Kaybedişimin günüydü bugün , yıkılışımın günüydü , bembeyaz gelinliğimin hayalini kurduğum gündü bugün ama bir şey çok farklıydı beyaz gelinliğimin kefenim olacağı gündü bugün..
Aynanın karşısına oturtturulmuş gelinliğimde ve saçımda son düzeltmeler yapılıyordu dışarıdan davulların zurnaların sesleri bütün Mardin'i inletiyordu kadınlar zılgıt çagırıyorlardı çok şaşalı bir düğün yapılıyordu avluda çünkü bu düğün senin benim gibi insanların düğünü değildi Mirza ağamızın düğünüydü .. Düğün kadar bir o kadar da şaşalı olan gelinliğimi taşımak çok zordu , üzerine kırmızı savoroski taşlar işlenmişti , babannem almıştı gelinligimi ikinci bir gelinlik vakası çıkmasın diye..
Kimsem yoktu yanımda , çok kırıktım çok yalnızdım , daha 21 yaşında hayatımın kararmasına ve bir Aganın ellerine bırakılmasına izin vermiştim , kaderime razı getirilmiştim,tek bırakılmıştım annem tarafından , bir Mardin gelini olmaya , töre gelini olmaya mahkum edilmiştim...
Hazırlıklar bitmişti artık , sıra avluda beni bekleyen Mirza haznedarogluna gelmişti..
Merdivenlerden ineceğimiz sırada biri başımın üstüne kırmızı bir örtü örttü ve her yer kırmızıya boyandı gözlerimde , içimin kan ağlayan yüregimin rengine boyandı sanki bütün mardin sokakları..Kafamdan aşagı şekerler ve paralar atılıyordu , herkes gülümsüyordu benim haricimde insanların arasından geçerken birden her yer sessizleşti sanki hayatım gözlerimin önünden geçti bundan 1 ay öncesine kadar diş hekimi olma hayali ile yanıp tutuşan ben hangi ara bu hayalimi çalmalarına izin vermiştim , napıyordum ben evlenecekmiydim cidden bu adamla ya bana kötü birşey yaparsa ne yapacaktım ben , beni yaka paça dışarı attıran , şiddet görmeme sebep olan , beni yokmuşum gibi gören bu adamın mı ellerine bırakacaktım hayatımı, güvenmediğim bir adama öyle mi ? ..
Mirza Aganın yüzüne bile bakmadan bembeyaz bir atın üstüne bindirildim , ve işte gidiyordum bu evden doğup büyüdüğüm bütün hayallerimi burada kurduğum , buradan koşarak İstanbul'a gittiğim , TÖRE'ye karşı çıktığım evden şimdi TÖRE'ye boyun eğerek gelin çıkacagımı TÖRE'nin GELİN'i olacagımı nereden bilebilirdim ki..
"İn ! Tuvana in dedim. "
O kadar dalmıştım ki düşüncelere Mirzanın sert sesiyle kendime geldim. Kafamı kaldırmamla kendimi Haznedaroglu konağının buradan dışarı fırlatıldıgım avluya hangi ara geldiğimizi anlayamadım çok kalabalıktı , diclan ve asım bir kenarda oturmuş heyecanla düğünlerini bekliyorlardı evet bizimle aynı gün evleniyorlardı eger iki aile tarafından berdel olacaksa o berdel düğünü aynı gün gerçekleşmeliydi bende kardeşim dediğim , ona bir şey olmasına göz yumamadıgım Asım'la aynı gün evleniyordum..Tam ineceğim sırada Mirza öyle bir şey yaptı ki bu yaptığı artık son ratteydi , kolumdan hızlıca tutup resmen beni attan çekerek yere aldı öyle bir tutmuştu ki kolumu yere düşmeme imkan yoktu , bu kadar insanın içinde yaptığı bu terbiyesizlik neyin nesiydi böyle ?
" Bidaha bana şiddetle yaklaşırsan çok kötü olur Mirza , bidaha sakın bana dokunayım deme ! Sakın Mirza Aga " Onun duyabileceği yükseklikte sessizce ve tıslayarak konuşup onun konuşmasına fırsat bile vermeden avlunun ortasına doğru yürümeye başladım fazlaydı artık bu yaptıkları ben onun malı degildim ve hiçbir zaman olmayacaktım...
Hava iyice kararmıştı ve geceyarısı olmasına çok az kalmıştı , insanlar halay çekiyordu oturduğum yerin önünde , davul ve zurna sesine daha fazla dayanamıyordum bir an önce bu eğlence bitmeliydi daha fazla bu eziyete katlanmak istemiyordum , benim haricimde herkes nasılda mutluydu nasıl bu denli mutlu oluyorlardı ben bu kadar mutsuzken..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELMİŞ ! Devam edecek
Teen Fiction"Sessizlik hüküm sürüyordu ama ardından bir tiz çıglık kopuyordu yüregimin en derinlerinden çocuklugumu bastıramadıgım o ince tiz çıglık kopup geliyordu içimden dur diyordum ama durmuyordu çıkmak için can atıyordu parçalıyordu bütün organlarımı yırt...