•from ep10;

2.8K 196 71
                                    

...

Rahşan'ın bu bilmiş hali sınırlarımı zorlarken kafamı çevirip sinirli bir bakış attım. "Yaptığın onca şeyden sonra nasıl bu konu hakkında konuşabilirsin?"

"Benim umrumda olan Tolga ya da bir başkası değil Hande, sensin. Nasıl olur da film için oynanan oyunda payımın olduğunu sanıp bundan bir kazanç sağladığımı düşünürsün? Beni hiç tanımadın mı?"

"Tanıdığımı sanıyordum," dediğimde uzun bir aradan sonra ilk defa şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve bana ciddi misin bakışlarıyla karşılık verdi. Ondan başka bir tarafa bakıp konuşmaya devam ettiğimde suratındaki ifadeyi uzun bir süre unutacağımı sanmıyordum. "Benim ajanstan tanıdığım en yakınım sensin, Rahşan. Bu aramızdaki menajer-ünlü davasından daha başka bir ilişkiydi, yani ben öyle sanıyordum ama senin bana haber dahi vermeden bu reklam ilişkisini onayladığını gördüğümde asıl incinen bendim. Tolga ya da bir başkası değil, anlatabiliyor muyum? O kişi bendim."

"Şimdi tek suçlu ben miyim yani?" diyip sinirle ellerini havaya doğru savurdu. "Oradan bakılınca senin arkandan iş çevirenin sadece ben olduğumu görüyorsun öyle mi?"

Kaşlarımı çatarak ona döndüğümde bana inanamıyormuş gibi baktı ve kafasını iki yana sallayarak devam etti. "Öyleyse çok büyük yanılıyorsun Hande çünkü olayın reklamda olsa basit bir HanTol ilişkisi yaratmak olduğunu düşünerek aptallık ediyorsun."

"Bu sadece bana oynanan bir oyunmuş gibi konuşmayı bırak artık," diye lafını kestiğimde bana alayla baktı. Güzel, ikimizde sinirlerimizin üzerinden birbirimizi deniyorduk. "İşin içinde Tolga da var--"

Ruh hastalarını andıran bir kahkaha attığında durup onu izledim. "İşin içinde Tolga'nın olduğu doğru ama senin at gözlüklerini çıkarıp olaya gerçek tarafından bakman gerekecek."

"Hey," dedim daha fazla ileri gitmesini önlemek için. "Laflarını seçerek konuşsan iyi olur, Rahşan."

"İlk önce senin gerçekleri görmen gerek," sert bir ses tonuyla beni umursamadan devam ettiğinde bu saçmalığın nasıl sonlanacağını merakla beklemeye başladım.

"Beni dinle," dedi daha sakin olmaya çalışarak, çantasından dörde katlanmış bir gazeteyle karşıma dikildiğinde. "Bu başta sadece ikinize karşı oynanan basit bir reklam ilişkisi olarak gözükse de aslında ortada büyük, çok büyük bir çıkar ilişkisi kurulu. Hakan denen adam siz film anlaşmasına ıslak imzalarınızı bırakana kadar bu oyundaki en işlevsiz kişiydi. Ama ıslak imzalarınızdan sonra en zirveye taşıyanda siz oldunuz çünkü hiçbir şeyin sonunu göremeyecek kadar...kördünüz."

"Ne demeye--"

"Bende öyleydim." dedi beni susturup. "Ve inan bana, siz Bodrum'a gidene kadar da hiçbir şeyin farkına varamadım. Gündemden inmeyen Bodrum seyahati, HanTol için mükemmel bir kaçamak... Ne kadar büyüleyici duruyor, değil mi? Halbuki akıllara zarar bir saçmalıktan ibaret. Bu bir süre sizi uzaklaştırmak, işlerden uzak tutmak içindi çünkü sen bir şekilde Hakan'ın işlerine burnunu sokuyordun, o da bundan fazlasıyla rahatsızdı. Fakat sizi Bodrum'a gönderdiğini duyduğumda bir şeyler çözülmeye başladı kafamda. Bodrum'a gitmeden önce Tolga'yla son bir kez odasında görüşmüş, bunu biliyor muydun?"

"E-evet," dedim zorlukla. Tolga'yı ikide bir araya katarak nereye varmaya çalışıyordu, anlayamıyordum. "Bende oradaydım."

"Neden Hakan sadece seninle ya da Tolga'yla birlikte seninle de konuşmak  istememiş olabilir, peki bunu düşündün mü?"

Yutkunduktan sonra yavaşça kafamı iki yana salladığımda Rahşan'ın alnı kırıştı. "Ben sana söyleyeyim," dedi tuhaf bir ses tonuyla devam ederek. "Tolga iki gündür telefonlarına neden cevap vermiyorsa, o yüzden."

İrkilip suratına baktığımda Rahşan büyük bir üzüntüyle elindeki gazeteyi elime tutuşturdu. "Masum olanın sadece ikiniz olduğunu düşünüyorsun ama yanılıyorsun, Hande. Bu oyunda saf ve masum olan tek kişi, sensin."

Bakışlarım ondan elimdeki gazeteye indi. Gazetenin sol tarafında büyük bir başlık vardı: "Yakışıklıların İhanet Gecesi!"

Ve hemen altında Tolga'nın, Özgür Çevik ve Mehmet Günsür'ün de içinde bulunduğu bir arkadaş grubuyla gece kulübünde çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Onun hemen yanındaysa Tolga'nın, yüzünü göremediğim ama arkasından kahve tonlarındaki saçlarıyla dikkat çeken bir kızla öpüştüğü anın bir görüntüsü yakalanmıştı.

Kalbimin üstünde bir ağırlık hissettim. O kız, ben değildim.

Islak İmza // hantol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin