Şincik düşündüm de bu kitap asla basılmayacak, ve ben boşuna burda edebiyat yapmış olacağım o yüzden ben kitapla alakalı minnak şeyleri buraya yazayım.
Dolunay; Aslında çok eğlenceli fakat tanımadığı insanlara karşı sebepsiz samimiyetsizliği ve coo...
"Karı kız. " dedim. O espiri öyle miydi ya acabamki? Arda güldüğüne göre öyleydi herhalde.
"Hahaha... O öyle değil. Ne kesiyonuz bu bayram olacak." dedi. Konuşurken bir tane çantamdan bir şort çıkardım ve üzerime giydim. Bu tişört artık benim çok beğendim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözlerimi düşünür gibi kenara kaydırdım ve yine "Karı kız. " dedim. Yani artık mantıklı bir şekilde gülebilir.
Rüzgar neredeyse her lafımıza göz deviriyordu. Ben de o göz devirdikçe sinir oluyordum. Şu dünyada yapamadığım bir şey var. O da göz devirmek. S*kecem yapacağınız işe ya a*ına sokarım yaa! Hayvan gibi işi yapıyorsunuz yaa!!!
"Bak senin o gözlerini oyarım! Benim sinirlerimi bozma! " dedim ergen tribi atarak. Sonrada gözlerimi devirmeye çalıştım. Tabikidem olmadı.
"Sen yapamıyorsun diye beni kıskanıyorsun değil mi? " Sananeee?!!!
"Seni niye gözlerini çıkarıyosun diye kıskanayım." dedim.
"Şizorfren... " dedi. He sen çok biliyon.
"Sensin şizofren senin erderyan yok diye kıskanıyon demi beni." dedim. İnstagram sıtayla senin ananı bacını... Neyse ergenliğimizi olaylara katmıyoruz...
"Hımm aynen. " dedi.
"Sensin hımm aynen senim kıskanma gücün yok diye kıskanıyon demi beni... Şey işte bugün jetime atlar gideriz. Arda sen de gel Arda!" deyip sırtına atladım. Hayır beleşe biryerlere gitmeye çalışmıyorum.
"Tamam lan gelcem de amacın ne beni hamile bırakmak mı?! " EVET!!! Hayır...
"Uçur beni pikaçuuu! " dedim. Uçsan ya dünya güzeli... Neyse boşver dünya güzeli.
"Nereye mal?! " dedi. Nereyee...
"Açım bir yerlere götür beni! " dedim. Bi şeyler yesek fena olmaz.
"Kahvaltı yapalım o zaman. " dedi. Yok yaa benim amuda kalasım vardı.
Arda'nın sırtında bir yerlere gitmeye başladım. Rüzgar'da geliyordu. Bu çocuğu çok ihmal etmeye başladık. Başımıza serseri olacak.
Arda sırtında beni bir yere götürmeye başladı. Bindik bi elamete gidiyoz kıyamete...
Arda'nın getirdiği yere baktığımda güzel iki katlı minik bir kafe tam karşımızdaydı.
(Yaşadığım bir olay...) Pencerelerde yoncalar vardı. Saksılar beyazdı ve samimi bir görüntüsü vardı.
İçeri girdiğimizde Arda almanca bir şeyler söyleyip yukarı kata çıkmamızı istedi. Beraber yukarı kata çıktığımızda saksılı olan pencere kenarınadaki bir masaya oturduk.
