İNANMAK

36 5 0
                                    


Bölüm şarkısı: KORN - NARCISSISTIC CANNIBAL

●●●

Herkes, kendi hikayesinde mükemmeldir, değil mi? Başarılı, zeki, çalışkan, olgun... Hayır, benim hikayemde mükemmellik yoktu.

Hikayenin girişi yoksa kitap bir hiçti. Benim hikayemin girişi yoktu ya da girişi berbat yazılmıştı. Sanırım kimse okumasın diyeydi çünkü bazı kitapların girişleri insana hitap etmezse kimse onu okumazdı. Benim hikayemde de öyle olsa gerekti.

Benim doğumum ile başlayan hikayeyi kimse bilmiyordu, ben bile. Bu düşünce beni daha çok öfkelendiriyordu. Damarlarımda kan yerine öfke vardı benim. Ufacık bir gerçekle karşı karşıya gelsem; öfkem damarlarımda geriye doğru çekilip daha sıcak bir şekilde, geçtiği yeri yakarak akardı.

Artık baktığım bu gökyüzü benim damarımdı, çığlık atarak gelen şimşek ve düştüğü yeri yakan yıldırım ise benim öfkemdi. Yer, hala sarsılıyordu. Hem de sınırı olmayan bir okyanus gibiydi. Hissediyordum. Toprak tarafından öfkem çekiliyordu.

Bu, ben miydim? Sarsıntı yaratan, gökyüzüne çığlık attıran ve yıldırımı düşüren ben miydim? Bensem bunları yapan, benim ailem kimdi? Beni doğuran kadın, bana gücünden veren adam kimdi?

Bana çığlık attıran içimdeki ruh çırpınıyordu. Bir daha çığlık attığımda, kuşlar gökyüzünü kaplamıştı. Adım sesleri duyuyordum ama durduracak bir hareket yapmaya mecalim yoktu.

"Sakinleş kuzen, burdayım. Burdayız. Yanındayız." Bir ses, üç cümle.

Bir gerçeği öğrenmem; benimle ilgili bir gerçeği öğrenmem, ailem hakkında bir şey öğrenmem beni öfkelendirmesi gerekmez miydi? Öfke yerine sakinlik beni ele geçirmişti. Sakinliğin getirdiği durgunluk sayesinde yerde bir ölü gibi yatıyordum.

Fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

"Ajax kuzenimdi. Benim ailemden bir üyeydi. Benim kanımdandı. Benim ailemin kanındandı! Ailemi tanıyordu!" dedi derinden bir ses.

Yan dönerek yüzümü görmelerini engelledim. İznimi almadan elmacık kemiklerime süzülen yaşlar, geçtiği yerleri kaşındırıyordu. Burnumun ucundaki gözyaşımı sildim.

Bir hıçkırık. İki hıçkırık. Hıçkırıklarım arda arda gelirken, bir nefes verdim. Omuzlarıma dolanan elle yüzümü onlara çevirdim, Ajax kalkmama yardım ederek beni ayağa kaldırdı. Bana baktı ve onun sağ gözünden bir damla düştü. Anlını anlıma dayarak fısıldadı. "Bulduk seni. Korkma, artık biz varız."

Kollarıyla etrafımı sardı. Kafamı omzuna yaslarken hüngür hüngür ağlamak istiyordum.

"İchò, kasma kendini." dediği an titrek nefes aldım fakat verdiğimde avazım çıktığı kadar bağırarak ağlıyordum. Dizlerim titrerken ona tutundum.

"Beni bırakmayın! Ben gerçek ailemi tanımak, onlarla yaşamak istiyorum. Buraya dönmemek üzere başka bir yere götürün beni! Buraya ait olmadığımı hissediyorum. Burası beynimi, aklımı, kalbimi... acıtıyor."

Kolları daha sıkılaşırken daha fazla tutundum. "Asla bırakmayacağım!" Titrememe aldırmadan avazım çıktığı kadar ağlıyordum.

"Asla bırakmayacağız." Kararlı çıkan sesi ile gözümü sımsıkı kapadım. Etrafımda dönen enerjiyi hissetmeye başladığımda gozlerimi yavaşça açtım, su damlacıkları dönüyordu.

Sırtımdaki su damlaları gibiydi.

Burnumu çekerek sağ elimi Ajax'ın belinden kaldırdım ama önümden geçen bir damlaya dokunacağım sırada kayboldu. Hayır, deli değildim. Bir deliye göre bu olanlar fazlaydı!

Boş Yol #Wattys2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin