1.Bölüm

205 15 23
                                    

Sabah namazı için kapıyı tıklatan annemin sesine uyanmamak mümkün değildi

"Umut hadi kalk! Sabah ezanı okundu kızım"
demesiyle annemin komutuna uyup lavoboya doğru ilerleyip lavabo ihtiyacımı giderdikten sonra abdestimi alıp aşağıya inerken tam o sırada babam merdivenlerin başında beni bekliyormuş gibi:

"Hayırlı sabahlar kızım" dedi.

"Sanada Hayırlı Sabahlar babacım" dedim.
Sonra babam ve ben salona doğru ilerleyip namaza duruyorduk ki Annem:
"Durun durun beraber başlayalım" dedi.
Babam ön safta annem ve ben arka safta durarak sabah namazını kıldık ve namaz bitince ben hemen odama doğru yol aldım ve kendimi yatağıma atıp uyumaya başladım...

ΩΩSABAHΩΩ
Odama nefis kokular gelmeye başlamıştı. Gözlerimi yavaşça araladım sabah olmuştu ve bu nefis kokular annemin hazırladığı kahvaltıdan geliyordur diye düşündüm. Hemen yatağımdan kalkıp lavoboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra odama gelip dolabımdan lacivert eteğimle pudra pembesi gömleğimi alıp giyinmeye başladım ardından lacivert şalımı yapmaya başladım. Odamda işim bitince merdivenlerden inip nefis kokunun geldiği yere doğru ilerledim. İçeri girdiğimde babam elinde gazete ile yemek masasında oturuyordu, annemde fırının içinden sıcak poğaçaları çıkarıyordu.

"Hayırlı Sabahlar Canım Ailem" dedim.

Onlarda bana karşılık verdi.

"Sanada canım kızım" dediler.
Ardından annem:
"Gelde bana yardım et kızım" dedi.
Hemen tezgaha geçip yıkanmış olan domates ve salatalıkları doğrayıp masaya yerleştirdim. Annemde hafif soğumuş olan poğaçaları sofraya koyduktan sonra yemeğe başladık. Yemeğim bitince:
"Ellerine sağlık annecim" dedim.

"Afiyet olsun kuzum" dedi.

"Ben gidiyorum dersimin başlamasına 1 saat var anca giderim" dedim.
"İyi dersler kuzum. Allah kolaylık versin" dedi babam.
"Sağol babacım akşama görüşürüz" dedim annem ve babama el sallayarak mutfaktan çıktım ayakkabılarımı giyip sokağa çıktım ve Muğla'nın o eşsiz güzel sokağına kendimi attım. Ben yürümeye devam ederken arkamdan bir çığlık sesi geldi:

"İmdatt yardım edin çantamı çalıyorlar"
Arkamı döndüğümde bana doğru gelen bir kapkaççı gördüm ve kapkaççı tam yanımdan geçceceği sıra ayağımı uzatarak onu yere düşürdüm ve hemen elindeki çantayı aldım tabi kapkaççıda hemen kaçmaya başladı ama sanki beni tehdit eder gibi baktı ve bana kafasını salladı sen bittin der gibi o kaçarken arkamdan gelen kadının omzuma el atması ile irkildim

"Saol kızım allah işini gücünü rast getirsin"
"Birşey değil teyzecim"dedikten sonra teyzeyi bi köşeye oturup polislerin gelmesini beklerken siyah pardesümün cebine elimi atmıştım ki elime bir kağıt geldi. Elimi cebime attım ve kağıdı açtığımda gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oldu. Kağıtta:

"Sen kime bulaştığının farkında değilsin"

Polislerin gelmesi ile kağıdı cebime koydum teyzeyide araca bindirip polisler götürdükten sonra ben yoluma devam ediyordum ediyordum etmesinede bu kağıt cebime nasıl girebilir diyede kendi kendimi yiyip bitiriyordum ki aklıma ders geldi "eyvah dersimi kaçırdım" hemen hızlı adımlarla üniversiteye geldim ders zaten kaçmıştı yarısınıda kaçırmamak için derse girdim hemen bi sıraya oturarak dersi dinlemeye çalışıyordum ama ne fayda kağıttaki not hala aklımdan çıkmıyordu derken kafam dank etti "Tabi yaa bunu anca benim cebime o hırsız koymuştur" diye söylendim. Sonra kızlarada söyleyip üniversitenin yanındaki cafeye gitmek için dersten çıktım. Kızlar benim bu halime şaşırsalarda olumlu anlamda kafalarını salladılar. Çünkü ben öyle fazla cafelere giden bir kız değildim hatta hiç gitmezdim ama kafamı dağıtmam lazımdı. Üniversitenin kapısından çıkıp cafeye doğru ilerliyordum ki ağzıma bir bez bastırılmıştı bağırmak istedim hemde çok avazımın çıktığı kadar ama buna şansım olmamıştı.

...

Gözlerimi açmaya çalışıyorum bir pusluluk olduğu için ellerimi hemen gözlerime götürerek ovaladım. Gözlerimi açtığımda inanamadım nerdeydim ben, burası neresi diye bağırmaya başladım ama bir süre sonra bağırmayı keserek ayağa kalktım burası nasıl bir oda! Herşey siyah! perdeler, koltuklar a'dan z'ye herşey siyahtı. Ben odaya göz gezdirirken birden açılan kapı sesi ile irkildim içeri girenlere baktım uzun boylu siyah takım elbiseli iki tane iri yarı adam hemen beni kollarımdan tutup bana komut verdiler "Yürü gidiyoruz"dediler bana ama ben "Nereye"dememe fırsat kalmadan beni bi yan odaya getirdiler bu oda nasıl birşey böyle burdada herşey pudra pembesi "Allah'ım nerdeyim ben neresi burası buradaki herşey ne kadar tuhaf Yarabbim yardım et sen bana ne olursun sen beni koru Yarabbim" derken arkamdan bir ses geldi ve ben korkarak arkamı döndüğümde bir kadın vardı "Korkma korkma güvendesin" dedi kadın ama ben ona korkak gözlerle bakıyordum. "Korkma kızım benden sana zarar gelemez" derken ne diyordu bu kadın! Kim bana zarar verecekmiş diye içimden konuşurken bir yandanda korkuyordum teyzeye dönüp "Kim bana zarar vercekmiş ki"dedikten sonra içeri uzun boylu siyah takım elbiseli ahşap kahverengli gözleri olan bir adam girdi ve direk gözlerini bana çevirerek konuşmaya başladı "Eğer sen bugün o çocuğa çelme takmasaydın bugün burada değildin" kendime bir yandan çelme taktım diye kızıyordum ama bir yandanda yaşlı teyzenin çantasını kurtardım diye içimden geçirdim ve hemen yakışıklı Beyfendimizin sözünü keserek "Ne yapayım takmayayımda zavallı kadıncağazın çantasınımı çalsaydı" diye konuşmaya devam ederken birden sözümü kesti "Bana bak ukala şey benim sinirlerimi ve birdaha sözümü de kesme! Çeneni de kapalı tut yoksa akşama benimle sevişmeden gebereceksin! "Allah' ım ne diyordu bu! Ne sevişmesi ne diyo bu pislik herif, namusumu benden zoraki alacak. Benim buradan acil kurtulmam gerek yoksa bu adam bana yapmadığını bırakmaz. Allah'ım sen büyüksün bana yardım et" derken bir yandan dua ediyordum bir yandanda korkuyorum gözlerimden yaşlar yavaş yavaş süzülmeye başlamıştı ama ağlamıyacaktım bu adamın elinden kurtulmam gerekiyordu. Bir an olsun beynimdeki bu düşüncelerden kurtulurken birden nereden buldum bu cersareti bende bilmiyorum ama (Galiba ben bugün kahvaltıda poğaça yerine yürek yedim) ona dönerek " Bana bak zengin zübbe bozuntusu! Birincisi ben senin o sandığın kızlardan değilim. İkincisi kimse bana çeneni kapa diy" lafım yarıda kalarak yanağımda bir acı hissettim. Bana vurmuştu bu pislik herif! Benim yanağımdan göz yaşları süzülürken o emirler verip odadan çıkıp gitmişti teyze tekrar yanıma gelerek "Bak kızım Ümit Beyin emirlerini yerine getirmezsen seni öldürür." ben hemen teyzenin sözünü keserek "Öldürsün teyze ben namusumu kimseye satmam!" dedim. Kadın yanıma gelip şalımın iğnelerini çözerken ellerimle teyzenin ellerini iterek "Hooop teyze o kadarda demedik! Tamam hakaret tokat yemiş olabilirim ama eşarbımı kimseye elletmem hele ki o adam için şaçlarımı hiç açmam" dedim ve arkada bir hareketlilik hissedip tam dönecektimki boynumda bir acı hissederek bayıldım.

...

Gözlerimi açtığımda yine aynı odada olduğumu farkına vardım ve ellerimi şaçlarıma götürerek başımın açık olduğunu hissetim ve ardından vücuduma baktım ve bu üstümdekilerde neydi böyle! Hemen aynanın karşısına geçerek üstüme başıma bakmaya başladım ve bana şarap kırmızısı renginde göğüs dekolteli bir gece elbisesi giydirmişlerdi ve hafifde bir makyaj yapmışlardı. Şaçlarımda serbest bırakılmış bir şekilde görünce hemen etrafta birşeyler aradım ama üstüme örtecek hiç birşey yoktu sonra yatak örtüsü gözüme çarptı hemen onu alarak tüm vucudumu ve başımı kapattım. Bir yandan öğle ve ikindi namazımı düşünüyordum bir yandanda annemi ve babamı merak ediyordum beni nasıl merak etmişlerdir diye düşkünürken o pislik içeri girdi ve bana bakarak gülmeye başladı sinirlerimi bozduğu için ona bakarak "ne gülüyorsun?" dedim tabi oda sessiz kalmadı bu soruya hemen cevabını verdi "Ne kadar komiksin bi kendine bak! Hem neden o örtüyü doluyorsun ki kafana? Dolamana hiç gerek yok nasıl olsa biz seninle..." demeden lafını keserek "Bana bak zengin züppe ben namusumu satmam satmak yerine ölmeyi tercih ederim!" dedim. "Demek öyle Umut Keskin! Ben bu zamana kadar her istediğimi aldım bi senin namusunumu alamıyacağım. Haaa illa namusum diyosan al şu silahı ya kendini vursun yada ben geldiğimde benimle birlikte olursun!"dedi ve silahı yatağın üzerine atıp odayı terk etti. Ben hemen silahı aldım ve onun gelmesini bekledim zaten çok uzun sürmeden odanın kapısı açıldı ve içeri girdiği anda ben elimdeki silahı ona doğrultarak

"Dur gelme! Yoksa seni vururum..."

BURDAN SONRASI VOTE VE YORUMLA GELİR BU ARADA KİTABIMI BEĞENİRSENİZ TAKİP EDELİM LUTFEN!
Allaha emanet olun sizi seviyorum okuyucularım...❤❤❤

Ümit İle UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin