KÂBUS

51 2 0
                                    

Multi de Ajax'ın yatına benzer bir yat var. Onu üç katlı hayal edin.

Ve ve ve en sevdiğim bir şarkı aynı zamanda bölümle uyuşuyor. Digital Daggers: I surrender

Bu arada, bu bölümden sonra hep Yunanca konuşuyorlar.

■■■

Kaçmak istiyordum ama kurtulamayacağımı biliyordum. Peşimden birisi geliyordu, hissediyordum. Sadece koşuyor ve seslice nefes alıp veriyordum. Kaçtığımı sandığım an bana seslendiğini duyuyordum.

Kaçmak, korktuğun bir şeyden uzak durmaya çalışmak, kendini belli etmeden ortadan kaybolmak değil miydi? Benim için öyleydi ve ben korktuğum şeyden kaçıyordum. Canımı yakacağını biliyordum ama nasıl? Nasıl biliyordum? Bir erkek sesinden korkuyordum. Bu ses kime aitti?

Daha fazla hızlandığımda onun daha fazla yaklaştığını adım seslerinden anladım. Ayağım takıldı ve yere düştüm. Kafamı kaldırdığımda karanlık, sisli bir ormanda kendimi buldum. Etrafımda değişik ve bir o kadar da ürkütücü ağaçlar vardı. Yerden destek alarak kalktım ve koşmaya başladım çünkü beni yakalamasından korkuyordum.

"Anástasi!"

Yine bana seslenen erkek sesini duyunca ağlamaya başladım. Bunun bir kabus olduğunu biliyordum ama uyanamıyordum. Lanet olsun ki uyanamıyordum!

Ellerimi ağaçlara savurarak koşuyordum, ellerim acıyordu. Acımaması gerekmez miydi? Bu nasıl bir şeydi! Gücüm tükenmişti ama dayanmaya çalıştım. Daha fazla hızlanarak kurtulmaya çalıştım beni takip eden kimseden. Ensemde nefes hissettiğimde ayaklarım kendi kendine durdu. Hissettiğim nefes yok olurken uzaktan bir ses duydum.

"Koşma! Koştukça sonuna yaklaşıyorsun. Koşma! Sakın İchò!"

Bu ses Ajax'a aitti, tanımıştım. Ama durmak istemiyordum, canımı acıtan korkumun beni takip etmesini istiyordum. Ama neden istiyordum? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey, ruhumun bunları bildiğiydi. Koşmaya başladım tekrar. Korkumun gitmesini istemiyordum, o bana nedensiz belki nedenli güven veriyordu, bunu hissediyordum.

"Hâlâ bana güvenebiliyor musun Anástasi? Ne kadar aptallaştın? Bana güven besleme..."

Neyden bahsediyordu? Bu kimdi de ona bu denli güven besliyordum? Kontrolüm dışında konuşmaya başladım.

"Hayır! Asla bana bunu yapmazsın. Sana güvenmemi söylüyordun. İşte, güveniyorum sana!"

Bu nasıl saçmalıkta neydi böyle?! Neyden bahsediyordum ben? Aklım kaldırmıyordu. Beynim kafatasıma sığmıyordu, şişiyordu.

"Seni salak! Yalandı... Sen küçük bir çocuksun, önüne konulan her şekeri yiyiyorsun! Gücünün farkında değilsin... Senin gücün için ruhunu alacaklar... Sen hala uyu!"

Bu aptal herif ne diyordu? Neden sesi gidip geliyordu?

Etrafımdaki insanların adlandıramadığım güçleri vardı. Yeni var olduklarını öğrendiğim güçleriminde olması, beni fazlasıyla korkutuyordu. Adımlarım yavaşlarken durdum ve ağlamaya başladım.

Nefes alamadığımda gözlerimi ardına kadar açtım ve oturur pozisyonuna geldim. Karşımda rahatlamış ifadesiyle bana bakan Ajax'ı gördüm. Kollarını hızlıca etrafıma sararken, kafamı omuza dayadım.

"Sadece bir rüyaydı. Gerçek değil, tamam mı?"

Kollarından kurtulurken geri çekilip yüzüne baktım. Rüyamda bana sesleniyor, koşmamam için bana bağıyordu. Ama ben adamın bana yaklaşması için koşuyordum. Bu ne saçmalıktı?!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Boş Yol #Wattys2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin