Yeni bölüm geldi. Neden gelmiyor neden eklemedin diyenler için yoğundum ve zor yazabildim. Her şey sizin için. :) Neyse multiye bakmayı unutmayın. Gökmen, Batu ve Arda var. Herkese iyi okumalar...
Akşam
Öğlen ödevi bitirdik. Egemen sayesinde... Son beyitlerde iyice açılmıştı. Yorumları o kadar güzeldi ki... Neyse ya ben ne diyorum. Egemen falan. Yani yorumları güzelmiş. Yok ben iyice saçmaladım. Hiç iyi değilim. Kendine gel Derin.
Bu sözü ne kadar desem de kendime gelemiyordum. Olmuyordu. Artık tüm gecelerimde Egemen vardı.
O benim artık her gece yatağa erken yatma sebebimdi. Hayallerimizle uykuya dalardım. Çünkü hayallerimde sadece biz vardık.
Aslında Egemen ile yapılarımız aynıydı. İkimiz de soğuktuk, ne kadar yanımızda arkadaşımız olsa bile tek hissederdik. İnsanların bize çok yabancı olduğunu ve yakınımızdaki kişiyi henüz tanıyamadığımızı... Biz maviydik. Ama ben deniz o ise gökyüzü. Bir o kadar yakın fakat ulaşılamayacak kadar uzak. Denize gökyüzü renk verirdi. Gökyüzü olmazsa deniz mavi olamaz. Böylece denizde de bir parca gökyüzü yok mudur? Uzak gibi görünse bile denize en yakın gökyüzüdür. Egemen ve ben. O benim içimdeydi. Bana en yakın olan. Neden böyle hissediyorum bilmiyorum ama o benimleydi. Yanımda yokken bile...
Gerçekten de bu aralar sürekli Egemen'i düşünüyordum. Her saat, her dakika aklımda o vardı.
Bunlar kafamın içinde dönmeye devam ederken kendimi yavaş yavaş uykuya teslim ettim.
Ertesi Gün
Güneş ışıklarının gözümün içine gelmesiyle uyandım. Akşam perdeyi çekmeyi unutmuşum. Saat sabahın altısıydı. Alarmım daha çalmamış, annem ve babam bile uyanmamıştı.
Yataktan kalktım ve çantama okul eşyalarını koymaya başladım. Edebiyat ödevi bendeydi. Onu masamın üzerine koydum. Çantamı hazırlamıştım. Okul kıyafetini giymiştim. Yani her şeyimle hazırım. Bu sırada annem ve babam yeni uyanmıştı. Kahvaltı hazırdı ben de aşağı indim.
"Günaydın Derin. Bugün erkencisin sesini duydum. " dedi annem.
"Evet anne biraz erken uyandım. "
"Kızımı erken uyanmış da gördüm ya ölsem de gam yemem." derken babam gülüyordu.
"Baba yani ben sürekli geç mi kalıyorum."
"Derin babana bir şey deme telefonuna bak."
Telefonum çalıyordu ve ben duyamıştım. Arayan kim mi? Tabii ki de Mert.
"Efendim Mert."
"Derin bir dakka sen... Sesin uykulu değil. "
"Evet bugün biraz erken uyandım. Hazırım. "
"Hazır mısın? Yok artık. Buna inanayım mı?"
"Yani ben hiç erken uyanmıyor muyum? Herkes şaşırıyor."
"Derin güldürdün. Erkeni bırak sen alarmla kalsan ben yine şaşırırdım."
"Mert sen geldin mi?"
"Geldim kapat."
Yüzüme kapattı. Herkes değişik. Geç uyanınca dert, erken uyanınca ayrı dert.
Kapıyı açtım. Klasik Mert. Artık tepki vermedim. Gülmeye devam ediyordu.
"Kaçta kalktın sen?"
"Altı gibi."
"Altı mı? Vay be Derin hanım."
"Erken uyanmayınca konuşursun, erken uyandım daha çok konuşuyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıldayan Hatıralar #Wattys2016
Genç KurguHer kitap bir şansı hak eder sende bu kitaba bir şans ver... Bazı şeylerin yalan olduğunu büyüyünce anlarsın bazıları sonradan büyür bazıları ise hayata öyle başlamıştır. Hayat bazılarının çocuk olmasını değil de güçlü olmasını ister. Biz güçlü gör...