O gece elissa gelmemişti. aslında bir bakıma iyi olmuştu gelmemesi kendisi açısından ve benim açımdan. Çünkü böylesine bir ortamda sıkıntı çıkması ihtimali yüksekti. Sabah olduğunda ben tekrar işimin başına geçtim. Hayvanlara bakıyor, tarlaya gidiyor kalan işlerimi hallediyordum. Akşam vakti yaklaştığında evime doğru ağır ağır ilerliyordum. Evimin kapısına vardığımda evimin kapısında işaret olarak sabah evden çıkarken bıraktığım taş diziliminin değişmiş olduğunu gördüm. Bunu ben evden çıkarken acaba biri benim evime girip de bulunduğum yeri karıştırıyor mu öğrenmek için yapıyordum. Biraz temkinli yaklaştım kapıya ve yavaşça kapıyı açarak içeri girdim. Elissayı karşımda gördüğümde gözlerim parlamıştı, o karşımdaydı. Yüzümde bir gülümseme oluştu ve ona sarıldım. Sımsıkı sarıldım. Öylesine güzel bir duyguydu ki sanki o an bulutlar üzerinde yürüyordum. Neredeyse 1 yıla yakın bir süre olmuş olacak ki ben bir insan ile bu kadar yakın bir halde bulunmamıştım. Bırakmak istemiyordum aslında ama onu da çok sıkmak istemiyordum. Elissanın başını kaldırdım ve yüzünü iki elimin arasına aldım. Hem saçlarını okşuyor düzeltiyor hem de yemyeşil gözlerinin içine o doyumsuz güzelliğine bakıyordum. Elissa birşeyler söylemek istediyse de izin vermedim ve sus dedim. Sonra elissanın dudaklarına bir öpücük kondurdum. Öpüşmeye başlamıştık...
Deli gibi öpüşüyorduk, sanki cinsel açlığa maruz bırakılmış bir sapık edası ile öpüşüyordum. ELinden tuttum ve yatağa doğru ilerledim. Yatağa uzandı. ben de onun üzerine. Öpüşmeye devam ediyorduk. Bu arada bir elimle omzundaki elbiseyi sıyırdım. Omzuna öpücükler kondurmaya başladım, diğer omzunu da sıyırdım ve ona da öpücükler kondurmaya başladım. Elbisesini karnına kadar aşağı doğru sıyırdım ve göğüsleri karşımdaydı. Öpüyordum onları. öpüyor ısırıyordum. O da kendinden geçmişti, ben ise hafiften titriyor gibiydim; ancak heyecandan titriyordum. Çünkü çok uzun zaman olmuştu böylesine güzel şeyler yaşamayalı...
Daha sonra elbiselerimizi ikimiz de tamamen çıkarmıştık. ikimiz de çıplaktık ve vücutlarımız birbirine temas ediyordu. Çok hoş bir sıcaklık vardı aramızda. Aşağı indim. daha aşağı daha aşağı ve en aşağı...
... hafif serin havada bile tenlerimizin birbirine değmesi ile adeta yanıyor gibiydik. Elissa da sanki hayatında hiç kimse ile birlikte olmamış gibiydi. Adeta bir aç gibi beni bekliyordu...
Tüm gece boyunca seviştik ve birlikte olduk. Gecenin sonlarına doğru elissa gitmesi gerektiğini söyledi. Kimsenin bu durumu bilmemesi gerekirdi. Böyle günler aylar geçti. Neredeyse 1 yılı geçmişti burada kaldığım süre. Son günlerde ortalık biraz karışık gibiydi. Kulaktan kulağa bir söylenti vardı. Bir savaş planı vardı etrafta. Kimse ne olduğunu net olarak bilmiyordu ama bu söylentinin gerçekleşebileceği büyük bir olasılıktı. Günün birinde ben tarlada çalışırken bir askerin bana doğru koşarak geldiğini farkettim.
Aslında sanki olabilecekleri tahmin ediyor gibiydim ama yine de kesin olarak bir kanıya varamadım. Asker biraz uzakta kalmış bir şekilde bana seslendi. Güneş tam gözüme vuruyor askeri net olarak görmüyordum. Ellerim ile alnıma siper yapıp ne oldu, problem nedir dedim. Komutanımız seni çağırıyor dedi.
Henüz buradaki işlerim bitmedi diye cevapladım. Hemen gelmen gerektiğini söylüyor dedi. Elimdeki işi bıraktım ve oraya doğru ilerlemeye başladım. Köyün içerisinden geçerken köylüler arasında büyük bir telaş hali olduğunu görüyordum. Kadınlar birbirleri ile birşeyler konuşuyorlardı. Erkekler ise birşeyler yapma telaşındaydılar. Demirciler artık daha yoğun çalışmaya başlamıştı, bunun bir savaş hazırlığı olduğunu çok iyi biliyordum.
Ağır ağır komutanın kaldığı yere doğru ilerledim ve kapısına vardım. Kapı açıktı içeride komutan ve diğer rütbeliler vardı. Kapıda bana beklemem gerektiği işaretini yaptı. Bekledim diğer rütbeliler ile birşeyler konuştuktan sonra Rütbelilerin hepsi odadan çıktı ve çıkanların suratında endişe ifadesi hakimdi. Adeta birer put'a dönüşmüşlerdi.
içeri girdiğimde komutan ise çok sinirli ve kızgın olarak görünüyordu. Beni çağırmışsınız dedim. Geç içeri dedi ve kapıda nöbet tutan askere kapıyı kapatmasını eliyle işaret etti. Asker başıyla onaylayarak kapıyı kapattı. içeride şimdi ben ve komutan yalnızdık. Sana nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum ancak konuşmak zorunda olduğumu da biliyorum dedi.
Evet seni dinliyorum dedim.
Savaş hazırlığı içerisinde olduğumuzu muhtemelen farketmişsindir dedi.
Evet dedim. Ancak kim için ne için bu hazırlıklar. Yani kiminle savaşacaksınız dedim.
Savaşacaksınız kelimesi biraz garip geliyor aslında. Ben de aslında bu konuyu seninle konuşmak için çağırdım seni dedi.
Tamam seni dinliyordum dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortaçağ'dan Bugüne Reenkarnasyon
Horror-Tüm her şey o 23 yaşına bastığım gün meydana gelmişti. Uykudan derin ve dayanılmaz bir acı ile uyandım. Göğsüm, kollarım, omuzlarım, sırtım ve başımın her tarafında inanılmaz çığlıklar ve dayanılmaz bir sızı.