ChangKyun: Hyung teşekkür ederim.
HoSeok: Ne için?
ChangKyun: Yani güzel bir gün geçirdim fısıltılar olmadan. Teşekkür ederim.
HoSeok: Bu fısıltılar ben yanındayken kayboluyorsa sürekli birlikte olmalıyız.
ChangKyun: Ne? Buna gerek yok.
HoSeok: Bence gerek var.
ChangKyun: Sorun değil hyung, baş edebiliyorum.
HoSeok: Baş edebiliyorsan neden gözlerinin altında mor halkalar var?
ChangKyun: Yorgunum. Şu aralar bir araştırma yapıyorum ve sınavlar da yaklaşıyor bu yüzden ders çalışıyorum.
HoSeok: Yine de uyumaya vaktin vardır. Hem sen bana boş zamanının oldukça fazla olduğunu söylemiştin.
ChangKyun: Eh şu aralar biraz yoğunum sadece.
HoSeok: Şu fısıltıları ben de duyuyorum sanki. Senin fısıltın bana benimle randevuya çıkmak için böyle bir şey söylediğini söylüyor. Telepati miydi bu fısıltılar?
ChangKyun: Telepatiyse eğer bana randevu teklifi eden sendin.
HoSeok: Zeki çocuk. Güzel atak yapıyorsun.
ChangKyun: Eh zeki değilim dersem yalan olur.
HoSeok: Ne kadar da mütevazı.
ChangKyun: Teşekkür ederim hyung. Hem bir şey soracağım. Neden randevu dediğimde geriye çekiliyorsun ki?
HoSeok: Ne kadar da kolayca randevuya çıktığımızı söyleyiveriyorsun.
ChangKyun: Mesajlaşırken kızarsam da göremediğin için rahatım. Hem demek randevuydu.
HoSeok: Eh biraz randevu denilebilir, evet.
ChangKyun: Biliyordum!
HoSeok: Tekrar yapalım mı?
ChangKyun: Utanırım artık. Olmaz, gelemem. Hem ben meşgul birisiyim.
HoSeok: Hemen de bahane bul zaten.
![](https://img.wattpad.com/cover/79578719-288-k940806.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Susurrous [WonKyun]
Fanfic"Bana fısıldayan onca ses arasından en güzeli seninkiydi." word series #4