2

376 26 9
                                    

Sıradan bir kızım desem inanır mısınız? Ben inanman çünkü güzelim , çok iyi notlarım var, yetenekliyim , voleybol takım kaptanıyım ne biliyim zeki falanım işte ancak artık hayatım sıkıcılaştı. Lise bitince çok iyi üniversitelerden birine gideceğim. Evlenmeyi falan düşünmüyorum. Kesin 43 kediyle ölen şirin tontiş teyzelerden olacağım. Ancak kitaplardaki aptal kızlardan biri olmadığım için çok mutluyum. Tek tesellim budur.
Gece çizgi romanımı okurken beklenmedik bir şey oldu ve telefonum titredi. Saat gecenin üçüyken hangi işsiz mesaj atardı ki? Telefonumu elime alıp ekranı açtığımda şok oldum. Böyle bir şey düşünmesi haksızlıktı. Ben öyle bir şey yapmazdım ki. Müzik uygulamasından gelen,"Seni özledim beni biriyle aldatmıyorsundur değil mi?" Mesajına verdiğim tepkiyi yalnızlıktandır diye eleştirip geçiştirirken çizgi romanımı tekrarlar elime aldım. Alır almaz tekrardan titreyen telefona tekrar baktığımda bilinmeyen numaradan çok tuhaf bir mesaj geldiğini görünce karmaşık duygulara büründüm. Mesajda
"Neden kötü hayatları olan insanlara özeniyorsun? Çok aptalsın!!" Yazıyordu. Hangi mal bu acaba? Normalde bunu düşünürdüm ama çok fazla düşünmemeye karar verip kesin Ediz veya Deniz yapmıştır dedim ve çizgi romanımı okumaya devam ettim. Bitirdiğimde saat sabahın beşiydi ve uykum gelmeye başlamıştı bende çizgi romanı bırakıp hemencecik uyudum dersem koca bir yalancı olurum. Asla saniyler içinde uyuyamamışımdır. O yüzden hep en fazla on saniye içinde uyuyan babamı kıskanmışımdır. Ben uyuyabildiğimde saat altıyı gösteriyordu sanırım. Yani tam göremedim ama sanırım öyleydi.
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım demek isterdin fakat uyandığımda saat akşam dört olduğundan dolayı bunu söyleyemiyorum.  Yatakta doğrulup elime telefonumu aldığımda gelen mesajları görüp ürktüm. Tam 18 mesaj vardı. Aynı gizli numara. Mesajlarda;
Bilinmeyen: öleceksin
Bilinmeyen: şakaydı
Bilinmeyen: Sadece özenmektedir vazgeç.
Bilinmeyen: merakına yenik düşme
Bilinmeyen: Aklını kullan
Bilinmeyen: Gizemli kişilerden uzak dur.
Bilinmeyen: olurda merakına
Bilinmeyen: Yenik
Bilinmeyen: düşersen
Bilinmeyen:O
Bilinmeyen: Zaman
Bilinmeyen: başındaki
Bilinmeyen: bela
Bilinmeyen: peşini
Bilinmeyen: Bırakmaz
Bilinmeyen: gerçekten
Bilinmeyen: ÖLÜRSÜN
Bilinmeyen: bu arada sen 18 yaşındaydın değil mi?
Bu da neydi böyle? Hangi karektersiz varlık bana bunları gönderebilir ki? Biz Türkiye' de yaşıyoruz olmaz böyle şeyler valla söylesem babamın tayfaya öldürmekten beter ederler ve evet babamın tayfası var. Göbekli amcalar tayfa. Bana mesajları Atan insan kendini kitabın içinde sandı galiba ne olcak  embesil işte. Günümü batıran mesajların ardından kahvaltı için salona ilerledim. Yani kahvaltı sayılmaz ama yeni kalktım ve ilk yemek hani anlarsınız. Salondan içeri girince babamla göz göze geldim." Oo Su Hanım hiç kalkmasaydınız." Babama kalkmaz olaydım bakışıyla bakmak isterdim fakat öyle bi bakış yok. Babamın bana söyledikleri üzerine moralim daha da bozulurken sofraya oturup yemekleri yedikten sonra odama geçtim. Yatağıma atlayıp telefonumu elime aldım. Ne mi yapacaktım? Tabiki snapchate girip Ada'ya mal mal snaplar atacaktım. Ada' ya attığım ilk saçma snapte " Akıyoz mu gecelere yavrumun?" Yazıyordu biz böyle anlaşıyoruz. Her kankanın anlaşma şekli vardır. On saniye bile olmadan geri atılan snaplar birlikte kahkahalar atmaya başladım. Yatağımdan kahkahalar eşliğinde kalkıp dolabım karşısına dikildim. Kışın Moda'sına bayılıyordum o kazaklar bereler hepsi çok hoştu.
Dolabımın içine bakınca karşıma ilk çıkan yeşil kazağımı ve siyah pantolonumu giydim ve makyaj masama oturdum. Aslında makyaj yapmazdım ama bi rimel sürmeliyim diye düşünmüştüm ve rimelimi sürüp salona yöneldim. Salon kapısından içeri girdim. İlk babamla sonra annemle göz göze geldim ve sessizlik oldu. Babam sessizliği bozarak," Hayrola nereye?"
" Baba ben Ada'yla iki saat kadar dışarıda takılmaya gitmek istiyorum. Tabi izniniz olursa..." Babam telefonunu eline aldı, " Bir şey olursa ara ve paran var mı?"
"Ha evet var baba saol. GörüşürüZ..."
İzni aldıktan sonra kapının girişinde oturup botlarımı giymeye başladım. Botlarım hakkında bilindik en önemli özellik benim onları en az on dakikada giydiğimdir. Oturup botlarımı giymeye başladığımda akşam yediyi gösteren saat giymeyi bitirdiğimde yedi çeyreği gösteriyordu. Daha fazla Zaman kaybetmeden dışarı çıktım ve yürümeye başladım. Aslına bakılırsa yolda yürümüyor dans ediyordum çünkü kulaklığımdan çıkan melodi benim ellerimi benden habersiz DAB yapmaya zorluyordu. Yollarda korkmuyordum çünkü heryer aydınlıktı sonuçta Bodrum'da yaşıyordum. Ancak korktuğum bir yer vardı. Oradanda zaten hızlı adımlarla geçiyordum. Yolda DAB yaparak geçen eğelenceli Zamanımın bitişi olan karanlık yola gelmiştim. Yolun kenarında oturan üç adamı görmemle ayvayı yemem bir olurken bir yandan da yürüyordum. Onların önünden geçerken birinin bizim okuldan bir çocuk olduğunu görünce rahatlarken beklenmedik bir şey oldu. İçlerinden en yaşlısı olduğunu düşündüğüm adam," Nereye tatlış?" Dediğinde altıma ederken koşmaya başladığımı fark ettim. Hem bu amca kaçıncı yüzyıldan kalma? Tatliş nedir ya? Ben kafamda bunları tartışırken koşuyordum ve arkamdan geliyorlardı. Niye bir kızı kovalarsınız ki? İçim içimi yiyordu ama koşmayı bırakmıyordum voleybolcu olduğumdan da dayanıklıydım. Son bir depar atarak belirlediğim dükkana girdim. Hala arkamdalardı. Dükkanın arka kapısı Ada'yla buluşacağımız Barlar Sokağına çıkıyordu. Kendimi arka kapıdan dışarı atıp Ada'nın beklediği yere doğru koşmaya başladım. Ada'ya "Kalabalığa hemen!" Dedim ve kalabalığa daldık. Arkama baktığımda onları göremeyince rahatlayıp Ada'nın sorularını cevaplamak için hazırlandım.

MERHABA :)))))) NASIL? BEĞENDİYSENİZ LÜTFEN BEĞENİN VE TAVSİYE EDİN. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER Medyada SU

EsperanzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin