Yeni bölüm geldi. Bu bölümde yavaş yavaş bir şeyler açıklanmaya başlıyor. Hadi size iyi okumalar... :))
Sonunda okul bitti. Şimdi Mirayla beraber onların evine gitmek için yürüyorduk.
"Derin neden bizde kalacaksın? Yani yanlış anlama lütfen. Annenle falan kavga mı ettin? Bir sorun mu var? "
"Yok. Hiçbir sorun yok. "
"Peki. "
Zaten Miray'a her şeyi söyleyezdim. Ne yani Egemen geldi bana annem ve babamın gerçek annem-babam olmadığını söyledi mi diyeceğim? Tabii ki de hayır.
"Derin ya bir şey soracağım?"
"Sor tabii Miray."
"Bu Egemen bugün edebiyat dersinde bir şey söyledi ya o doğru mu?"
"Benim hakkımda söylediği mi?"
"Evet senin hakkında olan."
"Yani. Şey e-evet doğru. "
"Vay be Derin. Hemen unuttun beni. Dünkü çocuk biliyor ona söyledin ve bana hiç bir şey söylemedin."
"Ben söylemedim. Söylediğim anı bir de ben bilsem keşke. "
"Nasıl yani sen söylemedin öyle mi? Peki o zaman nereden biliyor?"
"Bu sorunun cevabını bir de ben bilebilsem çok güzel olacak."
"Bilmiyor musun? Derin söylemişsin işte. Bana bir söylemiyorsun."
"Miray kimseye söylemedim. Anladın mı? O nasıl biliyor haberim yok. Ama çok sinir bozucu. Yani sinir bozucu olan hakkımda bu kadar çok bilgi bilmesi."
Bir anda patlamıştım. Yine her zamanki gibi... Kendimi bir türlü durduramıyordum. Nasıl durduracağımı bir şekilde öğrenmem lazım. Yoksa Egemen'in diğer dediğini de söyleyebilirsim. Ve bu hiç iyi olmaz.
"Tamam Derin sakin ol. İyi misin?"
"Evet. Ben iyiyim. Çok iyiyim. İyi olmam gerekiyor. Ben düşen olmayacağım. Onların maskelerini düşüreceğim. Artık hangisinin maskesi varsa. "
Bunları konuştuktan sonra göz ucuyla Miray'a baktım. Biraz endişeli, biraz anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Daha az önce ne düşünüyordum. Şimdi ne yaptım. Yok bu böyle olamaz. Kendime engel olmalıyım. Peki Miray'a şimdi dediklerim onun aklından nasıl silinecek asıl önemli olan buydu...
Egemen'den
Derin'e daha olayların başından başlamıştım ama o inanmaya başlamamıştı. İşim zor olacağa benziyordu ve korkuyordum. Ya gerçekten inanmazsa en kötüsü de ailesine bir şey söylerse o zaman bir daha onu göremezdim. Ondan hayatımın sonuna kadar ayrılırdım.
Bu son şansım ve iyi değerlendirmem lazım. Ya Derin hep benimle olacaktı ya da her zaman ondan ayrı olacaktım. Her şey onun bana inanıp inanmamasına bağlı.
"Şimdiki tepkisinden sonra inanması çok zor. Kimi kandırıyorum ki ben. Çocuk oyunu mu bu? Çok beklerim onun bana inanmasını. Hatta ailesine gidip söylemiştir bile. Her şey bitti. Onu bir daha hiç göremeyeceğim. O kadar bekledik de ne oldu ? Ben olsam ben de kendime inanmazdım. Ne yani bir anda karşısına biri çıkıyor ve ona hayatının gerçek olmadığını her şeyin yalan olduğunu kimseye güvenmemesi gerektiğini söyledim. O ne yapacaktı. Bana inanacak mıydı? Hiç sanmıyorum..."
"Egemen dur oğlum sakin ol. Derin tabii ki de ilk başta sana inanmayacaktı. İlk söylediğinde sana inanmasını bekleme. Zamana bırak emin ol ki Derin gelip bize inanacak. Her şeyin yalan olduğunu. Tek doğru..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıldayan Hatıralar #Wattys2016
Teen FictionHer kitap bir şansı hak eder sende bu kitaba bir şans ver... Bazı şeylerin yalan olduğunu büyüyünce anlarsın bazıları sonradan büyür bazıları ise hayata öyle başlamıştır. Hayat bazılarının çocuk olmasını değil de güçlü olmasını ister. Biz güçlü gör...