Elimde pazar poşetleri Yeol'ün yanında yürürken neden her şeyi benim taşıdığımı sorguluyordum kafamda. Ona eziyet etmem küçük ve korunası bir bedenim olduğunu değiştirmiyordu. Ayrıca sargısı bile yoktu. Sadece "ufak sızı"ları olduğundan şikayetçiydi. Benimse kolum kopmak üzereydi neredeyse.
"Park Chanyeol-shi ayıptır söylemesi azıcık değerli kıçınızı kaldırıp bana yardım etseniz."
Yanımdaki sırık beni duymamış gibi yapıp yürümeye devam ederken artık dayanamayan halimle yere bıraktım her şeyi. Kollarım ile ellerimde tonla iz çıkmıştı, üstüne üstlük kıpkırmızı olmuşlardı. Ev arkadaşım benden biraz uzakta durup arkasına döndü ve baktı halime. Belki acır diye dua etmiştim ancak bende şans olsa doğmazdım...
Omuz silkip yürümeye devam edişiyle gözlerimi kocaman açtım. Nasıl böyle kayıtsız olabilirdi? Cazgır yönümü uyandırmayı istiyordu galiba. Tam elimi belime koyup haykırışa geçecekken aniden poşetlerin havalandığını gördüm ve itlerin başı yanımda belirdi.
"Yardıma ihtiyacın var mı Baekkie?"
Chanyeol çabuk uzaklaştığından ona seslenemezdim ve gerçekten çok yorgundum. Yine de kafamı sürekli karıştıran bu adamdan yardım isteyecek değildim. Onun yüzünden kavga çıkıp duruyordu, bulamıyordum huzuru. Aldıklarımı elinden kapmaya çalıştım böylece. Fakat boyu çok uzun olduğundan bir türlü yetişemiyor, yarı yolda tıkanıyordum.
En sonunda yorularak iki büklüm olmama karşın kahkahaları bütün mahallenin dikkatini çekiyordu Yi Fan'ın.
"Gülmesene be! Ver şunları."
"Bırak da senin için taşıyayım."
"Senin gibi kötü birinden yardım istemiyorum."
Bu sözler canını yakmış gibi dudağını büzdü fakat alaycı tavrını net bir şekilde görebiliyordum. Kızgın olduğumdan dediğimi kast etmediğimi düşünmüştü ancak tam da onu söylemek istemiştim aslında. Onunla olmak her türlü bana zarar getirse bile yanında durma süremi uzatmam ise tam bir ironiydi.
"Aww! Baekkie, bu sözler kalbimi kırdı. Şimdi Yi Fan kötü bir çocuk olup sana aklını karıştıracak şeyler söyleyecek."
Geçen seferki hadise kulaktan kulağa yayılmış, Chanyeol'ün vaziyeti ile nedeni hemencecik anlaşılmıştı. İki-üç gün boyunca kötü bakışlara maruz kalsam da diğerinin beni sürekli yanında gezdirip eziyet etmesi halkı rahatlatıyor gibiydi. İşkencemin bir diğer sorumlusu onlardı kısacası.
"Tamam lanet herif. Düş peşime."
Daha fazla etrafta görünmek istememem ve yargılanma korkum beni harekete geçirip kısa süreliğine de olsa bu adama katlanma sabrı vermişti. Ben önden o arkadan sokakları hızlıca geçiyorduk. Yani ben hızlıca geçiyordum, onun bacakları benim iki katım olduğundan normal bir şekilde yürüyordu o sadece.
Eve vardığımızda elinden almaya çalışmıştım benim olanları ancak bu sefer de içeri girmişti yüzsüz. Elindeki abaküs benzeri aletle oynayan Chanyeol gülerek bana dönerken karşılaştığı manzara kaşlarını çatmasına neden olmuştu.
"Bu niye yanında?"
"Bu değil Wu canım."
Gözlerimi devirip aldıklarımızı dolaplara dizmeye başladım ikisi içerde söz dalaşına girmişken. İşim bittiğinde hala konuştuklarını görmüştüm buna konuşmak denirse. Bir süre dediklerini takip etmeye çalışmıştım ancak hiçbir şey anlayamamakla beraber gerçekten saçma cümlelere tanıklık etmiştim. İki kocaman adamın çocuk gibi kavga ettiğini görmek komikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time Travel With Byun Baekhyun // ChanBaek
ФанфикBir gün kendini hiç bilmediğim bir yerde, hiç tanışmadığı bir adamla bulan Baekhyun olanların hepsine kader diyecekti. İnancına sığınacaktı belki de. Fakat sonuç onu yalanlarla yüzleştirdiğinde gitmek kolay olacak mıydı? Bildiğiniz gerçekliği kaybed...