Ben sadece savaşırım aksi durumda dedim. Sizler sadece planlarınızı hazırlayınız ve size bu konuda müdahil olmak istemiyorum daha fazla dedim. Toplantı gece geç saate kadar devam etti. Bittikten sonra kaldığımız yerlere çekildik. 3 gün sonra savaş günüydü ve benim gözümde hiç uyku yoktu. Düşünüyordum o günü.
@154 reel hayata geri döneceğim panpa ancak şöyle bilimsel bir gerçek var. Uyku veya halisünasyon dönemindeyken gerçek hayatta hissettiğin 5 10 dakika sanal hayatta yılları bulabiliyor. Bundan dolayı durumlar ince ayrıntıları ile hissedilebiliyor ve yaşanılabiliyor.
Artık işleri bırakmıştım Ve kendimi savaşa hazırlıyordum. Elissa arada bir uğruyor beni izliyor biraz konuştuktan sonra gidiyordu. Artık son güne gelmiştim. 1 gün kalmıştı. Bana oradaki en iyi atlardan biri tahsis edilmiş, en iyi bir şekilde kılıç imal edilmiş, çok özenle seçilmiş imal edilmiş bir zırh verilmişti. Sadece onlar ile ilgileniyordum.
Son gecemi elissa ile geçirdim. Elissaya kendimden çocukluluğumdan bahsettim, o da bana hayatından bahsetti. Ben köyümdeki güzellikleri anlatıyordum... yanyana uzanmıştık sadece gözlerinin içine bakıyordum. Ona birşey açıklayacağımı söyledim. Nedir dedi.
Seni çok seviyorum elissa dedim. 1 yıllık sürede sana bu kelimeyi yüzüne karşı söyleyemedim ama şimdi söylemek istiyorum dedim. ve eklemek istediğim bir nokta var dedim. nedir dedi. Hemen şimdi evlen benimle dedim. Tanrının huzurunda birbirimizin huzurunda evlenelim dedim.
Ama nasıl olur dedi. Kalk dedim, zırhımı ve silahlarımı kuşandım. Önünde diz çöktüm.
"Elissa tanrının huzurunda; benim ile son gecemiz olsa bile, ve bunun dışında eğer ki oradan sağlam olarak döndüğümde bana ömrümün sonuna dek hayatımda eşlik etmek ister misin dedim.
Durdu gözlerimin içine baktı. Yanaklarından bir damla yaş süzülmüştü ama gülümsüyordu.
O da önümde diz çöktü ve tanrının huzurunda seninle her zaman eş olmayı kabul ediyorum dedi.
Kalktık ikimiz de ayağı ve birbirimize sarıldık. Artık dışarı çıkma vakti ve askerlerin yanına gitme vakti gelmişti.
Kapıdan çıkmadan evvel bir kez daha ona sıkıca sarıldım. Ve ona güzel günlerin bizi beklediğini fısıldadım. Senin için geri geleceğim dedim. Ancak olur da gelemezsem beni unutma dedim ve çıktım kapıdan. Askerlerin toplandığı yere doğru atımı sürmeye başladım. Sabaha karşıydı. Güneşin ışıkları henüz yeni yeni ışımaya başlamıştı. Hava aydınlık ile karanlık arasındaydı henüz.
Onların yanına gittiğimde ortalık henüz düzenli bir durumda değildi. Kurmaylar ve komutan henüz ortalıkta olmadığından kimsede bir düzen yoktu. Beni gördüklerinde uğultu biraz kesilmişti. Çünkü üzerimde zırhtan ve bindiğim attan atın süslemesinden benim kim yetkili biri olduğumu farketmişlerdi. Kafamdaki koruyucu siper başlıktan dolayı henüz kim olduğumu bilmiyordı. Yaklaşık 1000 kişi kadar vardı. Önlerinde durdum ve ben de beklemeye başladım. Çok geçmemişti ki büyük komutan ve kurmaylar beraberinde geldiler. Onlar da gelince tamamen derin bir sessizlik hakim oldu.
Komutan ordunun ön tarafına geldi ve beni görünce kafası ile selam verdi. Ben de onaylar anlamında selam verdim. Diğer kurmaylarla da aynı hareketlerde bulunduk. Komutan orduya doğru dönerek bir konuşma yaptı. Moral motive amaçlı bir konuşma yaptı ve sonuna da bugün aramızda yeni, cesur, kuvvetli ve efsanevi bir komutan olduğunu da ekledi ve beni gösterdi. Tanıttı beni askerler arasında önce kısa bir uğultu oluştu ancak komutan buna izin vermeden hemen etkili bir konuşma yaptı. Askerler de kabullenmiş gibi durdular. Ya da ben öyle hissettim. Artık güneş tamamen doğmuş gibiydi. Ve o vakit gelip çatmıştı. ilerledik. savaş meydanına kadar ilerledik.
Meydana gelince diğerlerinin de orada hazır bulunduğunu gördük. Askerler arasında önce derin bir uğultu oluştu. Bunun en bariz sebebi karşı tarafın sayılarının bizden oldukça üstün olmasıydı. Eğer ki bu durumda yenilirsek sağ kalanlardan hepimiz esir düşecek, yerleşim yerlerimiz yağmalanacaktı. Ganimetlerimiz onlara kalacaktı. Yerleşim yerimize çok uzak değildik. Sonuçta orayı savunacaktık. Karşı taraf askerleri biraz ürkütmüştü çünkü bizim sayımız yaklaşık 1000 kişi civarında iken onların sayısı 2000 kişi civarındaydı.
Onlara doğru dönerek bir konuşma yaptım. Ve böylesine bir durumda korkmamamız gerektiğini korkaklığın yenilgiyi getireceğinden emin olmaları gerektiğini söyledim. Eğer korkacak olan varsa şimdiden defolsun gitsin dedim. Yalnız burada kalacak olanlar gerçek cesareti ile yüzyıllar sonra dahi olsa anılacaktır. Korkaklar ise belki bir kaç gün sonra unutulacaktır dedim. Benden sonra komutan devreye girdi ve motive edici bir konuşma yaptı. Konuşma bittikten sonra karşı taraftan bir bayrak sallandı ve bu savaşta ilk önce iki tane büyük askerin dövüşmesi olacaktı. Bu bir güç gösterisi olacak ve bizim açımızdan iyi bir sonuç olabilirdi. Motive olabilirdi bizim askerlerimiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortaçağ'dan Bugüne Reenkarnasyon
Horror-Tüm her şey o 23 yaşına bastığım gün meydana gelmişti. Uykudan derin ve dayanılmaz bir acı ile uyandım. Göğsüm, kollarım, omuzlarım, sırtım ve başımın her tarafında inanılmaz çığlıklar ve dayanılmaz bir sızı.