9-Durgun dönem

1K 86 67
                                    

Özet: Lobsang kendini geçmişte bulur. Annesinin kaçırıldığını görünce müdahale eder. Annesi ile birlikte Lobsang'ı da kaçırırlar. Bilmediği birisi tarafından kurtarılan Lobsang, adam sayesinde evine dönmeyi başarır.

*** Yeni Bölüm ***

Beni kurtaran kişi hakkında çok uzun süre düşündükten sonra, o kişinin ben olduğuma karar verdim. Yetişkin halim olduğuna inanıyordum. Babam araştırıp bir sonuç almaya çalıştığında, kimsenin o kişiyi bilmediğini öğrenmişti. Bu durumda gelecekten gelmiş olması mantıklı bir varsayım olurdu.

Babamın teşvikiyle namaza başlamıştım. Annem ile birlikte Kuran okuyup dinimi daha iyi öğrenmeye çalışıyordum. Zaman kaymaları durmuştu. Bir seneden fazladır herhangi bir zaman değişimi yaşamamıştım.

Bu durum annemin hoşuna gitse de, benim hoşuma gitmiyordu. Objeleri zamanda ilerletebiliyordum ama kendimi hareket ettiremiyordum. Babam bana bunun geçici bir şey olabileceğini söylemişti.

Görevli birisi olmadığım için gücümü kullanamıyor olabilirmişim. Normal bir çocuk gibi okula gidip geldiğim bir sene, ömrümün en sıkıcı dönemiydi. Derslere odaklanamıyordum. Gücümün tamamını kontrol edemiyor oluşum beni rahatsız ediyordu.

On üç yaşımdaydım ve normal çocuklar gibi sokaklarda oynamak, koşmak veya müzik dinlemek istemiyordum. İçime kapanmış bir haldeydim. Bu durum babamı rahatsız etmiş olacak ki benimle konuşmak için odama geldi.

"Lobsang biraz konuşalım mı?"

"Peki baba." Odamdaki koltuğa oturunca, ben de yanına oturup yüzümü babama döndüm.

"Seni üzen şeyi benimle paylaşır mısın?"

Babamla her şeyi konuşabileceğimi biliyordum o yüzden dürüstçe cevapladım. "Zamanda yolculuk edemiyorum. Bu gücümü neden kullanamıyorum bilmiyorum ama bu beni rahatsız ediyor."

"Seni anlıyorum, benim de gücümü kullanamadığım zamanlar olmuştu."

İlgimi çekmeyi başarmıştı. Neler yaşadığını öğrenmek istiyordum. Bana geçmişini anlattığı zamanlar, onunla birlikte o zamanlarda yaşamayı istiyordum.

Teykel ile yaşadığı olayları, Karanlıklar Kraliçesinin yaptıklarını anlattıkça içim heyecanla dolardı. Güçlerini nasıl keşfettiğini ve annemi kurtardığını defalarca anlattırmıştım. Benim, babamın olduğu gibi düşmanlarım yoktu.

Bu yüzden Allah'a şükrediyordum. On üç yaşında bir çocuk olarak onlarla baş edemezdim. Babam geçmişte defalarca akıl sağlığından şüphelendiğini anlatmıştı. Onu deli olduğuna inandırmak istemişlerdi. Fakat Allah'ın yardımıyla her zaman sorunlarını çözmeyi başarmıştı.

Ben de onun gibi güçlü biri olmak istiyordum. Fakat şu an güçlerimin bazılarını kullanamazken, bunu nasıl başaracağımı bilmiyordum.

"Baba geçmişte bir şeyleri değiştirirsem, bu gelecekte sorunlara yol açmaz mı? Belki de bu yüzden şu an zamanda hareket edemiyorumdur."

"Öncelikle şunu bilmelisin Lobsang. Allah dilemedikçe yaprak bile kımıldamaz. Eğer sen zamanda yolculuk edebiliyorsan Allah nasip ettiği içindir. Şu an bunu yapamıyor olmanın da bir hikmeti vardır."

Babam konuşurken zihnimde bir farklı bir ses duydum. Bu yardım çağrısıydı. Sanki biri benden yardım istiyor gibiydi.

"Baba ben..."

"Ne oldu Lobsang yüzün bembeyaz oldu."

"Biri yardım istiyor, duymuyor musun?"

Babam dikkatle dinlediği halde duymadığını söyleyince, sesin zihnimde olduğuna inandım. Sürekli yardım dileyen bir çağrıydı. Başım ağrımaya başlamıştı. Gözlerim kararıyordu. Düşmek üzereyken babam beni yakaladı.

Üçüncü Göz 2: Lobsang (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin