#12

103 37 126
                                    

Herkese Merhaba! Multide Derin ve Egemen'in mekanı var. Bölümde yeri gelince anlarsınız. :)) Fazla tutmadan size iyi okumalar... Okuduktan sonra oy ve yorumu unutmayın lütfen.^^

Derin'den

Egemen'e ona inandığımı ve onu sevdiğimi söylemiştim. Bunu gerçekten ben mi yaptım hâlâ aklım almıyordu. Nasıl söyledim? Artık nasıl bir gaza geldiysem her şey bir anda gerçekleşmişti.

İlk defa mantığımı değil de kalbimin sesini dinledim. Sonu ne olursa olsundu. Bu sefer doğruyu yaptığıma inanıyorum. Ona kalbimden geçenleri söylemek istiyorum. Her şeyiyle... Tüm saf, temiz duygularımla. Onu buldum - benim için doğru insan - ve onu kaybetmekten, ona zarar vermekten, üzmekten o kadar çok korkuyorum ki...

Pişman mıydım? Hayır. Ama hâlâ içimde bir şüphe vardı. Ona inanıyorum. Fakat korkuyorum. Değişik bir duyguydu bu.

Şimdi en çok kafamı karıştıran ise Mert olayıydı. Acaba Mert de mi onların tarafındaydı. Buna inanmak istemiyorum. Mert'i tanıyordum. O iyi haliyle kimseyi üzmek istemeyen, cana yakın, samimi, insanları güldürmeyi seven yani tüm iyi hitapları ona edebilirim ama kötü bir söz söyleyemiyorum.

Çünkü o Mert. Benim her anımda yanımda olan beni bırakmayan tek kişiydi. Düşünmemek elde değildi. Egemen hâlâ karşımda durmuş bana bakıyordu. En sonunda konuşmaya başladı.

"Derin?"

"Efendim."

"Bir şey söyleyecek misin?"

"Ben biraz yalnız kalmak istiyorum Egemen."

"Tabii. Kalabilirsin. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa veya bir şey istersen söyle yeter. Anlatmak istersen de her zaman seni dinlerim."

"Evet Egemen biliyorum. Teşekkür ederim. Ama şuan için yalnız kalıp düşünmek istiyorum."

"Evet. Haklısın."

"Görüşürüz. "

"Görüşürüz."

Hemen yanından ayrıldım. Ters yöne doğru yürümeye başladım. Bunlar yani Egemen'in dedikleri çok fazla değil miydi? Düşünmek istemiyordum ama elimde değildi. Sürekli aklıma bunlar geliyor. Pardon hiç çıkmıyor ki.

Hava kasvetli bir hâl almıştı. Öğlen vakti olmasına rağmen kararmıştı ve kapanmıştı. Büyük ihtimal yağmur yağacak. Umrumda mı? Tabii ki de değil. Çok geçmedi ve yağmur yağmaya başladı. Yağmuru seviyordum. Böylece ağladığımı saklıyorum.

Yağmur damlaları gözlerimden akan yaşlarla karışmıştı. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildi. Çünkü yağmur da çok hızlı yağıyordu. Sağanak şeklinde...

Önceden ben bu kadar düşünmezdim. Hangi önceden? Hayatım benim için sadece 4 yıldan ibaret. Bildiğim kadarıyla. Egemen hayatım hakkında daha çok şey biliyor ve benim ondan kaçmak yerine her şeyi bir an önce öğrenmem gerekiyor.

Evet. Ben ne yapıyorum ki böyle? Ne kadar kaçabilirim ki? Yaptığım büyük bir saçmalık. Çocukça hareketler. Kendime gelmem gerek. Başımı sağa sola salladım. Bu ben olamam. Ben her zaman doğrulardan kaçmak yerine onların üstüne giderim. Şimdi de öyle olacak.

Hızlıca arkama döndüm. Egemen'i bulmalıyım ve ondan her şeyi öğrenmeliyim. Artık ne biliyorsa ve benim de ne bilmem gerekiyorsa.

Bunları düşünürken bir yandan da hızlıca yürüyordum. Yağmur tüm şiddetiyle devam ediyordu. Okulun içine girdim ve merdivenleri hızlıca çıkıp sınıfa girdim. Egemen sırasındaydı ama tüm sınıf da içerdeydi. Çünkü yağmur yağıyordu. Yüksek sesle konuşamam bir şekilde dikkat de çekmemem lazım.

Fısıldayan Hatıralar #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin