4

185 17 3
                                    

Kafamı kaldırdığımda karşımda Rüzgar'ı görmek beni şaşırtsada çaktırmadan,"Ne oldu?" Dedim. Bana bakıp sırıttı ve, "Hiç uyandırmak istemiştim."
"Saol ya!"
"Üzgünüm." Dedikten sonra sırasına geçti ve Ediz'e birşeyler söyledi. Kafamı tekrar sıraya koyarken hoca sınıfa girdi ve bana seslendi. Hemen yanına gittim." Evet hocam!"
"Su sen voleybol kaptanısın antrenöründen  duyuru kayıtlarını alır mısın?" Hocanın dediği şeyi yapmam gerekiyordu ancak çok yorgundum. Kapıdan çıkınca derin bir nefes alıp yürümeye başladım. Spor salonuna varınca biraz dinlendim sonra antrenörümden kağıtları alıp sınıfa yöneldim. Gözlerim kararıyordu. Merdivenleri çıkarken görüntü tamamen kesildi.
Gözümü açtığımda etrafımda sınıfımdan insanlar ve sağlık görevlileri vardı. Başımdaki Adam bana," İyi misin?" Diye soruyordu fakat cevap veremiyordum. Gözümü daha fazla açtığımda yanımda duran Ada'yı gördüm. Ağladığını belli eden gözleri kızarmıştı. "İyim sanırım." Dedikten sonra Ada ağlamaya başladı. Sağlık görevlileri beni ambulansa bindirirken. Poyraz'ın yüzündeki sönük ifadeyi gördüm. Yeşil gözleri parlıyordu. Peki ya bana mı bakıyordu?Sanmam. Sonra onun yanında duran Deniz'i gördüm ona bir şeyler söyledi ve yanından ayrıldı. Zaten gerisini göremeden ambulansın kapıları kapandı. Ambulansı incelemeye başladım hastane kokuyordu. Sağ da ve solda ilk yardımlar için kullanılan malzemeler vardı. Ambulansın siren sesi kanımı donduruyordu. O sesi duyduğum günlerde hep birileri ölüyordu. İçindeki tanıdık biri olmasa bile benim çevremden biri ölüyordu. Birden aklıma gelen geceyle birlikte sinirlenmeye başladım. Hangi duygusuz zor durumda olan bir insanı bırakır ki? Poyraz! Ondan nefret ediyorum.   
Hastaneye vardığımızda beni bir odaya çıkardılar ve muayene gibi bir şey yaptılar. Annemle babam odaya girdiğinde yapmacık bir şekilde gülümsedim. Annem," İyi misin aptal kızım."
"Evet anacım saol!"
"Annen haklı! O halde okula mı gidilir?"
"Yapmam gerekenler vardı! Bir şey sormak istiyorum baba."
"Sor bakalım."
"Dün benim orada olduğumu nerden bildin?" Babam bir an düşünür gibi oldu ama sonra
"Beni Ada aradı ve senin yorgun olduğunu söylediği bende seni aradım sen açmayınca o caddeye gittim ve seni o halde buldum buldum."
"Saol baba!" Babam bana gülümsedi ve koltuğa oturdu. Bende gözlerimi kapatım uyudum. Uyandığımda karşımda Ada'yı görünce çok sevinip doğruldum. Ada,"Sonunda uyandın. Neler oldu bilsen. Meğer ne çok kişi sana aşıkmış kızım."
"Nası ya kim?"
"Sen hastaneye kaldırılınca bütün voleybolcular kaptanımız gitti diye ağlamaya başladı tabi bu normal ama erkeklerden de ağlayanlar vardı. Sence kim?"
"Poyraz mı yoksa?"
"Hayır aptal! Ediz!"
"Gayet normal. Çok yakın arkadaşız."
"Of anlamadın mu kızım safsın."
"Hayır sen malsın. Çocuk ağlayamaz mı ona bir şey olsa bende ağlarım."
"Ya ona ağlamıyormuş sorun o"
"Ya neye ağlıyormuş?"
"Seni Rüzgar'a kaptırdığını düşünüyormuş."
"Rüzgar bana bakmaz ki!"
"İşte o da ağlıyormuş. O niye ağlıyormuş bil! "
"Ediz'e mi aşıkmış?"
"Saçmalama! Sana aşıkmış"
"Nası ya? Ya kesin beni kandırıyorsun dimi?"
"Evet! Şimdi uyan!" Dediğini yapıp iyice doğruldum ve hemşireyi çağırıp ne Zaman taburcu olacağımı sordum. Yarın taburcu olacağım için Ada sıkılıp evine gidince yalnız başıma kaldım ve hastane televizyonunu açtım ve harry potter izlemeye başladım. Hastanede Zaman Nasıl geçerdi ki? Sıkılmıştım. Gece uyumama yakın annemin geldiğini gördüm. Sonra tam ona bir şey söyleyecekken uyuyakaldım.
  Sabah beni uyandıran hemşireye içimden saydırsamda çıkabileceğimi söylediği için onu ölebilirdim. Giyinip hastane koridorunda beni bekleyen babamın yanına gittim,"Aptal kızınız gitmek istiyor." Dedim ve çantamı anneme verip arabaya yürümeye başladım. Babamın araba kilidini açmasını beklerken şarkı söylemeye başladım. Tabi kötü bir şarkıcıyım o yüzden babam etrafa daha fazla zarar vermemek adına hemen arabanın kilidini açıp beni içine oturttu. Yolda ne oldu bilin. Uyudum.
Eve vardığımızda beni hunharca uyandıran babam arabanın kapısını açıp çıkmamı şiddetle dile getirmişti. Eve girdiğimde çok tuhaf bir şey yapıp kendimi yatağa fırlatmadım. Düzgünce yatağa oturdum ve telefonumu çıkardım. Hiç bildirim yoktu. Ne kadar da seviliyorum görüyor musunuz? Bende Damla'nın odasına gitmeye karar verdim. Kapısını tıklamadan içeri dalınca bana ," Kapı diye bir şey var!"
Dedi. Bende sırıtarak,"Öğrettiğin için saol ABLA!"
"Neden geldin?"
"Bak Damla sen bizim tayfadasın doğru konuş atarım he!"
"At!"
"ATILDIN" dediğim gibi kapıyı çarparak dışarı çıktım. Onu her şeyden çok seviyorum ama hareketleri çok fazla ergenleşmeye başladı. Odama girdim kağıt kalemimi aldım ve bahçeye çıktım. Bahçemizde kurulu olan tahta salıncağa oturup defteri açtım ve birşeyler yazmaya başladım.
İnsanlara göstermediğim hisleri kitaplara,defterlere,satırlara göstermem çok ilginç değil mi? İnsanlar benim sürekli güldüğümü sanıyorlar. Tamam sürekli gülüyorum ama bu Mutlu olduğum anlamına mı geliyor? Sanmam! Yaşıtlarım yani yaşıtım kızlar aptal aşklarla büyüleniyor. Ben ise daha yeni hoşlanacağım kişiye karar vermişken nası Mutlu olabilirim. Belki aptal olmak iyi olabilir? Aşık olmak. Aşk bir insana hissedilen duygu mudur sadece? Evrene,güneşe,yıldızlara,Jüpiter'e aşık olamaz mıyım? Hayvanlara? Aşkı sınırlar içine alan cahil insanlar benden uzak dursun. Çünkü bence aşk aşktır. Kimsenin tarif edemediği. Açıklanamayan, yanlış anlaşılan duygu. Ben istersen bir kıza da aşık olabilir yıldızlara da! Yani bundan onlara ne? Ne istediğini henüz bilmeyen yetişkinlere ne? Aşkı sınırlarla çevirenlere ne?
Defterimi kapatıp salıncakta sallanmaya başladım. Rüzgar'ı hissetmek harika bir şeydi. Sallandım sallandım. Arkamdan gelen sesle arkamı döndüm ve Damla'yla göz göze geldim. Yanıma gelip diğer salıncağa oturdu bana baktı,"Anlamıyorlar değil mi?"
"Anlamıyorlar!"

BEĞENMİŞSİNİZDİR UMARIM ASLINDA FAZLA OKUYUCU YOK AMA BEN YAZACAĞIM ÇÜNKÜ YAZMAK ÇOK HOŞUMA GİDİYOR. ELEŞTİRİLMEK HOŞUMA GİDİYOR. AMA ŞUAN ELEŞTİRİDE YOK :))
(İyi eleştiriden bahsediyorum.)

EsperanzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin