Damla'yla birlikte salıncaklarda oturduğumuz süreçte insanlar hakkında konuşmumştuk ve hala da o süreç devam ederken Damla, "Ölceğiz çok yakında!" dediğinde koca bir kahkaha patlattım, "Ne saçmalıyorsun sen? Kimsenin öldüğü yok!" dediğimde iyi geceler dileyip odasına gittiğini belirtti. Bende daha fazla oturmadım ve odama geçtim. Annem ve babam evde değildi nerde oldukalarını söylememişlerdi ve bende sormak için annemi aradım iki çalışta açılan telefonumu hemen kulağıma koyup, "Anne nerdesiniz?"
"Bende seni arayacaktım. Baban çok içti. Araba kullanamaz kendi arabanla bizi almaya gelir misin kızım?" On sekizime basar basmaz aldığım ehliyetimi elime aldım ve
"Geliyoruz anne nerdesiniz?" Diye sordum annem bana yerin tarifini verdikten sonra Damla'nın odasına gittim
"Kalk babam sahroş annem zor durumda almaya gidiyoruz!"
"Gitme!"
"Saçmalama Damla annemiz zor durumda babamın gece hayatını biliyorsun!"
"Peki seni seviyorum!"
"Bende seni hadi şimdi gidiyoruz." Dedikten sonra onu beklemeden dışarı çıktım garajımıza yöneldim ve garajın kapısını açtım. Tam karşımdaydı kırmızı kullanmadığım Arabam!
Arabayı açıp şöför koltuğuna oturdum. Arabayı garajdan çıkarıp evin önüne çıkardıktan sonra telefonumu elime alıp Damla'yı çaldırdım. İki dakika sonra kapıdan çıkan şık giyimli bir Damla'yla karşılaştım.
"Hayırdır Damla?"
"Ne olmuş güzel giyindiysem?"
"Peki madem!" Dedikten sonra arabayı çalıştırdım, "Hazır mısın?"
"Sanırım!" Cevabı karşısında düşen moralimi bir kenara fırlatıp arabayı adrese sürdüm. Yol boyunca konuşmamıştık. Nesi vardı bunun? Ben içimden bu sorunun cevabını ararken adrese varmıştık. Anneme mesaj attıktan sonra beklemeye başladık.
"Neyin var?" Soruma karşılık kafasını bana çevirip," Uykum var!" Dediğinde onu anlamıştım. Aslında onun gelmesini istemezdim ama babam sahroş olunca onunla başa çıkamıyorum. Beş on dakika sonra gelen annem ve babam arka koltuğa oturdu, "Annecim hadi sür!" Annemin endişe dolu gözlerine bakıp arabayı çalıştırdım ve sürmeye başladım. Çok geçmeden babam aşırı kötü yorumlarını bana söylemeye başladı," Nasıl kullanıyorsun öyle? Daha da yapışsaydın direksiyona!" Gibi şeyler söylüyordu. Onun içkili olduğunu biliyordum fakat daha fazla dayanamayıp hışımla arkamı döndüm ve sinirimi babama sözlerimle kusmaya başladım," İçip içip annemi beni ve kardeşimi üzüyorsun! İçmediğin zamanlar bir meleksin! İçme! Senin saçma sapan yorumlarını dinleyemem!! He çok mu kötü kullanıyorum? Al sen kullan o Zaman!" Dedikten sonra direksiyonu bırakıp babama bir şeyler söylemeye devam ederken gözüm Damla'ya takıldı sessizce ağlıyordu. Onun hatrı için önüme döndüğüm sırada korna sesi, Damla'nın çığlığı ve parlak ışıkla karşılaştım. Ne yapacaktım?DAMLA
Su'yla salıncaklarda otururken ona, " Öleceğiz" gibi bir şey dememin sebebi rüyamda kırmızı arabanın boyalarını kandan görmemdi. Kırmızı araba ablamın arabası olduğundan korkmuştum.
Ablama iyi geceler dedikten sonra hızlı adımlarla odama geçtim. Yatağıma atlayıp telefonumla bir şeyler yapmaya başladım. Sıkılmanın doruklarındayken Ablam odama dalıp," Kalk babam sahroş annem zor durumda almaya gidiyoruz." Kalbim çok hızlı atıyordu. Oraya sadece kırmızı arabayla gidebilirdik çünkü diğer araba babamdaydı. Çok ciddi bir tavırla, " Gitme!" Dedim şaşkınca bakarak cevapladı,"saçmalama annemiz zor durumda babamın gece hayatını biliyorsun!"
"Peki, seni seviyorum!"
"Bende seni! Hadi şimdi gidiyoruz!" Dedikten sonra odamdan çıktı. Bende en sevdiğim kazağımı en sevdiğim siyah kotumu giydim. Sonra aynanın karşısına geçip makyaj yapmaya başladım. Hazırlandığımda kendi kendime sanırım güzel öleceğim dedim. Ablam beni çaldırınca odamdan çıkıp aşağı indim. Yine en sevdiğim ayakkabımı giydim ve dış kapıdan dışarı çıktım. Ablam kırmızı arabası içinde çok heyecanlı gözüküyordu. Beni fark edince, " Hayırdır Damla?"
"Ne olmuş güzel giyindiysem!"
"Peki madem!"dedi ve arabayı çalıştırdı.
"Hazır mısın?" Diye sordu.
"Sanırım!" Bu cevabımdan sonra hiç konuşmadık. Konuşamadım. Aslında doya doya konuşmalıydım. Yapamadım. Vardığımızda anneme mesaj attı ve sonra ban döndü, "Neyin var?" Aklıma gelen en masum yalanı uydurdum," Uykum var!" Beni anladığını belirten bir bakış atıp önüne döndü. O sırada ablamı biraz inceleme fırsatım oldu. Küçük burnu yaz boyunca dışarı çıkmaması sonucu güneş deymemiş beyaz teniyle çok şirin duruyordu. Saçları gün Batımı rengini andırıyordu. Gözleri onlar inanılmaz güzeldi. Bana hep anlamlı bakarlardı. Özleyecektim. Gözlemimi bölen kapı açılma sesiyle arkama döndüm. Annem ve babam arka koltuğa oturmuş ablama bakıyorlardı. Annem," Hadi sür kızım!" Dediğinde ağlamak istedim. Hazırız! Sür kızım! Der gibiydi. Babam sahroş olunca ablamla çok uğraşırdı ve uğraşmaya başlamıştı. Arkadan ablama saçma sapan şeyler söylüyordu. Babamı severdim ama içki içtiğinde ondan nefret ediyordum. Ablama baktım, daha fazla dayanamayacağını anladığımda gözlerimi yola diktim ve ışığımı bekledim. Sonunda ablam direksiyonu bıraktı ve arkasına dönüp babama cevap verme başladı. Korkuyordum, üşüyordum, ağlıyordum. Sonra ışığım geldi. Son çığlığımı attım. Anneme,babama ve ablama baktım. Ablam da bana bakıyordu. Her şey yavaşladı. Ve sonra göğüsümde bir acı hissettim. Tarifi olmayan acı. Sonra araba ters bir şekilde düştü. Ablama baktım gözleri kapalıydı. O ölmemeliydi, hayır ölemezdi. Annem ve babama bakmaya cesaret edemiyordum, tek yaptığım ağlamaktı. Yavaş yavaş öldüğümü hissediyordum. Bir dakika bir ömür gibiydi. Sonra uykum geldi Uykum geldi ve uyudum.ACABA KİM GÖÇÜP GİDİYOR? Bir dahaki bölümü büyük heyecanla yazacağım. Daha fazla okunması dileğiyle.. :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esperanza
RomanceDışarı bakın. Ne görüyorsunuz? Su aptal lise aşıklarından olmak istemiyor ama Poyraz'ın ona aşık olması olayları değiştiriyor? Peki asıl soru o mesajları ona kim attı? Ciddi miydi?