KEYİFLİ OKUMALARDüzenlendi**
⭐️⭐️⭐️⭐️
"Yüreği yangın olana,
buz gibi davranmak vicdansızlık."Osman Yılmaz
Kuruyan boğazım acıyla yutkunmama sebep olduğunda yüzümü buruşturdum. Gözlerim kapalı olmasına rağmen bilincim yavaş yavaş kendine geliyordu. Neden bu halde olduğumu anlamak için vücudumun herhangi bir yerinde sızı hissetmeye çalışsam da sanki buna bile gücüm yokmuş gibi bütün kaslarım gevşemişti. Kırpıştırarak açtığım gözlerimi canımı acıtan ışık hüzmesinden dolayı kıstım. Bir elim ağrıyan başıma gittiğinde etrafıma bakındım. Beni izleyen kişiye gözlerim takıldığında yattığım yerde kıpırdandım ve doğrulmam için dirseklerimi yatağa dayadım.
Kalkma işlemimi başarıyla gerçekleştirdiğimde hala sessizce beni izleyen gözlere diktim bakışlarımı. Sessizliğinin aksine öfke dolu bakıyordu bana. Pansuman yaptığım kolunun yerini beyaz bir sargı almıştı. Büyük ihtimalle dikiş atılmış olmalıydı ama pek emin de değildim. Çünkü kolundaki yarayı önemsiyor gibi durmuyordu. Konuşmak için hafifçe öksürdüm ve yaslandığım yatak başlığında dikleştim.
-Dik..dikiş mi atıldı?
Elimle kolunu işaret ettiğimde sesim olabildiğince pürüzlü çıkmıştı. Ona neden bayıldığımı sormak yerine koluna dikiş atılıp atılmadığını sormuştum. Çünkü büyük ihtimalle bayılmamın sebebi tanık olduğum silahlı saldırının yan etkisi olmalıydı. Kafamın içine üşüşen görüntüler tüylerimin diken diken olmasını sağladığında ürperticimi hissettim. O anı kesinlikle bir daha yaşamak istemiyordum. Umut yine o öfke kusacağı gözlerini bana dikmişken soruma dahi cevap vermemişti.
Sanırım yine başlıyorduk!
-Kendine ne olduğunu sormak yerine hala bana koluma dikiş atılıp atılmadığını mı soruyorsun?
Gülerek kafasını iki yana doğru salladı. Bir elini burun kemerine doğru yerleştirdiğinde aralık kalan dudaklarımla öylece bakakaldım. Yani bu normal değil miydi? En son onu yanında oluk oluk kan akan koluna pansuman yaparken bilincimi kaybetmiştim ve şimdi de bunu sormam normal bir şey olsa gerekti. Değil miydi?
-Bana yardım ederken gerçekten aklından ne geçiyordu senin!
-Ne geçmeli ki! Çok..Çok fazla kan vardı ve sen kan kaybediyordun! Ben sana yardım etmek istedim.
-Etme! Bana yardım falan etme Zümra!
Dehşetle gözlerinin içine baktım. Bana ne diye bağırıyor hatta neden bu kadar sert çıkışıyordu bilmiyorum ama gerçekten şaşkınlıklar içerisinde ona bakıyordum.
-Bana bağırmak yerine teşekkür etsen?
Kızgınlığıma karşın ses tonum oldukça normal çıkmıştı. Belki de ona kırılmıştım. Evet kesinlikle ona kırılmıştım. Sadece bana teşekkür etmesini beklerken o bayıldığım için neredeyse beni suçluyordu.
Gerçekten inanılmazdı!
-Senden yardım etmeni istemedim.
Dişlerinin arasından tıslayarak söylediği kelimelere karşın doğrudan ona bakmakla yetindim. Onun için teşekkür etmek bu kadar mı zordu? Saatler önce neredeyse öpmek üzere olduğum, beni koklayan, kokumu içine çeken adam değil miydi yoksa düşerken kafamı falan mı vurmuştum ben? Sabır dilercesine burun dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu işi daha fazla uzatmaya niyetim yoktu ve olmayacaktı da!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GİRDAP
General FictionGenel Kurgu #3 Zümra bilmiyordu ihanetin bu kadar acıtacağını.Üstelik sevdiği adamın ihanetinin canını söküp alırken ve ondan geriye yeni bir canla baş başa bırakırken nefessiz kalacağını bilmiyordu. Umut da bilmiyordu doğru kadına yanlış yaptığını...