15-Alternatif gelecek

457 48 20
                                    


Özet: Soo-Hyang'a musallat olan cin gitmiştir. Fakat karanlık etrafında durmaya devam eder. Yu-Mi kıza pişmanlığını dile getirip dua etmesini söyler. Lobsang'ın görüsü değişir ve kendisinin de babası ile öldüğünü görür. Mert, Kang-Ho ile görüşmeye gider ama kavgadan çıkmış gibi bir halde geri döner. Yu-Mi'yi ve kızı alıp geçiş yapar. Geride kalan Lobsang kendi başına geçiş yapar ama geleceğe gider. Görüdeki gibi öldürülmek üzeredir.

*** Yeni Bölüm ***

Babamın gözlerine son bir kez daha bakarken, ölmeye hazır olmadığımı düşündüm. Bıçak boğazıma değdiği anda kendimi zamanda ilerletmeye çalıştım. Kadını da benimle birlikte taşımamak için gözlerimi kapatıp konsantre oldum.

Boynumdaki baskı kaybolduğunda gözlerimi açtım. Çevreme baktım ve çorak bir arazide olduğumu gördüm. Kadından kurtulduğuma seviniyordum ama nerede olduğumu bilmediğimi fark edince endişelenmeye başladım.

Babamla annemin nerede olduklarını bilmediğim için onların yanına gidemiyordum. İyi olmalarını ümit etmekten başka bir şey düşünemiyordum. Bir süre yürüyüp insanlara rastlamayı umdum. Zamanda ne kadar ileri gittiğimi bilmediğim için temkinli davranıyordum.

Aniden başımın üzerinden geçen bir dron fark ettim. Biraz ileride durup geri döndü. Kamerasının bana dönük olduğunu fark edince gayri ihtiyari saklanma ihtiyacı duydum. Arkasına saklanmak için bir şey ararken drondan yayılan ses beni durdurdu.

"Kaçak ihlali, tüm müsait muhafızlar sektör Alfa Tango Bravo 23'e gitsin."

Kaçak derken beni kast ettiğini anlamıştım ama nereden kaçtığımı anlayamamıştım. Ağaçlara doğru koşmaya başladım. Bir yandan da kendi zamanımı düşünerek, geri dönmeye çalışıyordum. Bu gücüm de istediğim zaman çalışmıyordu.

Birkaç dakikaya kalmadan ağaçlara ulaştım. Fakat ağaçlara takılı ışıklar aniden yanınca, kabak gibi ortada kaldım. Muhafızlar etrafımı sarmıştı. Muhafız olduklarını anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu. Ellerinde silahları ve üniformaları vardı.

Üniformalarının üzerindeki sembol çok tanıdık gelmişti. Bir mobius şeridinin üzerinde artı işareti vardı. Bu sembolü nerede gördüğümü düşünmeye fırsat bulamadan muhafızlardan biri arkamdan kafama vurdu.

Gözlerimi açtığımda hiçbir şey göremedim ve darbenin etkisiyle kör olduğumu düşündüm. Sonra gözlerimin etrafını saran bir şeyin varlığını fark ettim. Gözlerimi kapatmışlardı.

"Uyandı! Sorguya hazırlanın."

Gözümdeki bağı çıkardıklarında aşırı parlak ışıklardan bir şey göremedim. Kafamı sabitlemişlerdi ve sağa sola döndürmemi engellemişlerdi.

"Kimsiniz?" diye sordum.

"Burada soruları biz sorarız" diyen biri tokat attı.

Dudağım patladı ve kanadı. Bu adamların bir çocuğa vurması hayra alamet değildi.

"Neden üzerinde eski bir kimlik taşıyorsun?"

Eski mi? Daha alalı bir sene olmamıştı. "Yeni aldım" der demez, bir tokat daha yedim. "Yalan söyleme çocuk."

Doğru söylesem de tokadı yiyordum. Susmayı tercih ettim. Birkaç kez daha soru sordular. Cevap alamayınca birkaç tokattan sonra durdular. İçeri giren birinin ayak sesini duydum. Parlak ışıklar gözümü aldığı için gelen kişiyi göremiyordum. Fakat o beni tanımıştı.

"Onu hemen bırakın."

"Fakat efendim o bir kaçak."

"Ben kefilim."

Üçüncü Göz 2: Lobsang (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin