1.bölüm

24 3 4
                                    

Kahkaha atarak Mert'e baktım.kara  bir denizi andıran gözleri vardı.güneşte vurunca daha tapılası görünüyor,siyah bir mürekebin üzerine mavi boya sıçramış gibi duruyordu.farklıydı.

Farklıydık.

Az önce başına tükürdüğümüz yaşlı amcanın bize bağırdığı işitim. Mert kıkırdarken gözlerini benden çekmemişti.

Acı bir tebesümle buluştu dudaklarım.

Başımın yarısını balkona saklayarak aşağı baktım.adam etarafında dönüyor, bir şeyler mırıldanıyor,durmadan küfrediyordu.dudaklarımı elimle kapatarak gülmeye başladım.zaten görüntü var ses yok grubuna dahil olduğum için pek sorun yaşamıyordum.

Gözlerini üstümden çekmemişti.

Kalbim göğüsüme sert bir tekme atarken  anlamıştım onun amacını. aklı sıra göğüsümü yarıp dışarı çıkacak ardından da onun göğüsünü yarıp kalbine ulaşıcaktı.sımsıkı sarılacak,kirlerini onun ellerinede bulaştıracaktı.

Baş...

"Kahvaltı hazır diyorum duymuyor musun?!?"odamın kapısı açarken yenilemişti sorusunu.

Duymadık.

Haklıydı.duymamıştım.

"Tamam" mırıldanırken yavaşca ayağa kalktım.

O(!)-adıyla seslenmeyi sevmiyorum-odadan çıkarken vakit kaybetmeden kağıtları dosyanın içine koyup dolabın arkasına attım.

Salaksın.

İç sesimi önemsemeden odadan çıktım.yüzüm ne kadar ifadesiz dursada ruhumdaki tebessümü hala silemediğim için büyük bir yük vardı sırtımda.
Koridordan geçip mutfağın tam çaprazında duran salona girdim.
Yemek masasına oturduğumda babam beni bakışlarıyla dövmeye çalıyordu.ona bakmadan masaya göz gezdirdim.

Aferin benim kızıma.

Masayı izlerken bir şey farketmiştim.

Artık ruhum gülüyordu yorganın altına sakladığım geçmiş sayesinde.

Onun dışında bir şey daha farketmiştim.3 dakika 12 saniye geçmiş olmasına rağmen babam bana kızmamıştı.

Dayak arıyor dayak.

Onu es geçerek kahvaltımı yapmaya başladım.kahvaltı,sessiz sessiz bize bakmış bizde ona uymuştuk.babam işe gittiğinde yemek masasında Onla ben vardık. Okula geç kaldığını biliyordum ama onu görmek o bilmese bile iyi hissettiriyordu bana.

"Ellerine sağlık"

Masadan kalktım usulca.sorun değildi.hayatım boyunca hayata sorular sormuş, hiç birine cevap alamamıştım. O cevap vermesede olurdu.

masadan kalkarak banyoya gitmek için ayaklarımı görevlendirdim.

Banyoya geldiğimde aynaya değdi gözlerim.siyah,düz,uçları omzuma değen saçlarım vardı.evet.kısaydı saçlarım.bir tek o severdi uzun saçlarımı.gitmeden önce bana görev vermiş  "seni görevlendiriyorum seviyordiceğim.uzun saçlarına iyi bak,kimselerin dokunmasına izin verme.ben gelene kadar koru onları".demişti.

Koruyamamıştım.

Kesmiştim saçlarımı.makas her darbesini saçlarıma indirdiğinde geçmişi geride bıraktığımı sanmıştım.

Özledim SeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin