Kazandığım okul açıklanınca başta ailem olmak üzere herkesin ağzı açık kalmıştı. Sınavım kötü geçmişti ama kimse böyle bir okula geleceğimi hayal etmiyordu. Kapı önünde resmen ağlamıştım okula gitmemek için. Liseye yeni geçmiş ve yaşıtlarıma göre çok minyondum. Okula ilk girdiğimde etrafımda beni ezen ve küçük gören gözlere rağmen yürümeye devam ettim. Arada son sınıf kızların konuşmalarına şahit oluyordum.
-Bu nasıl kız böyle ya küçücük.
-Kızım öyle deme belki bir hocanın çocuğudur.
-Ufaklık sen yanlış geldin galiba burası lise.
Hiçbirine aldırış etmeden kulaklığımı takıp yürümeye devam ettim. O sırada telefonumla ilgilenirken hiç fark etmeden birine çarptım. Kafamı hızla kaldırıp baktığım zaman gördüğüm yüz bana fazlasıyla tanıdık geldi.
-Ayşen!!!!
-Işılay, inanmıyorum rüyada mıyım ben?
Ayşen çok yakın bir arkadaşımın arkadaşıydı. Başta birbirimizi hiç sevmezdik. Sürekli birbirimize ters bakar defalarca birbirimizi sevmediğimizi dile getirirdik. Ama yamyam dolu bu okulda birbirimizi görünce 40 yıllık dost gibi sarılmıştık. Kaderin bir oyunu işte. O an Ayşen'i inceledim de cidden benden büyük görünüyordu. Kıvırcık beline kadar inen saçları,bal rengi gözleri,burnunun etrafında ufak çilleriyle çok sevimli görünüyordu. Ben civciv misali sarı gömlek okul pantolonu giyeren o benim aksime beyaz gömlek ve biraz cüretkar bir okul eteği giymişti. Onu tanımayan biri yüksek ihtimalle son sınıf olduğunu düşünürdü. İlk önce birbirimize sarılıp baya konuşmaya başlamıştık. Bir süre sonra zil çalıp herkes sıraya girmeye başlayınca bizde yavaş yavaş yürümeye başladık. Okul böylesine gerizekalı kaynarken bu okulda ne yapacağım diye düşünmekten kendimi alamadım.Sınıfların ismi okunurken çocuk misali Ayşen'in elini tutmuştum oda bunu fark etmiş olacak ki hemen elimi çektim ama o gülümseyip elimi tutunca sebepsiz bir güven duygusu hissettim içimde. Sınıfların ismi okunurken Ayşen'in kulağına eğilip;
-Farklı sınıflarda bile olsak lütfen sık sık yanıma uğra olur mu? dedim.
O kadar heyecanlıydı ki sadece kafa salladı. Aradan 15 dakika geçti ama okunan hiçbir sınıfta adımız okunmayınca umutlanmaya başladık. En son sınıfı müdür okurken isimlerimizi söyledi ve çığlık atarak sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girdiğimde gözlerime inanamadım. Resmen herhangi bir öğretmenin çocuğu gibi duruyordum. Hayır anlamıyorum burası 9/F idi . ÇAM YARMALARI SINIFI değildi. Bu ne böyle arkadaş anneniz sizi neyle besliyor. Şaşkınlığımı üzerimden atınca Ayşenle en arka sıraya oturduk. Kendimi bildim bileli deli gibi dedikodu yaparım. Ayşenle oturunca bizim yan sıramıza iki kız daha oturdu. Kızlara biraz dik dik bakınca Ayşen dirseğiyle göğüs kafesime darbe indirdi.
-Yeseydin kızları, biraz önüne bak.
-Tamam ya ne vuruyorsun zaten elin çok ağır.
Ayşen kıkırdayıp önüne döndü. Sınıftakiler sanki daha önceden bu okuldan biriymiş gibi birbiriyle samimiydi. Kendimi internet kafede tabureye oturan çocuk gibi hissediyordum. Herkes birbiriyle konuşurken ben sadece deftere bir şeyler karalıyordum. Zil çalınca tuvalete indik bir baktım ki okulun kızlarının yarısı aynada kendisine bakıyor. Hepsinde 1 karış etek suratında 1 kilo makyaj aynada vücutlarını inceleyip duruyorlardı. Son sınıflar tuvalete gelince herkes korkusundan bir yere çekilip onlara yol verdi. Kızları uzaktan biraz inceledim de cidden çok güzellerdi. Yüzleri pürüzsüzdü ve hafif makyajlarla çok sempatik görünüyorlardı. Hepsi gömleğinden sigara çıkarıp cama yaklaşıp içmeye başladı. Kızlara o kadar çok bakıyordum ki bir tanesinin bana seslendiğini duymadım bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞMA SEVİŞ!
ChickLitHayatının nereye sürüklendiğini bilmeden o rüzgara kapılıp giden ince bir yaprak,şehvet ve tutkunun onu yeniden hayata döndürebilecek mi?