan bitap düşüp kaldırıma oturdu.

Yanından geçen küçük esmer bir çocuğun düşürdüğü notla yine hayatı değişti. Her zamanki gibi...

Notta şunlar yazılıydı:

''Kadını öldürdüğün yere şimdi gidersen aynı tabloyla karşılaşacaksın. Bu bir kısır döngü. Sen onu öldürürsün ve tekrar hayatına girer. Senin görevin o kadını öldürmek, onun görevi senin hayatına girmek ve her geçen gün kendini yiyip bitirmeni sağlamak. K.''

KAHİN #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin