Burak Nasıl?

83 8 0
                                    


Esra'nın Ağzından (30 dakika sonra);

Maç 2-2 berabere bitti. Bizdeki golleri Ekin ve Can atarken diğer golleri de Burak ve Arda attı. Hepimiz çok yorulmuş ve terlemiştik. Bu yüzden elimizi yüzümüzü yıkamak için lavaboya gitmeye karar verdik.

Döndüğümüzde erkekler bizi aynı yerde bekliyordu. Biz yokken hoca ikinci dersimizin de serbest olduğunu söylemiş. Ayrıca son dersimizin boş olduğunu, hocanın atandığını ve ilerleyen günlerde yerine başka birinin geleceğini söylemiş. Gelecek öğretmene daha şimdiden acıdım.

Ders zilinin çalmasına neredeyse 2 dakika kala Ekin "Gençler madem son iki dersimize kimse girmeyecek, neden kaçmıyoruz? Zaten bedenci yoklamayı da aldı, sorun çıkmaz" dedi. Hepimiz onayladık ve çantaları almak için sınıfa çıktık. Güvenlik görmeden arka tarafa geçtik ve teker teker tellerin diğer tarafına geçip atlamaya başladık. En son sıra bana geldiğinde Ekin yardım etmek için elini uzattı. Bu davranışına gülümseyip elini tuttum. Diğer tarafa geçtiğimde teşekkür ettim ve o sadece yere bakarak gülümsedi. Kim ne derse desin, yere bakıp gülümseyen erkek bir adım öndedir abi.

"Şimdi nereye gidiyoruz acaba?" diye sordum. İrem de "Aynen, nereye gideceğiz?"dedi. Can "Sinemaya ne dersiniz?" diye sordu. Herkes onaylar sesler çıkarınca sinemaya doğru ilerlemeye başladık. Sinema salonuna taş çatlasın yarım saat uzaklıktaydık ama hava güzel olduğu için yürümeye karar vermiştik. Yürürken Can "Demek ki okula 3-4 yeni öğretmen geliyor. Hepsi ödlektir şimdi onların" dedi sinsice gülerek. Ben de "O zaman eğlence başlasın!" dedim ve hepimiz güldük. Tam o sırada bazı sesler geldi.

İrem'in Ağzından;

Güle eğlene sinema salonuna giderken Emirlerin sesini duyduk. "Can az bi' buraya bakın. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?" dedi Emir malı. Burak da "Ne mi, gel de göstereyim sana" dedi. "Lan sırık beni sinir etme" dedi Atakan. "Edersem ne olur lan p*ç?!" diye karşılık verdi Burak. Bunu söylerken Atakan'a doğru bir gitmeye başlamıştı ki Ceyda onun kolundan tuttu ve durdurdu. O sırada Umut Duygu'ya "Güzelim nasılsın?" dedi. Arda ise "Lan sen kimsin de Duygu'yla böyle konuşursun! S*ktiğimin çocuğu..." dedi. "Arda bırak uğraşma şu p*çle" dedi Duygu. "Sen karışma" diye karşılık verdi Arda. Emir bu sefer bana dönüp "Eee soğuk kız nasılsın? Bu arada yarın size misafirliğe gelelim diye düşünüyorum. Nasıl fikir?" dedi. "Nasıl mı? B*k gibi..." dedim ben de sinirlice. Can da "Hiç sanmıyorum öyle bir şey olacağını " dedi. Birden Buğra Esra'nın yanına gelip saçından tuttu ve "Beni özledin mi sarışın?" dedi. Esra "Lan öküz bırak o saçımı kırdırtma o elini!" dedi. Ekin de "Lan a*ına koduğumun malı, öldün lan sen! Bırak çabuk kızın saçını!" dedi ve Buğra'ya yumruk oldukça sert bir yumruk attı. Bu, olacakların sadece başlangıcıydı...

Kavga ilerleyen saniyelerde çok daha büyüdü ve şiddetlendi. Biz kızlarla bir şey yapamıyorduk. Birden Ceyda çığlık attı ve herkes durdu. Ceyda donmuştu ve gözünden yaşlar dökülüyordu. Hepimiz onun baktığı tarafa yani Burak'a baktığımızda donup kalmıştık. Atakan'ın gözü dönmüş ve Burak'ın sol göğsünün altına çakıyı saplamıştı. Emirler Atakan'ın yanına gidip "Lan mal ne yaptın sen?!" deyip hep birlikte kaçtılar. Ceyda koşa koşa Burak'ın yanına gitti. Bir yandan ağlarken bir yandan da Atakan'a sayıp sövüp küfür ediyor, bağırıyordu. Burak'ın bilinci kapalı olmalı ki Ceyda'nın yaptığı bütün bu şeylere tek bir tepki vermedi. Aceleyle telefonu çıkarıp ambulansı aradım. 5-10 dakikaya ambulans geldi ve Burak'ı sedyeye yatırıp hastaneye doğru yola çıktılar. Ceyda hastaneye Burak'ın yanında ambulansla giderken biz de yandan geçen bir taksiye binip yola çıkmıştık.

Hastaneye vardığımızda Burak'ı ameliyata alıyorlardı. Koşup Ceyda'ya sarıldım. Sarılmamla bayılması bir oldu. Diğer kızlar bunu görüp hemen bana yardım etmek için geldiler. Arkadan Can'ın hemşire çağırdığını duydum. İleriden hemşire gelip Ceyda'yı bizden uzaklaştırdı. Etrafıma bakınca gözümden yaş düşmesine engel olamadım. Herkes perişan hâldeydi.

Hemşire Ceyda'yı son kez kontrol ederken ben de Ekin, Can ve Arda'nın yanına gittim. Ekin ve Arda ayakta Atakan'a saydırırken Can yandaki sandalyeye oturmuş ve başını eğmişti. Ağlamamak için kendini tuttuğu belliydi. Yanındaki sandalyeye oturmamla bana bakması bir olmuştu. Sağ elimi yanağına koydum o da yüzünü benim elime yaslayıp gözlerini 3-4 saniyeliğine kapattı. Gözlerini açıp gözlerime baktığında "Üzülme daha fazla kendini, Burak iyi olacak. Güven bana" dedim ve ufak şekilde tebessüm ettim. Söylediğim sözlerle gözleri resmen parladı ve aniden bana sarıldı. Ufak şekilde kıkırdayıp sarılmasına karşılık verdim. Başını omzuma koyup derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı; "İyi ki varsın. İyi ki yanımdasın. İyi ki benimlesin. İyi ki benimsin. Seni çok seviyorum". Gülümseyip "Ben de seni... Ben de seni çok seviyorum" dedim. Bir süre sonra düzgün bir şekilde oturduk ve başını omzuma koydu. Artık tek yapabileceğimiz beklemekti..

...

Burak sonunda ameliyattan çıktığında hepimiz ayağa fırladık. Bembeyaz olmuştu, Ceyda onu o hâlde görünce kendini tutamayıp yine ağlamaya başladı. Esra bu tür olaylarda kendini tutabilen tek kişi aramızda bu yüzden Ceyda'nın yanına gidip onu teselli etmeye çalıştı.

-1 gün sonra-

Burak hâlâ gözlerini açmamıştı. Ceyda'nın gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan kıpkırmızıydı. Bu olayı duyan öğretmen ve arkadaşlarımız hastaneye geldiler. Müdür de aralarındaydı ve Atakan'ı okuldan atmak için uğraşacağını söyledi. Bizim erkekler onun adını duyunca sinirlenmiş olmalılar ki dışarıya çıktılar. Birkaç dakika sonra öğretmen ve arkadaşlarımız gitti. Biz de kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Ne kadar süreceğini bilmeden...

Doktorun yanımıza geldiğini gördüğümüzde hepimiz ayaklandık. Doktor yanımıza geldiğinde birimizin 10 dakikalığına içeriye girebileceğini ama fazla yormamamız gerektiğini söyledi. İçeriye giren kişi Ceyda olmuştu. 10 dakika dolup çıktığında gözlerinin kırmızılığı ağladığını belli ediyordu. Sessizce Esra'nın yanına gidip oturdu ve başını onun omzuna koyduktan sonra gözlerini kapattı. Birkaç dakika sonra uyuduğunu anladık. Uyandırıp eve gitmesini söyleyecektik ki Esra "1 gündür uyumayıp deli gibi ağlıyor, bırakın da azıcık dinlensin" dedi.

Ceyda'nın Ağzından (2 gün sonra);

Burak hâlâ gözlerini açmadı. 3 gün oldu ve hâlâ gözlerini açmadı. Kafayı yiyeceğim resmen. Saat 14.25'ti ve diğerleri yiyecek bir şeyler almaya gitmişlerdi. Birkaç dakika sonra doktor gelip iyi olup olmadığımı sordu. "Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim." dedim. Burak'ın olduğu odaya bakıp ardında bana döndü ve "İsterseniz Burak'ı tekrar görebilirsiniz. Yine fazla yormamaya çalışın" dedi, kafamı salladım. Sözleri bitince oradan uzaklaştı ve bende Burak'ın odasına girdim.

Onu öyle görünce gözlerimin dolmasına engel olamadım. Yanına gidip bir elimle elini tuttum diğer elimi ise yüzüne koydum. Sözcükler dudağımdan istemsizce çıkarken gözyaşlarım da teker teker dökülmeye başlamıştı. "Birbirimizi gördüğümüz o ilk günü hatırlıyor musun sevgilim? Hani arabayla bana çarptığın gün. O gün uyuyana kadar seni düşünmüştüm. Aklımdan bir saniye bile çıkmamıştın. Seni düşünüyorum diye kendime kızmıştım hatta." acı bir şekilde gülümseyip devam ettim "Biliyor musun? Gökyüzümü yok ettin, kendini var ederek." Derin bir nefes alarak yüzündeki elimi, diğer elimin yanına, eline koydum. "Nasıldı o söz? Sen yokken yarımdım. Seninle bir bütün oldum. Gittiğinde ise yarım bile kalamadım. Yarım bile değilim sevgilim. Aç gözlerini hadi, yine bir bütün olalım." Dayanamayıp başımı koluna koyup şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım.

Elimde bir kıpırdama hissetmemle ağlamayı bıraktım. Burak'ın parmakları kımıldıyordu. Aman Allah'ım, Burak'ın parmakları kıpırdıyordu! Burak'a baktığımda gözlerini hafif bir şekilde açmış bana bakıyordu. Kısık sesle konuşmaya başladı "Hadi ama prenses, ağlama artık. Seni böyle görmek istemiyorum." Kocaman gülümseyip gözyaşlarımı sildim ve "Bak ağlamıyorum artık. Sen iyisin ya..." dedikten sonra koşarak kapıdan çıktım. Bağırarak "Burak gözlerini açtı!" dedim. Doktorlar ve hemşireler hemen gelip burada kalmamı söyledi ve içeriye girdi. Yere oturup sevinçten ağlamaya başladığımda kızlar gelmişti. Kızların boynuna atlayıp olanları anlattım. Hepsi mutlu olmuş ve birbirine sarılmaya başlamıştı. Sonunda mutluluk...

Duygu'nun Ağzından;

Hep birlikte Burak'ın yanına girmiştik. Hepimiz ona bir şey olacak diye çok korktuk, en çok da Ceyda. Ekin'in telefonu çaldı. "Tamam, sağol" diyip kapattı. "Atakan p*çi polise gidip teslim olmuş" dedi. Ceyda da "Onu elime bir geçirirsem var ya... Bitti lan o, bitti." Dedi. Ardından Burak "Hiçbir şey yapmayacaksın prenses. Sakın... Seni o herifin yanına dahi görmeyeceğim." dedi. Ceyda tamam dercesine kafasını salladı.

Birkaç dakika sonra hemşire gelip yaraya baktı ve Burak'ın yarın taburcu olabileceğini söyledi. Yarayı görünce Ceyda'nın gözleri yine dolmuş ve birkaç damla akmıştı. Burak bunu görünce onu yanına çekmiş ve sarılmıştı. Ardından "Tamam prenses, yeter artık. İyiyim ben. Ağlama lütfen." dedi. Ceyda da "Ya sana bir şey olsaydı?" dedi. "Ama olmadı bak, iyiyim ben." dedi Burak da. Ben de Arda'nın yanına oturup "Sana bir şey olsaydı ben ne yapardım bilmiyorum. Onu yapanı bulup her yerinden bıçaklardım herhalde." "O kadar çok mu seviyorsun beni?" "Tabiî ki de bee. Hatta daha fazla..." dedim ve Arda'ya sarıldım.

İlerleyen zamanlarda müdür bey gelip bize dinlenmemiz gerektiğini, bu yüzden bize birkaç gün izin verdiğini söyledi. Atakan'ı okuldan atmak için uğraştığını, merak etmememiz gerektiğini de söyledi. En son Burak'a tekrar geçmiş olsun dedikten sonra gitti.

Zaman geçmek bilmiyordu ve canımız oldukça sıkılmıştı. İrem normalde internet bağımlısı bir kızdı ama bu okula geldiğimizden beri onu eskisi kadar internetle uğraşırken görmedim. Sanırım Can'la tanıştığından beri demek daha iyi olur. Can'la ikisi eve gidip laptopu almaya gittiler. Aradan yaklaşık yarım saat geçti ve geldiler. Laptopu onlardan alıp film açtık. Filmimiz bittikten sonra oyun oynadık, fotoğraf falan çektik. Aradan baya bi' zaman geçti. Hepimiz yorulduk ve koltuklara oturduk.

Ceyda Burak'ın yanındaki oturakta oturuyordu. Yanına gittim. Burak'ın elini tutmuş ve başını yastığa koymuş bir şekilde uyuya kalmıştı. Canım yaa, çok perişan oldu. Esra ve Ekin de uyumuşlardı. İrem ve Can da telefondan müzik açmış, kulaklığın teki İrem'de diğeri Can'da dinliyorlardı. Ben de Arda'nın ya oturup başımı omzuna koydum ve gözlerimi kapadım.

Hello Guys! This's new chapter~

Öncelikle açıklamam gereken bir kaç şey var. İlk olarak, üşenme gibi bi' durum yok. İnternetim yoktu ve bu yüzden Duygu'nun o zamanki durumlardan haberi yoktu. Genellikle üşengeç biri olduğum için yine üşendiğimi düşünüp öyle yazmış olmalı. İkici olarak, bu hesap bizim birlikte açtığımız bi' hesap. Yani bunun dışında hepimizin ayrı, kendi hesapları var ve genellikle onlarda online oluyoruz. Kısacası attığınız mesajı veya yorumu görmez ve cevap vermezsek affedin ^^ Kendinize iyi bakın~~

-Ceyda

Psikopat GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin