Kucağımdaki koliyle yeni evimin içine girerken önümdeki adamın eşyalarımı düşürmemesi için dua ediyordum. Pahalı bir yere taşınınca içini güzel bir şekilde düzenlemek istemiştim. Beş yıldır bu güzelim dublex, bahçeli villayı almak adına para biriktiriyordum. Haftalarca aynı tişörtü yıkayıp giydiğim olmuştu, hatta çoğu kez dalga geçilmişti benimle.
Fakat hiçbirini umursamadım. Onlara ne kadar azimli olduğumu göstermek, ileride çocuklarıma kalabilecek bir yerim olsun istemiştim. Halbuki onlar adımı Pasaklı Byun'a çıkarmışlardı. Yine de bana cesaret veren de çoğu zaman onlardı. Dedikleri her şeyle daha da yaklaşıyordum amacıma doğru. En sonunda burayı almayı başardığımda kendim bile inanamamıştım.
Seul'ün merkezindeki apartmanların bodrum katından multi-milyonerlerin oturduğu yerlerde yaşamaya başlayacaktım. Koliyi odam olacak yerin kapısının önüne bıraktım ve mutluluktan akan birkaç yaşı sildim yanaklarımdan. Bana doğru gelen adamlardan birine kucağındakini koyması gereken yeri gösterirken iyi ki bir yıl daha bekleyip yeni ev eşyalarımı alacak kadar param olmasını sağladığım için kendime teşekkür ediyordum.
Çalışanları gönderdikten sonra hiç oturmadan evi dizmeye başladım. Çok büyüktü ve kendi başıma olabilirdim ancak bugün her şeyin bitmesi gerekiyordu çünkü yarın Pazar'dı, yani elimde kalan tek tatil günüydü. Uzun zamandır beklediğim şeylerden biri olan villamda huzurla oturmak kısmını yarın gerçekleştirmeyi umuyordum yani bugün biraz zorlanmak mecburiyetindeydim.
İlk önce odamdan başlamaya karar verdim. Çarşaf ile yatak örtümü güzelce serdikten sonra yastıkları tek tek kılıflarından geçirmeye başladım. O sırada ağzıma eskiden çok dinlediğim bir şarkı takılmıştı. Dinlemeyeli neredeyse iki yıl olan bu sözleri hala nasıl ezbere bildiğime şaşırırken aynı zamanda işi bitmiş yatağıma son kez bakış atmıştım.
Kitaplarımı raflara dizerken nasıl sığacaklarını düşünüyordum. Beş yıl boyunca parayı sadece kitaplara harcamıştım acımadan ki cimriye yakın bir insan olarak harcadığım para düşünülürse gerçekten yüksek sesli bir alkışı hak ediyordum. Bütün rafları dizdikten sonra elimde hala dört-beş şey kalmıştı. Onları da başucumdaki komidine koyup giysilerimi askılıklardan geçirmeye başladım.
Dün eve erken ziyaret yapıp her yeri temizlediğimden içim rahattı. Zaten çoğu şey yeni olduğundan üstünde pek toz yoktu. Yine de tedbiri elden bırakmamak lazımdı değil mi?
Evet, ben bir erkeğim lütfen garipsemeyin. Sadece bu evin mükemmel olmasını istiyordum ve bunun için çabalamaktan kaçınmıyordum. Yaptığım şey yanlış olamazdı sonuçta. Kafamdaki beynimi bulandıran düşünceleri atıp işime odaklandım. Çoğu şeyi katlamak zorunda kalsam da takım elbiselerimi asmıştım ki onlar da üç taneydi zaten. Eğer iş yemeği olursa diye almıştım ve onlarca kez kullanmıştım her birini.
Salona indiğimde ilk işim televizyonu sırtlanmak olmuştu. Onun kablolarıyla uğraşmam gerektiğinden hemen onu halledip daha basit şeylere geçmem gerektiğini düşünüyordum. Yaklaşık yarım saat talimat kağıdında anlatılan kabloların hangileri olduğunu çözmeye çalışmıştım. Siyah beyaz kılavuz verilince kırmızı ile yeşili ayırt edemiyordum haliyle!
Televizyonla yapacaklarım bittiğinde koltukları düzelttim demek isterdim fakat kararsız bir insan olaraktan yaptığım şey her birini sürüklemek olmuştu defalarca kez. Tam karar veremeyeceğimi düşünüp sinirlenmiştim ki yanlışlıkla çarpıp yerini değiştirdiğim koltuğu orada beğenince diğer ikisini de ona göre düzenlemiştim. Bir tane üçlü, ikili ve tekli koltuk vardı. Misafirimin çok olmayacağını bildiğimden basit tutmak istemiştim değerli popomu koyacağım eşyaları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time Travel With Byun Baekhyun // ChanBaek
FanfictionBir gün kendini hiç bilmediğim bir yerde, hiç tanışmadığı bir adamla bulan Baekhyun olanların hepsine kader diyecekti. İnancına sığınacaktı belki de. Fakat sonuç onu yalanlarla yüzleştirdiğinde gitmek kolay olacak mıydı? Bildiğiniz gerçekliği kaybed...