KEYİFLİ OKUMALARDüzenlendi**
⭐️⭐️⭐️⭐️
"En uzun yoldur insanın içi..."
Cahit Zarifoğlu
Zaman kavramını yitirmiş gibi hissediyordum.Her bir hücrem isyan ediyor, gözlerimi açmamam için diretiyorlardı. Oysa hiç gücüm yoktu. Dipsiz bir kuyudan çıkmak için mücadele veren beynim vücudumu hareket ettirmem için bir kez daha beni uyardı. Boğuk bir ses kulaklarıma dolduğunda başımı kıpırdatmak istesem de bunu yapamadım. Genzimi yakan keskin koku nefes alma isteğimi bastırıyordu. Ağırlık bağlanmış gibi birbirine geçmiş olan göz kapaklarımı açmaya çalıştım. İlk karşılaştığım şey gözlerimin acımasına sebep olan parlak floresanlar olurken bu işlemi ardı ardına birkaç kez daha yaptım.
Nerede olduğumu ne yaptığımı hiçbirini bilmiyordum. En son ne olmuştu? Ne yaşanmıştı?
Birbiri ardına üşüşen görüntüler beni büyük bir korkuya saldığında yutkunamadım. En son hatırladıklarım çığlık sesleri, büyük bir acı ve mavi gözlerdi. Hepsi, hepsi sadece bu kadardan ibaretti. Uzandığım yer adeta diken olup bana battığında Ferah? Annem? Onların olanlardan haberi var mıydı? Eğer yoksa kesinlikle çılgına dönmüş olmaları kaçınılmazdı ki bunun düşüncesi dahi beni korkuyla yattığım yerden doğrultmaya yetti. Ve o anki acı büyük bir yakarışla dudaklarımdan döküldüğünde o ses kulaklarıma doldu.-Yavaş ol, dikişlerine zarar vereceksin.
Omzuma değen sıcak el ile nefesim kesildiğinde sırtım yeniden yatakla buluştu. Yüzü tam karşımda ve yakınlıkla asılı kaldığında gözlerim yine hissettiğim acıdan mı dolmuştu yoksa korkudan mı? Omzuma değen elini çekmesi adına hızla omzuma kendime çekerken odadaki varlığını yeni hissediyor olmak bir yana bir hastanede olduğum gerçeği de saniyeler içinde beynimde vuku buldu. Umut ellerini teslim oluyormuşçasına kaldırdığında geriye doğru çekildi.
-Tamam, tamam sadece sakin ol ve kendini zorlayacak hareketler yapma. Ameliyattan daha yeni çıktın.
Ve işte! Tutamadım. Sanki o sihirli kelimeler ağzından döküldüğünde tüm sinirlerim bozuldu. O ve onun gözleri, neden burada olduğum, bu olanlar hepsinin ağırlığı bir bulut gibi üstüme çöktüğünde sağanağı gözlerimden çıktı. Bu kadar duygusal mıydım? Hayır ama bir anda ağlamaya başlamamın nedeni de sanırım anesteziydi. Yani. Sanırım.
-Sen..Sen..-
-Şu an bana söylemek istediğin her ne varsa sonraya sakla. Sadece dinlen olur mu Zümra? Sadece, dinlen.
Sesi ilk kez böylesine bitkin gelirken dolu olan gözlerimden düşen damlalar yanaklarımdan düştü. Sadece dinlen mi? Sadece dinleneyim öyle mi!
-Ya bana.. bana hemen ne olduğunu anlatırsın ya da hemen bir polis çağırırım!
Her bir kelimemin üstüne tek tek basarken onu bu kadar savunmasız görmek miydi canımı sıkan yoksa ondan korktuğumu belli etmemek için verdiğim mücadele mi? Evet! Bunu ona belli etmemek için ve bu kadar savunmasız haldeyken korkuyordum. Ben sadece çalışmak istemiştim. Hepsi buydu!
-Bak merakını anlıyorum ama bunun için erken.
-Sen ne söylüyorsun? Bana ne olduğunu hatta neler olduğunu bilmeye hakkım var!
-Ses tonunu biraz alçalt.
Dişlerinin arasından tıslayarak konuştuğunda ayakta dikilmiş bir omzunu duvara yaslamış doğrudan bana bakarken hem sırtımdan yayılan acı hem de mental hissettiğim acı işimi hiç kolaylaştırmıyordu. Gözlerimi kapattım. İçimden ona kadar saymaya başladım. Çünkü sakinleşmem gerekiyordu. Korkumu biraz da olsa bastırıp neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Vücudum hafifçe dinleştiğinde sayma işlemini bitirdim ve gözlerimi yeniden ona çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GİRDAP
General FictionGenel Kurgu #3 Zümra bilmiyordu ihanetin bu kadar acıtacağını.Üstelik sevdiği adamın ihanetinin canını söküp alırken ve ondan geriye yeni bir canla baş başa bırakırken nefessiz kalacağını bilmiyordu. Umut da bilmiyordu doğru kadına yanlış yaptığını...