Eymen etraftayken her zaman kağıt uçaklarını hedef alıyorum. Beni taşlara dizer gibi diziyor, işte bu yüzden dağılıyorum. Eymen yalanını sürdüreli neredeyse koskoca bir ay oldu. Benim asıl inanmak istemediğim şey Kayra'nın da ne kadar istemediğini bilsem de bir şekilde bu yalana dahil oluşuydu. Kayra'nın Füsun Hanıma, Tuncay Beye hiçbirşey söylemeye niyeti yoktu. O yüzden bende bugün Ecrin'e olanlardan bahsetmeye karar verdim.
Bu arada bu bir ay içerisinde birsürü şey gerçekleşmişti. Mesela Füsun Hanıma ve Tuncay Beye artık Hanım ve Bey yerine amca ve teyze diyeceğimi resmiyete dökmüştük. Üstelik Sara'nın onsekiz yaşını doldurmasına sadece günler kalmıştı. bu nedende Füsun teyzeden çekinerekte olsa Sara'nın gidecek biryeri olmadığından bahsettim ve en azından bir süre benim odamda kalıp kalamayacağını sordum. Sadece Füsun teyze değil Tuncay amca da bu isteğimi olumlu karşıladı.
Okulu da düşünürsek, sınıfta belli kişilerle konuşabileceğimiz bir konumuz olacak kadar tanıştık. Sınıftaki bazı kişilerin hala adını bilmiyorum. Hatta sınıfta yedi kişi hariç kimsenin adını bilmiyorum.
Furkan ve Burcu sevgililer ve birbirlerini gerçekten yakışıyorlar. Bir elmanın iki yarısı gibi uyumlular. Ama sanırım Furkan'ın kıskançlıklarını saymazsak. Sonra İbrahim ve Aslı onların aksine birbirlerinin tam tersi karakterlere sahipler ve bu yüzden sürekli kavga edip duruyorlar. Aslı daha çocuksu bir yapıya sahipken İbrahim bi o kadar olgun davranıyor. Konuşmaları genelde hep bilimsel konuşmalar. Burak ve Ezgi de bu grubun en komikleri galiba. Ne kadar saçma ve soğuk espiriler yapsalar da onlar olmadığı zaman grup kanadı kırılmış bir serçe gibi oluyor. Ve son olarak Görkem. O hem bazen çocuksu davranıyor, bazen olgun olabiliyor, bazen komik oluyor, bazen de ciddi olabiliyor. Grubun tüm özellikleri Görkem'de toplanmış gibi. Ama genede seviyorum bunları.
Okul demişken de seçmeli ders olarak görsel sanatların seçtim. Bu dersin hocası, Ebru hoca'ya önceden çizdiğim resimlerin bazılarını gösterdiğimde onları beğendiğini, bu konu üzerine ayrı bir yeteneğim olduğunu söyledi. Haftanın belli saatleri Ebru hocayla çalışarak el becerimi daha fazla geliştirmeye çalışıyoruz. Sergiye kadar iyi işler başarmak istiyorum.
Ve bu ayın en önemlisi Ecrin, Oğuz'a olan duygularından bana bahsetti ve ben de onu Oğuz'a söylemesi için cesaretlendirdiğimde, Oğuz'un onların grubunda olan sarışın yellozla yani Ece'yle çıktıklarını öğrenince Ecrin de kalktığı gibi geri oturmak zorunda kaldı.
Zil çaldığında evde görevli olan Zeynep ablayı durdurarak,
''Ecrin gelmiştir. Ben bakarım Zeynep abla, sen işine bak lütfen.'' diyerek samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme attım.
''Peki o zaman.'' diyerek beni attığım gülücüğün bir benzerini o da bana attı. Kapıyı açtığım Zaman yanılmadığımın, gelen kişinin Ecrin olduğunu gördüm. Birşey söylemesine izin vermeden kapıyı dışarıdan kapatarak bahçedeki salıncağa doğru sürükledim Ecrin'i.
"Ay kızım bi dur! Apar topar çağırdın zaten şimdi söyle ne söyleyeceksen." diyerek kurtuluyor benden ve bozulan saçlarını sağa sola savurarak düzeltiyor.
"Tamam ya. Geç söyle otur anlatacağım." Ecrin'in bozulan sarı saçlarını umursamadan salıncağa oturtturuyordum. 'Eğer bir an önce söylemezsen uçarken tavuk gören kartal gibi üzerine uçacağım!' bakışı atarken birden pat diye söylemeye karar versem de Ecrin'in kalbinin bunu kaldırıp kaldıramayacağına bilemiyorum. Tıpkı böyle birşeyin nasıl söyleneceğini bilmediğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEVZA
ChickLitYere düşen yağmur damlaları kadar hızlıydı adımlarım. Koyu renk saçlarım vücuduma yapışırken yağmur kokusu burnuma doluyordu. Gürleyen gök yüzünü sesi, yağmur damlaları toprakla buluştuktan sonra çıkardığı ses, ağaç dallarının hışırtısı... Muhteşem...