eighth whisper

427 63 7
                                    

ChangKyun: Hyung teşekkür ederim.

HoSeok: Ne için?

ChangKyun: Yani güzel bir gün geçirdim fısıltılar olmadan. Teşekkür ederim.

HoSeok: Bu fısıltılar ben yanındayken kayboluyorsa sürekli birlikte olmalıyız.

ChangKyun: Ne? Buna gerek yok.

HoSeok: Bence gerek var.

ChangKyun: Sorun değil hyung, baş edebiliyorum.

HoSeok: Baş edebiliyorsan neden gözlerinin altında mor halkalar var?

ChangKyun: Yorgunum. Şu aralar bir araştırma yapıyorum ve sınavlar da yaklaşıyor bu yüzden ders çalışıyorum.

HoSeok: Yine de uyumaya vaktin vardır. Hem sen bana boş zamanının oldukça fazla olduğunu söylemiştin.

ChangKyun: Eh şu aralar biraz yoğunum sadece.

HoSeok: Şu fısıltıları ben de duyuyorum sanki. Senin fısıltın bana benimle randevuya çıkmak için böyle bir şey söylediğini söylüyor. Telepati miydi bu fısıltılar?

ChangKyun: Telepatiyse eğer bana randevu teklifi eden sendin.

HoSeok: Zeki çocuk. Güzel atak yapıyorsun.

ChangKyun: Eh zeki değilim dersem yalan olur.

HoSeok: Ne kadar da mütevazı.

ChangKyun: Teşekkür ederim hyung. Hem bir şey soracağım. Neden randevu dediğimde geriye çekiliyorsun ki?

HoSeok: Ne kadar da kolayca randevuya çıktığımızı söyleyiveriyorsun.

ChangKyun: Mesajlaşırken kızarsam da göremediğin için rahatım. Hem demek randevuydu.

HoSeok: Eh biraz randevu denilebilir, evet.

ChangKyun: Biliyordum!

HoSeok: Tekrar yapalım mı?

ChangKyun: Utanırım artık. Olmaz, gelemem. Hem ben meşgul birisiyim.

HoSeok: Hemen de bahane bul zaten.

Susurrous [WonKyun]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin