SAVAŞMA SEVİŞ!

AH!HADİ AMA..

MULTİMEDİA: CENK

Sana inanamıyorum,hele bu yaptığına hiç inanamıyorum,sen zannettiğimden de dişli çıktın ufaklık.,

Ha şunu bileydin be koçum,tamam yakışıklısın falan ama bizde gururumuzdan ödün vermeyiz yani.

Evet tamda tahmin ettiğim gibi neden bahsettiğimi anlamadınız değil mi ?

Size şöyle bir özet geçeyim:

Cenkle soyunma odasında yaşadıklarımdan sonra yaklaşık bir hafta evde yas ilan edip okula gitmedim ve pembe pijamalarımla panda misali ordan oraya yuvarlandım,bu süre zarfında Enes(hani şu kız olmasına rağmen adı erkek adı olan Enes,evet evet şu fiziği güzel olan Enes) sürekli yanımda oldu,her okul çıkışı yanıma gelir sinsi planlar yapmama yardım eder,giderdi.Tam 6 gün geçmişti ve hafta başına gelmek üzereydik,birilerinin şu ukalaya dersini bildirmesini gerekiyordu,günlerce ne yapacağımı düşünürken bir anda aklıma Buğra geldi,evet şu yakışıklı olan ama beni kardeşi olarak gören Buğra,tamam yaramı deşmeyin..

Bir anda anneme 'Anne Meral teyzeyi çok özledim ben ya,bi gidip görsek hasret gidersek olur mu ' diye sorunca kadıncağız ufak çaplı bir krize girip bana 3 numaralı bakışını atarak.''Meral teyzen kaç gündür bize gelip iki saat ölümüne gıybet yapıp gidiyor Işılay, aklın nerde kızım senin'' dedi.

Evet ben bir köşeye gidip böğürerek ağlayıp geliyorum,annemi güç bela ikna edip Meral teyzelere gittik burdan sonra ihtiyacım olan tek şey şans.Oda daha taze bitti işte,eve gittiğimizde Buğranın odasına kaçamak bakışlar attım Meral teyze derdimi anlamışçasına

''Bizim oğlanda odasından çıkmıyor,bir geçiyor internetin başına saatlerce haber alamıyorum '' dedi. Orda Meral gacısını yerlere göklere sığdıramadım o an . Ayağa hızla kalkıp 'Ben bir lavaboya gidip geliyorum'' dedim. Arkamdan seslenmelerini umursamadan Buğra'nın odasının yolunu tuttum. Kapısını açtığımda gördüğüm şeyle gözlerime inanamadım. Buğra arkası dönüktü ve telefondan Enesin fotoğraflarına bakıyordu. İçimden geçen fon müziklerini stop diyip Buğranın yanına oturdum,telefonu kapatıp doğrulmak için öyle bir mücadele verdi ki,o mücadele ancak milli mücadele döneminde görülmüştür. Hiç lafı uzatmadan derin bir nefes alıp Buğraya planlarımı anlattım.

''Bak şimdi öncelikle salak salak işler yapmayı bırak,gördüm işte elinde olsa Enes'in fotoğrafıyla öpüşeceksin,neyse ki şanslısın Enesle best olma yolunda ilerliyoruz.Seninle anlaşma yapalım,yarın Cenk'i müdürün odasına getireceksin, nasıl olur bilmiyorum ama yapacaksın. Müdürü sıkıntı etme ben onu bir şekilde çıkaracağım okuldan,Cenkle müdürün odasına gittiğinizde bana mesaj atacaksın,odadan çıkacaksın,  karşılık olarak bende evdeki bilgisayarı Enes bizdeyken bozacağım ve sende yapmaya geleceksin,nasıl fikir anlaştık mı?''

Buğra bana boş boş bakıp hiçbir şeyi sorgulamadan kafasını salladı.Ertesi günü iple çekmeye başladım.Sabah erkenden kalkıp duşa girdim,saçlarımı bukle bukle bırakıp,siyah dar bir pantolon giydim,havalar biraz biraz kendini göstermeye başlamıştı beyaz gömlek giyip  üzerine kırmızı bir kazak giydim.Depresyon modundan çıkıp hafif bir makyaj yaptım yavaşça okulun yolunu tuttum. Annemi arayıp derse geç kaldığımı devamsızlığın çok önemli olduğunu ve bana rapor almasını söyledim, önce biraz işkillendi ama sonra kabul edip telefonu kapattı,okula gittiğimde herkes dersteydi,müdürün odasına çıktım ve kapı kilitliydi,yan odadan sesler geldiğini işittim,genelde homurdanma gibi bir sesti,aklıma gelen fesat düşünceleri sildim ve odanın kapısını hafifçe tıklatıp girdim içeri,meğersem bizim müdür 3 tabak çiğ köfte gömüyormuş, ulan Işılay!,aklından neler geçiriyorsun öyle, kendime biraz sövdükten sonra boğazımı temizledim,beni  fark eden müdür çaresizlikle son lokmayı yutup yanıma geldi,ters ters bakıp ne istediğimi sordu,bütün bildiklerimi unuttum hadi ama sırası değil çabuk hatırlamaya çalış Işılay,müdüre biraz boş bakıp: