"Okula cidden aşık oldum. Şöyle bir okulda okuyorsun ve zorla geliyorsun, saçmalık Görkem." Dedi Sara. Öğle arasında kantinde oturuyorduk.
"İki gün gel seni de göreceğiz Sara." derken gülüyordu Görkem. Ezgi karşı boş masadan bir sandalye alarak bizim olduğumuz masaya oturdu.
"Birşey söyleyeceğim size!" Dedi sesi her zamanki gibi neşeliydi. "Kurtadam ve vampirin çocuğu olursa adı ne olur?"
İbrahim göz devirerek, "Kurtadam ve vampir ne ya? Allah aşkına onlara inandığını falan söyleme, yoksa Aslı bu tür saçma şeyleri etrafa yaydığı için artık en yakın hayvanat bahçesini arayıp ' okulumuzda bir su aygırı var.' demeyi falan düşünüyorum." dedi.
"Ya sen benimle uğraşmaktan ne zaman vazgeçeceksin çok merak ediyorum. Ayrıca ne olmuş vampire ve kurtadama inanıyorsa gayet mantıklı." Diyerek Aslı kendini savundu.
"Bir kere kurt adam olduğu iddia edilen kişiler ya da bizzat kendilerinin kurt adam olduğunu söyleyen kişiler ya masum insanlardır ya da zihinsel özürlü kimselerdir.
Kurt adamlar hakkındaki boş inançlar akıl hastası olan ya da olmayan kimselerce gerçekleştirilen vahşi ve hunharca olaylarların efsaneleştirilmesi sonucu ya da masum insanların Engizisyon tarafından suçlanması sonucu ortaya çıkmış ve dallanıp budaklanmıştır. Ve vampire gelirsek, vampirler de...." Ezgi İbrahim'i susturdu.
"Ya yeter sadece bir soru sorduk neden bu kadar uzattınız be. 'Kurtadam ve vampirin çocuğu olursa kumpir olur.' diyecektiniz bu kadar basitti." Ezgi nefesini dışına doğru üfledi.
İbrahim tek kaşını kaldırdı. '' Kumpir ne alaka?'' diye sordu.
'' Çok cahilsin, keşke ölsen.'' dedi Burak. İbrahim gene göz devirecekti ki Görkem konuya açıklık getirmek için konuşmaya başladı.
''Şimdi abi, Kurtadam'ın başındaki iki harfi al ve Vampir'in de sondaki üç harfini alıp birleştirirsek sonuç olarak çocuklarının adı Kumpir olur.'' dedi.
''Görkem gene o dev zekasını konuşturdu ve konuya mükemmel bir şekilde açıklık getirdi. Bilim adamları falan Görkem'in yanında halt etmişler.'' gülerek alaylı bir şekilde söylemiştim bunu.
''Tabi sonuç olarak, bir Görkem EREZ olmak kolay değil.'' sanki az önce onunla dalga geçmemişim de övmüşüm gibi büyük bir ciddilikle cevap vermişti. Görkem'e 'tabi canım.' bakışı atarken kantinin büyük kapısından Eymen ve Cansu girdiler. Cansu boş bir masaya otururken Eymen, Gülüzar ablanın yanına giderek bir şeyler alıyordu. Elindeki tepsiyle Cansu'nun yanına ilerlerken benim olduğum yere baktı ve benim de ona baktığımı gördüğünde gözümü kaçırdım. Telefondan saate baktığımda öğle arasının bitmesine yarım saat olduğunu gördüm.
''Ebru hocayla birlikte çalışacaktık. Ben resim odasına gidiyorum, sınıfta görüşürüz.'' dediğimde kalktığım sandalyeyi masaya ittirerek kantinden uzaklaştım. Ebru hocayla çalışacağımız falan yoktu. Sadece Eymen orada otururken rahat olabileceğimi pek sanmıyordum. Kayra ile okul içinde artık pek görüşmüyorduk çünkü basketbol takımının kaptanıydı ve sürekli antremanları oluyordu.
Okulun kütüphanesine gitmeye karar verdiğimde kütüphanenin olduğu koridora ulaşmıştım. Genelde öğle aralarında koridorlar pek dolu olmazdı o yüzden koridorda sadece üç-dört kişi falan vardı.
Kütüphaneye girmek üzereyken birisinin duvara sert bir şekilde yumruk atması beni durdurdu. Sağ tarafa baktığımda duvarı yumruklayan kişinin Anıl olduğunu gördüm. Eymen ve Cansu'nun yakınlaşması pek hoşuna gitmediği belliydi. Yanında olan sarışın çocuk bazı şeyler söylüyordu ama onları duyabilecek kadar yakın değildim. Sonra başka biri gelip Anıl'a yine duyamayacağım şeyler söyledi.
"Ne demek Cansu Eymen'le kantinde oturuyorlar!?" Anıl'ın konuşmasını, diğer çocukların aksine duyabilmiştim. Sonra Anıl'ın konuşmak yerine bağırdığını, o yüzden duyabildiğimi algıladım.
Anıl sinirli bir şekilde kütüphanenin önünden geçerek kantine doğru yürümeye başladı. Neden bilmiyorum ama bende kendimi gitmek zorundaymış gibi hissettiğimde ayaklarım çoktan kantinin yolunu tutmuştu.
Kantine girdiğimde Anıl, Eymen'e kafa attığından dolayı Eymen yerdeydi. Eymen dikkatini çabuk toplayıp bu seferde Anıl'ın yerde olmasını sağlamıştı. Eymen, Anıl'ın üzerine çıkıp sayamayacağım kadar yumruk atıyordu. Gözüm kantinde Cansu'yu aradığında burada olmadığını farkettim. Cansu'yu aklımdan attığımda nöbetçi öğretmenin yani Dil Anlatım dersinin öğretmeni olan Fatih hocanın kantine girip kavgayı ayırdığını farkettim. Çok geçmeden de Anıl ve Eymen soluğu müdür odasında aldılar.
***
Öğle arasından sonraki ders Tarihti. Ve ben çoğu sözel dersleri sevmediğim için ders boyunca resim çizdim. Resim bittiğinde bir portre çizdiğimi farkettim. Portre, Barış'ın yüzünü anımsatıyordu bu nedenle Sara görmeden resmi hemen çantama tıkadım. Eğer görseydi gereksiz şeyler söyleyip yine canımı sıkacaktı.
Okul çıkışı eve Sara ile beraber gitmiştik. Eymen zaten çoğunlukla bizimle gelmezdi genelde biz Kayra ile beraber gelirdik. Ama Kayra'nın da yine antremanı olunca biz de Sara ile beraber gelmek zorunda kalmıştık.
Eve geldiğimizde Ecrin'in ve Füsun teyzenin salonda oturup sohbet ettiklerini gördük. Yanlarına gitdiğimizde Füsun teyze, Kayra'yı sordu ben de antremandan dolayı geç geleceğini söyleyip yukarı çıktım. Ecrin ve Sara da peşimden geldiler. Odama tırmandığımızda Ecrin kapıyı içeriden kapattı.
''Çabuk üzerinizi değiştirin! Gideceğiz.'' Ecrin'in söylediği şeyler göz devirmeme neden olurken yine Ecrin tarafından elime tutuşturular kıyafetlerle birlikte banyoya sürükledim.
Siyah pantolon ve beyaz tişörtümle oldukça sıradan giyinmiştim. Banyodan çıktığımda Sara'nın da kot şort ve bordo tişört giydiğini gördüm.
'' Nereye gidiceğiz yine?'' diyerek Ecrin'e cevabının kolay olduğunu düşündüğüm bir soru sordum.
'' Yaz eğlencesine sadece iki gün kalmış olmasına rağmen daha ne giyiceğinizi bilmiyorsunuz. Ama sizin yerinize ben düşündüm yine ve bu nedenle alışverişe gidiyoruz. Hadi!''
***
Ecrin bana kelimenin tam anlamıyla 'ayaklarıma kara sular indi!' deyimini yaşattığında beyaz elbise ile beraber kabinden çıktım.
''İnanmıyorum ne güzel olmuşsun Cevza!'' Sara'ya gülümsedim. Ecrin'e baktığımda bu elbiseyi beğenmiş olmasını ve daha fazla o kabine girmemeyi umduğumda beğendiği yüzünden belli oluyordu.
Elbisenin rengi beyazdı. Etek kısmı, balık etekti. Kol kısmında ve sırtında dantel dekolteleri vardı. Ecrin'e baktım.
''Kesinlikle bu elbise! Çok güzel oldu.'' dediğinde ona da gülümseyip teşekkür ettim.
Eve ulaşabildiğimizde direk odama çıkıp yatağımız üzerine uzandım. Bir süre sonra gözkapaklarım, kirpiklerimi taşıyamadı ve kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEVZA
Chick-LitYere düşen yağmur damlaları kadar hızlıydı adımlarım. Koyu renk saçlarım vücuduma yapışırken yağmur kokusu burnuma doluyordu. Gürleyen gök yüzünü sesi, yağmur damlaları toprakla buluştuktan sonra çıkardığı ses, ağaç dallarının hışırtısı... Muhteşem...