--1--

712 25 1
                                    

-Tüm her şey o 23 yaşına bastığım gün meydana gelmişti. Uykudan derin ve dayanılmaz bir acı ile uyandım. Göğsüm, kollarım, omuzlarım, sırtım ve başımın her tarafında inanılmaz çığlıklar ve dayanılmaz bir sızı.



Uyku sersemliği haliyle birlikte acılarım da bir olunca yataktan ışığı açmak için kalktığımda kendimi yerde bulmuştum. Başımı iki elimin arasına alarak kulaklarımı kapatmış ve beynimin içerisindeki seslerin dinmesini diliyordum. Zorla toparlanmaya çalıştım. Kalktım ve ışığı açtım. Mutfağa koştum, ağrı kesici ilaçları arıyordum. ilaç kutuları ve şurup şişelerini farkında olmadan patır patır yere döküyordum. Elime alabildiğim ilk ilaç kutusundan birkaç hap çıkarıp yutmaya çabaladım.





Olmuyordu. Ne yapsam geçmiyordu, her tarafımda dayanılmaz acılar daha da çoğalıyordu. Kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Bu durumdan sıyrılmam gerektiğini biliyordum ancak yapamıyordum. Sırtımı duvara dayamış, dişlerimi sıkmış kulaklarımdan gelen sağır edici gürültüyü duymamak için kulaklarımı kapatmaya çalışıyordum. Kafamı duvara vura vura kendimden geçmişim.



Uyandığımda güneş suratıma vuruyordu. Başımın ağrısı dinmişti ancak vücudumda ince ince sızılar devam etmekteydi. Bunun böyle olmayacağını düşünüyordum. Derhal bir doktora görünmeliydim. Ancak doğrultabildim kendimi ve telefona uzandım. Taksi çağırdım evin önüne. Daha önceden tanıdığım doktor bi aile dostumuz vardı. Ona görünmeye gidecektim. Neler olduğunu belki o çözebilirdi. Yaklaşık 5 6 dakika sonra taksi gelmişti ve taksiye binip Doktor bekir beyin yanına gidiyordum. Ara ara yolda taksideyken fenalaştığımı hatırlıyor gibiydim. Kendimi zor atmıştım hastahaneye.


Bekir bey bana neyim olduğunu sormuştu. Ve ben de dün gece olanları anlatmaya çalıştım. Bir yandan zihnimden gelen sesler ile uğraşırken bir yandan bekir beyin ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Bir ara irkildim ve bekir beyin gözlerimin önünde karardığını gördüm. Uyandığımda kendimi müşahade odasında başucumda 3 doktor ile gördüm. Birbirleri arasında konuşuyorlardı ancak ne dediklerini duyamıyordum. Ve görüntüleri de arada bir gözlerim karardığı için netleşmiyordu. Tekrar uyumuştum. Aradan bayağı saat geçtiğinde kendimi daha iyi hissederek uyandım. Bekir bey yanımdaydı ancak bir hayli endişeli görünüyordu. Surat ifadesi bunu belirtiyordu.


-- evet kötü bişey vardı. Ve ben bunu hissediyordum.



Bekir bey ve hastahane başhekimi orhan bey tüm filmlerimi çekmiş tüm tetkitlerimi yapmış kan değerlerimi almış ancak hiç bir sorun görünmediğini söylüyorlardı. Ancak durumumdan bende bir sorun olduğunu kesin olarak hissediyorlardı. Beni sevk edecekleri yeri söylediler. Beni çok yakın bir arkadaşları olan pgibolog arkadaşlarına yönlendirmişlerdi. Her neyse varmıştım pgibologun yanına. Biraz daha iyi hissediyordum gün içerisine oranla. Pgibolog beni görünce samimi ve güler bir yüzle hoşgeldin diyerek elimi sıkı bir şekilde sıktı. Aynı samimiyet ile ona cevap verdim ve bana oturmam gereken yeri söyledi. Evet dedi, seni hiç vakit kaybetmeden dinliyorum, zaten yolda bekir bey bana gerekli bilgileri verdi. Ona tüm olanları anlatmaya başladım.    


Gece yaşadıklarımı, sürekli gidip gelmelerimi, kafamın içindeki sesleri. vücudumda izi olmayan ancak derinden sızı yaratan yaralarımı...



Herşeyi bir bir anlatmıştım, Beni can kulağı ile dinliyordu ancak biraz da şaşkınlık ifadesi vardı yüzünde. Çünkü Detaylarını anlatınca biraz çekinmişti doğrusu. Bana bu konuda yapabileceği yardımın pgibolojik olarak hipnotize olacağını ve belki böylece çocukluğumda bilinçaltında yaşadığım bir durumdan dolayı kaynaklandığını söyledi. Gerekli prosedürleri izledik ve tedaviyi hemen olmak istediğimi belirttim.    


Bana seninle yoğun bir vakitte yoğun bir tempo ile tedavi sürecine gireceğiz. Belki de sabaha kadar burada duracağız ama mutlaka bir sonuç almaya çalışacağız demişti. Tüm hazırlıklar yapılmıştı, o sırada kapıdan 2si bayan 1i erkek olmak üzere iki pgibolog daha girmişti içeriye. Gelenler hipnotize alanında çok ileri düzeyde bilgi birikimine sahip doktorlardı. Her neyse uygun duruma geçmiştim ve içlerinden biraz olgunca (Yaklaşık olarak 50 55 yaşlarında) bir kadın bana doğru yaklaştı ve hazır mısın dedi. Sadece gözlerimle onaylayarak hazır olduğumu belirttim.


Konuşurken sadece gözlerinin içine bakmamı söyledi ve başladı tedavi aşamasına. Her hipnotize edilen insanların klagib şekilde sarkaçlı bir saat sallandırılarak hipnotize edildiği gibi bir şekilde beni de sarkaçlı o saat ile hipnotize etmeye. Yalnız sarkaç kendisinin göz hizasında idi ve konuşurken hem sarkaç ile hem de gözleri ile teması koparmamam gerektiğini biliyordum. Yavaş yavaş derinden zihnime doğru ilerlemeye başlıyordu. Bu sırada benim zihnimdeki sesler yeniden ayaklanmıştı. Ve dayanılmaz bir uğultu vardı. Ancak tepki veremiyordum.


--duyuyordum ancak tepki veremiyordum...


Bir anda zihnimin içerisindeki sesler artık zihnimde derinden gelmiyordu. Tamamen gerçek sesler vardı yanımda. Karşımdaki manzarayı gördüğümde şok olmuştum. Değil tek kelime etmek, tek bir şeyi bile düşünemez duruma düşmüştüm. Yutkundum, ve karşımda bir köy vardı ve yakılıp yıkılıyordu. Çocuklar, kadınlar ağlıyor, bebekler ağlıyor, erkekler ise savaş durumundaydı. Köylerini işgalcilere karşı korumaya çalışıyorlardı. içten bir şekilde irkildim bir anda. Üzerimde toz toprağın rengini almış krem renginde bir giysi bir kılıç olduğunu gördüm.

Ortaçağ'dan Bugüne ReenkarnasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin