BÖLÜM 4 " HASTANE"

373 121 20
                                    

Eymen kuvvetli elleriyle bileğimi kavradı. Diğer eliyle de elimdeki sigarayı aldı ve yere attı. Sigaranın yanan ucunu ayakkabısının ucuyla ezdikten sonra beni peşinde sürüklemeye başladı.

"Hey! Napıyorsun bıraksana beni. " diye avazım çıktığı kadar bağırıyordum.

"Bırak dedi sana duymadın mı?" elinden sigara pakedini aldığım genç Eymen'in üzerine yürüdü. Eymen beni arkasına aldı ve ona doğru ilerleyen çocuğa kafa attı.

"Duymadım. Sen anlatsana birde." Oldukça sinirlenmişti Eymen. Çocuk yere kan tükürdü.

"Gel anlatayım ben sana ." Bu sefer yerde olan Eymen'di. Tam gözünün üzerine bir yumruk geçirmişti. Bunun hesabını bana çok kötü soracağını şimdiden hissedebiliyordum.

Eymen de elini refleks olarak gözüne götürdü. Ardından hemen toparlanarak ayağa kalktı. Ama bu bir işe yaramadı tam sekiz kişilerdi. Eymen ise tekdi. Ve benim canımı en çok yakan da Eymen'i öylece dayak yerken ben hiç birşey yapamamıştım . Aslında bir iki kere aralarına girmeyi denedim fakat vücuduma saplanan sert yumruklar nedeniyle geri çekilmek zorunda kalmıştım.

Eymen kanlar içinde yerde yatıyordu. Ne yapacağımı bilememiştim. Yavaşça yere çöktüm. Artık bu olanlardan sonra ayılmıştım.

"Özür dilerim! Özür dilerim! Sen kesinlikle haklısın , ne desen haklısın. Orada 'eve gidelim' dediğinde seninle gitmeliydim . Tamam kabul ediyorum Ecrin'e uyup bara gelmekte hayatımda yaptığım en saçma şeydi ." Hiç bişi yapmadı hiç bişi demedi. Artık onun kendinde olmadığına emindim.

Beton zemindeki telefon sesiyle irkildim. Telefonu elime aldığımda Oğuz arıyordu.

"Alo. Eymen..." telefondan ses gelmeyince "Duyuyor musun beni?"

"Evet Oğuz ben Cevza. Sanırım hemen buraya gelmen lazım. Eymen..." yutkundum "Eymen çok kötü ."

"Ne demek çok kötü ne oldu Cevza?" Oldukça telaşlı olduğunu sesinden anlayabilmek pek de zor değildi.

"Ben konumu hemen atıyorum ." Diyerek telefonu kapattım.

Konumu gönderdikten sonra hemen 112'yi tuşlayarak ambulansı aradım.

Oğuz'un geldiğinde ambulans da gelmişti. Görevlilerin işi bittikten sonra Eymen'i ambulansa yerleştirdiler. Bende Eymen'in yanında gitmek istemiştim ama Oğuz buna izin vermemişti. Oğuz'un arabasına bindim. Deli gibi ağlıyordum. Eymen için ağlıyordum. Eymen'in telefonu hala bendeydi. Kayra arıyordu ne diyecektim ben şimdi 'Eymen benim yüzümden hayat mücadelesi veriyor." mu, aynen böylemi diyecektim?

"Kayra arıyor . Ne diyeceğim ben şimdi ne diyeceğim?"

"Sakin ol .Ağlaman hiç bir işe yaramayacak . Ağlamayı kes ve telefonu bana ver. " Oğuz'un da bana ne kadar sinirli olduğunu görebiliyorum.

"Alo."
"Kayra bak sakin ol tamam mı? "
" Eymen'i şimdi hastaneye götürüyoruz . Küçük bir kaza geçirdi ama endişelenecek bir şey yok.
"Hayır, hayır. Gelmenize de gerek yok. Önemli değil zaten birkaç güne kadar iyileşecektir."
"Tamam ben herşeyden sizi haberdar edeceğim."

Telefonu kapattığında hastaneye varmıştık bile. Eymen'i sedyeye alıp hızlıca yoğun bakıma aldılar. Girmek için çok çabalasam da almadılar.

"Sakin ol beklemekten başka bir çaremiz yok." eliyle yanındaki boş oturağı göstererek otur işareti yaptı. Yanına oturduktan sonra,

"Sen Ecrin'i de ara. Haber vermezsen çok kızar."

Buna pek emin değildim. Ama öğrenmesi onunda hakkıydı. Benim telefonum olmadığı için Eymen'nin telefonundan Ecrin'i tuşladım.

"Alo." sesinden uykuda olduğu anlaşılıyordu.

"Alo, ben Cevza." gözyaşlarımı olabildiğince tutmaya çalışıyordum.

"Cevza, noldu bu saatte önemli birşey yoktur inşaallah."

"Biz hastanedeyiz. Eymen de benim yüzümden yoğun bakımda. " şimdiye kadar tuttuğum gözyaşları sel gibi geldi. Oğuz elimden telefonu çekti ve ayağa kalkarak konuşmaya başladı. Ben kendi hıçkırıklarımdan Oğuz'un ne dediğini bile duyamıyordum.

Çok geçmeden Ecrin ve ailesi geldi . Ecrin'in ve annesinin gözüde kan çanağı gibi olmuştu.

***

Uyandığında kolumdaki serumun acısına aldırmadan serumu çıkarmaya başladım. İçeri giren Ecrin,

"Cevza! Napıyorsun?

Hemen arkasından da sarışın bir hemşire girdi. Serumun bittiğini söyleyerek serumu çıkarttı ve gitti.

"Eymen nerede uyandı mı Ecrin?"

"Hayır tatlım." deli gibi üzüldüğü o kadar belliydi ki ama saklamaya çalışıyordu. "Ama sen çok bitkin düşmüşsün bunları yemen gerekiyor ." diyerek elindeki tepsiyi bana uzattı.

"Şimdi sırası olmadığını sende biliyorsun." tepsiyi alarak yanındaki masaya koydum.

"Aaa hayır olmaz yemen lazım." ağzıma tosttan zorla bir parça sıkıştırdı.

"Eymen uyandı, hadi gelin çabuk ."Kayra içeri neşeli bir sesle girdi. Eymen uyandı. Hemen ağımdaki tostu çıkartarak ayağa kalktım.

Eymen'i yoğun bakımdan çıkartıp ayrı bir odaya aldılar. İçeri girmemize de izin vermediler. Odanın önü çok kalabalıktı. Tanımadığım bir sürü insan vardı.

Herkes camlı odadaki Eymen'i izliyordu. Eymen yavaşça elini kaldırdı, el sallayarak gülücükler gönderdi. Herkesin yüzünde acı gözyaşları gitmişti ama giderken yerini mutluluk gözyaşlarına bırakmıştı.

"Bak abla dedim ben sana. Eymen güçlüdür, bırakmaz kendini. Toparlar en yakın zamanda da kendini. " diyerek Füsun hanımı avutmaya çalışıyordu Ecrin'in annesi.

Doktor dışarıya çıktığında camın etrafındaki insanlar bu seferde doktorun etrafına toplandılar.

" Doktor bey. Nasıl durumu iyi değil mi? İyi deyin lütfen."

"Abla iyi tabi görmedin mi nasılda mutlu."

" Evet gayet iyi ama..."

"Ama?" Bu cevap tanımadığım bir adamdan gelmişti.

"Ama kafasına aldığı darbeler nedeniyle hafıza kaybı yaşıyor. "

"Geçici bir hafıza kaybı ama değil mi?"

"Tam bilmiyoruz daha bu belki beş sene önce belki bir sene önce belki beş ay önce belki de bir ay öncesini hatırlamaz. Belkide hiç hatırlamaz . Kendimizi herşeye hazırlamamız lazım."

MULTİMEDYADA ECRİN VAR.

CEVZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin