Susurrous [WonKyun]

the last whisper

"ChangKyun?"

"Efendim hyung?"

"Bana bak."

ChangKyun telefonundaki oyuna oldukça konsantre olduğunda sadece kafa sallamıştı. HoSeok'un dediklerini algılamadığı oldukça barizdi.

"ChangKyun bana bak diyorum."

"Bir dakika."

HoSeok sinirlenip ChangKyun'un elindeki telefonu çekmişti. ChangKyun mızmızlansa da HoSeok telefonunu geri vermeyip pantolonunun arka cebine koymuştu.

"Şurada tüm cesaretimi toplamış sana bir şey söylemeye çalışıyorum sen beni umursamıyorsun bile!"

"Ama hyung rekor kırmak üzereydim. Tüm oyunumun içine ettin!"

"Oyunun benim söyleyeceklerimden daha mı önemli Kyun?"

"Of tamam ya, söyle ne söyleyeceksen."

"Ihm şey diyecektim ben, o kadar da prova yapmıştım ya. Bir dakika biraz sakinleşeyim."

HoSeok derin bir nefes alıp verdikten sonra ChangKyun'a döndü tekrar.

"Hala fısıltılar duyuyor musun?"

"Sen etrafımda yokken duyuyorum."

"O zaman, bir daha asla onları duymamak ister misin?"

"Şaka mı yapıyorsun hyung? Tabi ki de isterim! Onlar yüzünden kaç kere intiharın eşiğinden döndüm ben."

"O halde sana bir şans veriyorum."

"Ne şansı?"

"Diyorum ki ölene kadar benimle birlikte olur musun?"

"Zaten birlikteyiz hyung."

"Ya öyle değil. Of sen her zaman çabucak anlardın her şeyi, ne oldu bugün sana?"

"Hyung ne demeye çalışıyorsun?"

"Diyorum ki, benimle evlenir misin?"

ChangKyun önce şok olmuş bir şekilde bakmış sonrasında ise kahkaha atmaya başlamıştı.

"Güzel şakaydı hyung. Az kalsın inanıyordum."

"Ben ciddiydim ChangKyun."

HoSeok ciddi bir şekilde düz bir ses tonuyla konuşunca ChangKyun onun şaka yapmadığını anlamıştı.

"Hyung sen ciddisin. A-ama ya-yani biz nasıl?"

"Sen sadece kabul edip etmediğini söyle Kyun."

"Şaka mı yapıyorsun?! Tabi ki de ediyorum!"

ChangKyun bir anda HoSeok'un boynuna atıldığında HoSeok dengesini sağlamakta zorlansa da onu sıkıca belinden kavramıştı.

"O halde sana bir müjdem var. Ömrünün sonuna kadar o fısıltıları duymayacaksın."

ChangKyun kafasını biraz yukarı kaldırarak dudaklarını HoSeok'unkilerle buluşturmuştu. Bir süre sonra gülümseyerek ayrılmış ve gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.

"Bu, kulağa çok hoş geliyor."