ep5: "cheap thrills."

4.8K 351 80
                                    

Playlist: Beyoncé - XO

* * *

"Sorun çıkarmadığı için yönetmenine ve ekip arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsen az bence," Rahşan yayılarak oturduğu yerden bana bakarken elimdeki çikolatalardan birini ona fırlattım. Ağzı dolu olmadığı müddetçe konuşan biriydi ve şu an kafamı şişirmesini istemiyordum. Gece boyunca rahat edememiştim ve bir de yarım yamalak uykumun üstüne Tolga'nın mesajlarını görmek beni fazlasıyla sersemletmişti.

Evden apar topar çıktığım için kahvaltı bile edememiştim ve buna rağmen midem yanıyordu. Ağrıyı gidermek için karavana çekilip bir şeyler atıştırırken Rahşan gelmiş ve programımın üzerinden bir kez daha geçmişti. Çikolatayı yemeye devam ederken daha baskın bir ağrı karnımdan başlayarak kasıklarıma indiğinde neredeyse acıdan inleyecektim.

"Neyin var?" dedi Rahşan ağzı çikolatayla dolu olduğu halde. "Kötü görünüyorsun."

"Bilmiyorum," dedim istemsizce bir elim karnıma giderken. Çikolatayı yatağın üstüne bıraktım ve iki elimi karnıma bastırdım. Çoğu zaman çekimler yüzünden sabahları kahvaltı edemezdim, yani bu sabah kahvaltı edemedim diye olan bir şey değildi, buna emindim. Dün akşam ne yediğimi hatırlamaya çalışırken elimi karnımın daha aşağısına bastırdım ve diğerlerinden daha kuvvetli bir sızı hissedince dudaklarımdan, "Ah!" nidası dökülüverdi.

Rahşan çikolatayı hızla çöpe atıp soluğu yanımda aldığında gözlerimin içine bakıp telaşla sordu. "Sen iyi misin?"

Kafamı iki yana salladım. "Hayır," elimle karnımı tutmaya devam ederken ekledim. "Gittikçe kötüleşiyor. Daha fazla dayanabilir miyim, bilmiyorum."

Rahşan endişeyle etrafına bakıp telefonunu aradı ve hızla bıraktığı yerden alıp bana döndü. "Sen...endişelenme tamam mı? Ben halledeceğim. Bu halde çekime devam edemezsin. Sen burada bekle, ben hemen yönetmenle konuşup geliyorum!"

"Dur--"

Beni dinlemeden karavandan uçarak çıktığında belli belirsiz gülümsedim. İşleri kendi planladığı gibi gitmediğinde, programında ani bir değişiklik olduğunda veya bir görüşme son anda iptal edildiğinde adeta bir cadıya dönüşebilen bir kadındı ama konu böyle ciddi mevzulara geldiğinde ne yapacağını bilemeyen, üç çocuk annesi gibi oradan oraya koşan bir kadın oluveriyordu. Sinir bozucu olabildiği gibi sevimlilik abidesi de olabiliyordu. Tuhaf biriydi ama kesinlikle kötü değildi.

Karavana yeniden döndüğünde kulağında telefonu vardı ve karşı tarafın konuşmasını beklerken bana kaş göz işareti yaparak hemen toparlanmamı istedi. Zaten evden aceleyle çıktığım için telefonumu dahi evde unutmuştum, bu yüzden pek eşyam yoktu. Çantamı alacakken Rahşan'ın benden önce uzanıp aldığını görünce telaşlı haline çaktırmadan gülüp karavandan çıktık. "Doktoru eve göndermeni istiyorum İsmail," dediğini duydum son olarak, arabasına binerken. Sanki ameliyat geçirmişim gibi dikkat edişi ona olan sevgi çemberimi genişletirken karnıma korkunç bir ağrının saplanmasıyla gülümsemem yüzümden silindi. Ciddi bir şey olmamasını dilerken bir an önce eve gidip dinlenmek istiyordum.

Biz eve geldikten on dakika sonra orta yaşlı tıknaz bir adam kapıda belirivermişti. Hastaneye gidemeyeceğim için doğal olarak doktor evime gelmişti. Muayenesi karnıma eliyle baskılar uygulamasıyla başlamıştı ve sonunda bir ağrı kesici ile bitmişti. Çünkü zaman ilerledikçe ağrı daha katlanılamaz bir hale geliyor ve bana inanılmaz sıkıntılar yaratıyordu.

"Sen git," dedim kendimden emin bir şekilde. "Ben Gamze'ye mesaj atarım ve o gelir."

"Emin misin?" dedi tırnaklarını kemirmeye başlamadan önce.

Islak İmza // hantol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin