Özet: Lobsang, kendisini bilmediği bir yer ve zamanda bulur. Etrafta dolanırken eski bir eve rastlar. Oraya sığındığında bir kadın ile karşılaşır. Kadın Lobsang'a yardım eder. Kocasından korkan kadın Lobsang'ı evden gönderir. Bir ahırda saklanan Lobsang bir kız çocuğu ile tanışır. Kız onunla sohbet eder. Kızı mutlu etmek için bahçede çiçekler açtırır. Rüyasında Hacı Anne ile konuşur. Görevini yerine getirdiğini ve kendi zamanına döneceğini öğrenir. Uyandığında evinde olduğunu görür. Yaptığı araştırma ile geçmişte tanıştığı kızın gerçek olduğunu anlar.
*** Yeni Bölüm ***
Annem geri döndüğümden bu yana beni gözünün önünden ayırmıyordu. Babam anlattıklarımı ilgiyle dinleyip bana tavsiyelerde bulunurken, annem benim bu işlere bir son vermemi istemişti. Ona benim elimde olmadığını anlattığımda, babama kızmıştı.
Annelik içgüdüleri yüzünden mantıksız davranıyordu. Biz de onu sakinleştirmek için söz verdik. Fakat sözümüzü tutmamıza imkân bulamadan, birkaç gün sonra kendimi yine geçmişte buldum. Kore'de olduğumun farkındaydım ama tarihi bilmiyordum. Çevremi incelediğimde en fazla on-on beş yıl geriye gitmiş olabileceğimi anladım.
Teknolojik cihazlardan bu tahmini yapmıştım. O zamanlarda kullanılan telefonları internetten hatırlıyordum. Çevreme daha dikkatli bakınca, dedemin şirketine yakın olduğumu fark ettim. Buraya gelmem tesadüf değildi. O zaman sebebini bulmalıydım.
Amaçsızca gezerken insanların bana dikkatle baktıklarını görünce, eşofmanımın kapüşonunu kafama çektim. Beni tanıyabilecek kimse yoktu ama yıllar sonra beni hatırlayabilirlerdi. Başımı öne eğip yürürken birisi ile çarpıştım. Geriye doğru popomun üzerine düştüm.
Bana çarpan kişiye baktığımda, "önüne baksana ufaklık" dedi. Adam Tibetçe konuşmuştu ve ben anlamıştım. Özür dileyerek kalktım. Yanında iki kişi daha vardı ve kabaca gülerek konuşmaya başladılar. İçimden bir ses bunların bela çıkaracağını söylüyordu.
Uzaktan izlemeye karar verdim. Geçmişe geldiysem bir sebebi olmalıydı. Adamları gözden kaybetmeyecek ama beni de fark etmeyecekleri bir mesafeden takibe başladım. 12 yaşındaki bir çocuktan kimsenin şüpheleneceğini sanmıyordum ama dikkatli olmakta fayda vardı.
Adamların dedemin işyerine geldiklerini fark ettiğimde şaşırmıştım. Zaten tesadüflere inanmadığım için geçmişe gelme sebebimi bulduğumu düşündüm.
Kapıyı görebilecekleri bir açıda oturup beklemeye başladılar. Yaklaşık yarım saat süren bekleyiş sonunda, kapıdan çıkanları gören adamlar hareketlendiler. Kimi beklediklerini görünce gözlerime inanamadım.
Annem yirmili yaşlarının başında, tüm güzelliğiyle karşımdaydı. Yanında takım elbiseli biri vardı. Arkadaşı zannettim ama hiç gülmeyen yüzü ve annemin biraz gerisinden gelmesiyle bir koruma olduğunu tahmin ettim.
Annemin peşinde olan üç Tibetliyi düşününce, babamla annemin tanışma hikâyeleri aklıma geldi. Annem kaçırıldığında babam onu kurtarmış ve birlikte Kore'ye gelmişlerdi. Eğer yanılmıyorsam bu olay olmak üzereydi.
Engel olmam için mi geçmişe gelmiştim bunu bilmiyordum. Eğer annemin kaçırılmasına engel olursam, babamla tanışamazlar ve ben de doğmazdım. Kafam karışmıştı ve ne yapacağımı bilemiyordum.
Annem aracına binmek üzere iken korumanın yere düştüğünü gördüm. Tibetli adamlar korumayı vurmuşlardı ama hiç ses duymamıştım. Korumanın düştüğü yerde kan gölü oluşurken, annem çığlık atmaya çalıştı. Fakat adamlardan biri hızla ağzını kapatıp arabaya soktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüncü Göz 2: Lobsang (SY)
FantasiÜçüncü Göz kitabının devamıdır. Mert'in çocuğu Lobsang'ın maceralarını anlatmaktayım.