HoSeok: Ne diyorlar?
ChangKyun: Onlara "Benden ne istiyorsunuz?" dedim ve bir tanesi "Ölmeni" dedi sonra bir diğeri de ne zaman intihar edeceğimi sordu. Bunlara sana anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama sana güveniyorum. Yani bu yönümü kimseye anlatmayacağına güveniyorum.
HoSeok: Merak etme bana güvenebilirsin. Neden sana böyle şeyler diyorlar ki? Onlara bir yanlış mı yaptın?
ChangKyun: Ben hiçbir şey yapmadım. Ama o fısıltı bana sürekli acıyarak ne zaman intihar edeceğimi soruyor. Bu cidden moralimi bozuyor. Acınası bir halde olduğumu hatırlatıyor.
HoSeok: Neden acınası bir halde olasın ki? Acınacak hiçbir durumun yok.
ChangKyun: Senin fısıltıların da bana hep böyle şeyler diyor. Senin fısıltıların diğerlerinin aksine daha moral verici şeyler söylüyor.
HoSeok: Belki de benim düşüncelerimi sana iletiyordur. Telepati yapıyormuşuz gibi.
ChangKyun: Eğer bu fısıltılar telepati gibi bir şeyse tanıdığım herkes benden nefret ediyor ve ölmemi istiyor.
HoSeok: Tamam, telepati değil. Belki bilinçaltın onların o şekilde düşündüğünü varsayıp fısıltıları da öyle ayarlıyordur. Yani fısıltılar bilinçaltındaki düşünceler olabilir.
ChangKyun: Olabilir. Aslında bu fısıltıların sinesteziden kaynaklanmadığını fark ettiğimden beri öyle düşünüyorum.
HoSeok: Her neyse, ben şey soracaktım. Boş zamanın var mı?
ChangKyun: Bende boş zamandan daha bol bir şey yok.
HoSeok: O zaman bir gün bir şeyler yapalım mı birlikte?
ChangKyun: Tabi, gün ayarlaman yeter.
HoSeok: Tamam o halde. Ben uygun bir gün ayarlayayım.
ChangKyun: Eğer bu fısıltılar telepati gibi bir şeyse senin fısıltın şu an bana benimle randevuya çıkmak istediğini söylüyor.
HoSeok: TELEPATİ DEĞİL DEDİM!
ChangKyun: Tamam o halde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Susurrous [WonKyun]
Fanfiction"Bana fısıldayan onca ses arasından en güzeli seninkiydi." word series #4