13-Sürpriz anlaşma

665 60 77
                                    

Özet: Mert, Park Nam Gil'i araştırmak için gider. Lobsang derse konsantre olamamaktadır. Ders arasında etrafında karanlık olan bir kız dikkatini çeker. Kız intihar etmek üzereyken onu engeller ve evine davet eder. Soo-Hyang Mert ile tanışırken elini tuttuğunda çığlık atmaya başlar. Lobsang kızı konuşturup durumu öğrenir. Yu-Mi, kızdan izin alıp evlerinde kalmasını ister. Kız Lobsang'la konuşurken bayılır.

*** Yeni Bölüm ***

"Baba yardım et!" diye bağırdım. Zaten yakında olduğu için hızla içeri girdi. Arkadaşımı yerden kaldırıp yatağıma yatırdı. Gözkapaklarını kaldırıp baktığında, beyazlarını gördük.

"Lobsang burada anlamadığım bir şeyler oluyor."

"Günahları olduğunu anladık ama bayılmaya ne yol açıyor. Neden sen etraftayken bayılıyor."

"Bilmiyorum ama bilecek birilerine ulaşabilirim."

"Astral çıkış mı yapacaksın? Ben de deneyebilir miyim?"

"Arkadaşının sana ihtiyacı olabilir."

"Haklısın baba" diyerek odamda kaldım.

Babam astral çıkış için odasına geçerken, annem aşağıdan gelip elindeki ıslak bezle Soo-Hyang'ın alnını silmeye başladı. "Babana seslendiğini duydum. Arkadaşının problemini öğrenebildiniz mi?"

"Babam bu konu ile uğraşıyor" dedim anneme ama aklımda babamın iki gün içerisinde ölebileceği düşüncesi vardı. Kendini düşünmeden arkadaşımı kurtarmak için çabalıyordu. Benim babam böyle biridir. Benim kahramanımdır. Annem aşağıya indiğinde arkadaşımla baş başa kalmıştık.

Soo-Hyang'ın yüzüne bakarken, beni öptüğü an aklıma geldi. Hem şaşırmış hem mutlu olmuştum. Yıllarca cinsiyetim konusunda kararsızdım. Babam erkek olduğumu düşünmemi istiyordu, ben de öyle olmak istiyordum. Önümde yatan kızı görünce, içimde kıpırdanan hisler, bana bir erkeğin hissedebileceği türden geliyordu.

Yaşım on üç olmuştu ve her an ergenliğe girebilirdim. Rabbim benim için ne takdir etmişti bilmiyorum ama erkek olmak için dua etmeye başlamıştım. Soo-Hyang gözlerini açtığında, yüzüne çok yakın durduğumu şaşı gözlerinden anladım.

Kendimi geri çekerken kız da gözlerini kapatmıştı.

"Merak ettiğim için yakınındaydım" diye kendimi savundum.

"Beni mi merak ettin? Yoksa beni bir kez daha öpünce ne hissedeceğini mi?"

Kızarmıştım. "İlk sen öptün ama..."

"O zaman sıra sana geçti" dedi gülümseyerek. Benimle dalga geçtiğini düşünmeye başlamıştım. Fakat içimdeki dürtülere engel olamıyordum. Hormonlarımın beni etkileyeceğini okumuştum ama buna hazırlıklı değildim.

Eğilip Soo-Hyang'ı dudaklarından öptüm. Şaşırma sırası kızdaydı. Benden böyle bir cesaret beklemediği belli oluyordu. Beni tokatlayacağını düşünüyordum. Çünkü okulda birkaç kez böyle sahneye şahit olmuştum. Gözlerimi kapatıp tokadı beklerken, yüzümde dolaşan yumuşak bir el hissettim.

Gözlerimi açtığımda, kızın yüzümü okşadığını gördüm. "Beni şaşırttın ama kızmadım. Sadece senden iki yaş büyük olduğum için bunu beklemiyordum. Bana Noona (abla) demen gerek."

"Ben-ben özür dilerim. Bir an dürtülerime kapıldım. Asla bir daha tekrarlanmayacak."

"Asla deme" dedi göz kırparak. Yattığı yerden kalkmak isteyince yardım ettim. Annemin kapıda dikildiğini fark ettiğimde rengim attı. Ne kadar zamandır oradaydı ve ne kadarını gördü bilmiyordum.

Üçüncü Göz 2: Lobsang (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin