17-Babamı kurtarmak

365 32 23
                                    

Özet: Lobsang ve ailesi korunmak için Türkiye'deki ailesine sığınır. Lobsang babasına gittiği alternatif geleceği anlatır. Soo Hyan ve Lobsang İstanbul'u gezerler. Eve döndüklerinde başlarında silahlı adamlarla dedesini, babaannesini ve annesini yere diz çöktürülmüş olarak bulur. Babası kaçırılmıştır.

*** Yeni Bölüm ***

Bizi öldüreceklerdi ve babamı kaçırmışlardı. Bugün ayın altısıydı ve korktuğum şey başımıza geliyordu. Fakat ben hâlâ Türkiye'deydim ve beni yanına alabilecek tek kişi, artık aramızda değildi. Kore'de ölmem gerekiyorsa neden hâlâ buradaydım?

Soo Hyang korkuyla ağlıyordu. Onu yere itip düşürdüler. Hareket etmeye kalktığımda, annemin ensesine silah dayayan adam, silahı ittirdi. Elim kolum bağlı gibi hiçbir şey yapamıyordum. Liderleri olduğunu tahmin ettiğim adam, diğerlerine bir baş işareti yaptı. Tümü silahlarını bize doğrultup ateş etmeye hazırlandılar.

Zamanı etkileyebiliyordum ama ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Zamanı hızlandırsam bile bir çıkış yolu gözükmüyordu. O an zihnimde Hacı Anne'nin sesini duydum.

"İman sahipler için umutsuzluk yoktur. İman ettiğin şeyleri düşün, kurtuluşun oradadır."

İman ettiğim ilk şey Allah'ın varlığı ve birliğiydi. O beni seçmişti ve bana güç bahşetmişti. O zaman bana kurtuluşumuzun anahtarını da vermiş olmalıydı. Eğer onu bulamıyorsam bu benim eksikliğim olurdu.

Zamanı hızlandırmak işe yaramayacaksa, yavaşlatmayı denemeliydim. Konsantre olup zamanı yavaşlatmayı denerken silah sesi duydum ama ardından bir çığlık gelmedi. Çevreme baktığımda herkesin donup kaldığını gördüm. Dedeme doğru giden bir mermi alnına birkaç santim kala durmuştu.

Dikkatle bakınca durmadığını ve çok yavaş ilerlediğini gördüm. Milim milim gidiyordu. Dedemi ve annemi tutup onlarla geçiş yapmayı denedim. Aklıma gelen ilk yer Kore'deki dedemin işyeriydi. Orada güvende olurlardı. Başarılı bir geçişin ardından, babaannemi ve Soo-Hyang'ı kurtarmak için geri döndüğümde, yavaşlayan zamanın normale döndüğünü gördüm.

Babaannem göğsünden vurulmuş kanlar içinde yerde yatıyordu. Soo-Hyang ise hayatı için yalvarıyordu. Önlerindeki üç kişinin kaybolmasına şaşırmışlardı. Benim geri gelmem üzerine silahlarını bana doğrulttular.

Bir kez daha zamanı yavaşlatmayı denemek üzereyken adamların arkasında Arif amca belirdi. "Üzgünüm Lobsang, babaanneni kurtaramazsın" dedi. Zaman durmuştu ama bunu ben yapmamıştım. Soo-Hyang'ı elinden tutup onu da Kore'ye götürdüm. Arif amca bizden sonra geldi.

Babaannemi getireceğini umuyordum ama o üzgün bir şekilde bana baktı. "Kaderin önüne geçilemez."

Gözyaşlarımın aktığını fark etmemiştim. Babaannemi kurtaramadığım gibi babamı da kaybetmiştim. Dedem bize şaşkınlıkla bakıyordu. Nerede olduğunu ve neden eşinin yanında olmadığını sordu. Cevabı verirken gözyaşlarım sel oldu aktı.

"Babaannemi öldürdüler dede, çok üzgünüm."

Dedem kalp krizi geçirir gibi göğsünü tuttu ve yere düştü. Ne yapacağımı şaşırdım. Çevremizdeki insanlar dedeme yardım etmeye çalışıyorlardı. Biri ambulans çağırırken, diğerleri dedemi rahat ettirmeye uğraşıyorlardı.

Ben şok olmuş bir şekilde ayakta dikiliyordum. Annemin ve Soo-Hyang'ın bana bağırdıklarını duyuyordum ama onlara dönüp cevap veremiyordum.

"Lobsang! Lobsang!"

"Sanırım şok geçiriyor" dedi Soo-Hyang.

Annem yanıma gelip beni kucakladı. Göğsüne bastırırken onun hıçkırıkları kulaklarımda yankılanıyordu. Birden her şey hızlandı, tüm sesleri duymaya ve anlamaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Üçüncü Göz 2: Lobsang (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin