Asrın'dan
Sonunda havaalanından çıkmış eve doğru ilerliyorduk. "Ee kuzi sevgili buldun mu kendine? İzmir'in kızları kadar erkekleri de taş hani."diyen Deren'e cevap verme gereksinimi bile duymadım. "Kızım sen salak mısın? Asrın'ın sevgili yapabileceğini nasıl düşünüyorsun. Ulan kız sadece enişteme, Asel abiye,ve bize değer veriyor erkek olarak. Ha tabi arada istisna arkadaşları var tabii. Ama kız bildiğin erkek düşmanı. Yani bu soruyu sorman hata."dedi Dolunay. Haklıydı aslında. Ben sadece güvendiklerime değer verirdim. Aslında erkeklere siper almamın nedeni İspanya'dayken abimin bir arkadaşı tarafından tacize uğramamdı. O zaman daha ondört yaşındaydım. Çok korkmuştum. O günden beri erkeklere karşı siper aldım. Ben düşüncelerle boğuşurken çoktan eve gelmiştik. "Ohaa eve bak lan. Muhteşem."diyen Deren'e Ee sonuçta ben seçtim. Tabi güzel olcak. dememek için kendimi zor tutmuştum. "Deren eğer az daha eve böyle bakarsan ev yıkılıcak. Bence artık içeri girelim. Yol yorgunusunuz zaten."dedim. Dolunay'da beni onaylayan mırıltılar çıkartırken Deren'e bakıyorduk. Deren'de onaylayınca eve doğru ilerlemeye başladık.
Sanki onaylamasa kızı saçından tutup sürüklemiceksin. Haklısın içses ama siktir git. Beni deli etme. Aaa ne küfrediyorsun be. Gidiyorum. Hadi gülüm hadi. İçsesimi de yolladıktan sonra kapıyı çaldım. Bir on saniye sonra kapı abim tarafından açılırken yüzünde kocaman bir şaşkınlık vardı. "D-deren,Dolunay. S-sizin ne işiniz var burada?"diye kekeleyerek konuştu. "Hoşbulduk Asel abi. Bizde iyiyiz. Burayada neden geldiğimize gelirsek artık burada yaşıyoruz."diyen Dolunay'a çakması için elimi uzattım. Ellerimizi çaktıktan sonra abime döndüm. Hâla şaşkındı zavallım. Oyş kıyamam ya. "Abi ağaç olduk burada yalnız. Birazdan da meyve vereceğiz. Hani çekilsen de bizde içeri girsek. Hı yakışıklım?"diye sordum abime. Abim hemen kapının önünden çekildi. Üzerinden şaşkınlığı atlatmış olucak ki hemen bizimkilere sarıldı. Hoşgeldin beş gittin faslı bittikten sonra babamı beklemeye başladık.
Sonunda kapı çaldığında Deren ve Dolunay'ı sürükleyerek kapının önüne getirdim. "Bana bakın ben şimdi içeri geçicem. Kapıyıda siz açıcaksınız. Ama sakın kavga etmeyin. Gebertirim sizi."dedim. Dolunay alayla "Tamam anneciğim."dedi. Onun bu dediğine gülüp kafasına bir tane patlattım. O kafasını ovarken ben içeriye girmiştim bile. Sonunda kapıyı açtıklarında babamın şaşkınlık dolu sesi ilişti kulaklarıma. Babamlar sarıldıktan sonra içeri geldiler. "Hoşgeldin baba."dedim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Babam da gülerek "Hoşbulduk canım. Sen neden çocukların geleceğini bana söylemedim bakiyim. Cadı seni."dedi ve burnumu sıktı. Ben sinirle burnumu ovalarken ben hariç herkes gülüyordu...
Babam üstünü değiştirmek için yukarıya odasına çıkmıştı. Bizde Deren'le beraber Melek teyzeye masayı kurmaya yardım ediyorduk. Abimler ise pis öküzler koltuklara yayılmış maç izliyorlardı. Masayı kurması bittiğinde babamda merdivenlerden aşağı iniyordu. Yani babamı çağırmaya gerek yok. Ama şu iki hödüğü kaldırmak lazım. Deren'e bir bakış atarak tekrar abimlere döndüm. Deren benim ne yapmak istediğimi anlamış olacak ki kıkırdıyordu. Bir çita edasıyla koşarak abimlerin oturduğu koltuğa atladım. Abimler maça daldıklarından şıçramışlardı. Hemen kumandayı ele geçirip televizyonu kapattım. Ve yüzüme şirin bir gülümseme yerleştirerek "Hadi yemek hazır. Kalkında yemek yiyelim."dedim. Abim ve Dolunay şoktan çıkmış olucaklarki ayağa kalkıp beni koşturmaya başladılar. Bende hemen babamın arkasına saklandım. "Babacığım kurtar beni bu iki ayıdan. Valla ellerine geçirirlerse çiğ çiğ yerler beni."dedim ve daha çok babamın arkasına sindim. "Çocuklar tamam durun. Hadi ellerinizi yıkayın masaya geçin."dedi babam. Abimlerde bana 'sen bittin.'bakışı attılar. Onlara dil çıkarıp yukarı koştum. Ellerimi yıkayıp aşağıya indim. Herkes masaya toplanınca yemeklerimizi yemeye başladık. Sonunda yemek bittiğinde izin isteyip masadan kalktım. Deren'de izin isteyip kalktı. Bana kaş göz işaretleri yaparak odasını işaret etti. Bende onu kafamla onaylayıp odasına çıktım. Beş dakika falan sonra Deren'de gelmişti. Hemde elinde bir sürü abur cuburla. Elindekileri yatağın üzerine bırakıp yanıma oturdu. "Niye bu kadar geç kaldın?"diye sordum. "Ya kuzi senin şu abin ne gıcık ya. İki saat abur cuburların yerini söylemedi. Hayır o da değil dolapları karıştırmamada izin vermedi manyak. Neymiş efendim Melek teyzeye yardım edersem söylermiş. Gıcık. Melek teyzeye yardım ettimde öyle öğrendim. Ayı yoksa söylemiyordu."deyince kıkırdadım. Abim arada böyle öküzlükler yapıyordu. Ama bu bana sökmüyordu. Onu hemen tehdit ediyordum. "E benim salak kuzenim niye gelip bana sormuyorsun. Ben sana söylerdim. O da değil mesaj atsan bile söylerdim."dedim ve kahkaha atmaya başladım. Deren'de boş verip cips dolu kaseyi eline aldı. Bende onun gibi yapıp kaseyi kucağıma aldım. "Ee niye çağırdın beni buraya?"diye sordum Deren'e. O da kucağındaki kaseyi bırakıp bana döndü. "Ya abla hani ben sizin okula geliyorum ya. Hıh işte sizin okul da taş erkekler varmı ya?"diye sordu. Evet Deren benden ve Dolunay'dan bir yaş küçük. Ben ona her defasında bana istediği gibi hitap etmesini söyledim ama o içinden geldiği için abla dediğini söylüyor. Neyse konuya dönelim. Onun bu söylediğiyle gözlerim pörtlerken o bana sevimlice bakıyordu. "Ne diyon lan sen?! Senin dediğini kulağın duyuyormu? Deren otur oturduğun yere. Bacaklarını kırdırtma bana!"diye tısladım. "Abla ne kızıyorsun ya. Abim bile bu kadar karışmıyor."dedi sitemkâr bir sesle. "Bak Deren ben Dolunay değilim. Erkeklere karşı nasıl olduğumu biliyorsun. Lütfen bir daha bana böyle sorular sorma tamam mı?"dedim. O da başını sallayıp 'tamam'dedi. Onu kendime çekip sıkıca sarıldım. "Hadi şuraları toplayıp yatalım yarın okul var."dedim. Beni gülümseyerek onayladı ve ayağa kalkıp eline kaseleri aldı. Bende elime bir kaç kase alıp aşağı indim. Odayı topladıktan sonra Deren'e iyi geceler dileyip kendi odama geçtim. Pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım. Ve kendimi uykunun o rahat kollarına bıraktım.Yankı'dan
Sabah aptal alarmın sesiyle uyandım. Bu alarmı bulanın ben gelmişini geçmişini yedi ceddini... Töbe töbe. Alarmı susturup yatakta oturur pozisyona geldim. Gözlerimi ovalayıp şaşkın şaşkın etrafa bakmaya başladım. Sonra kapım açıldı ve kafamda bir acı hissettim. Off anne ya. Annem kafama terlik atmıştı. "Yankı eğer o yataktan çıkmazsan ikinci terlikte geliyor ona göre."dedi ve elindeki terliği salladı. Hemen yataktan fırlayıp anneme yağ çekmeye başladım. Anne terliği oğlum bu boru değil. "Aaa sultanım sana yakışıyormu öyle şeyler. Bak kalktım. Hadi sen git bir Çağrı'ya bak. Hem bugün ne kadarda güzel olmuşsun sen."dedim ve annemi kendi etrafında döndürdüm. Annem gülüp "Deli oğlan seni. Hadi bırak beni de üstünü giy. Yoksa okula geç kalıcaksın."dedi ve kapımı çekip çıktı. Bende hemen işlerimi hallettim ve aşağıya indim. Anam börek kokusu mu o? Valla börek kokuyor he. Uçarak mutfağa gittim. Masadaki börekleri görünce gözünden kalp fışkıran emoji gibi oldum.Hemen masaya uçtum ve börekleri vakumlamaya başladım. Ama dikkatimi çeken bir şey var. Kafamı kaldırıp masaya baktığımda Doğu burdaydı. "Senin ne işin var lan burada gereksiz?"diye sordum ona. O da kafasını tabağından kaldırıp "Beni Şeyda teyzem çağırdı bir kere tamam mı? Hem ben gereksiz değilim. Asıl gereksiz sensin. Daha bir sevgilin bile yok. Hıh. Sap ne olacak."dedi ve tabağına geri döndü. O bana sap mı dedi? "Bana bak lan. Hem benim evime gelip yemek yiyorsun,hem de bana posta koyuyorsun. Yok öyle bir dünya Doğu efendi. Ya yemeğini uslu uslu ye. Ya da ben seni döverek doyurayım hangisi?"diye sordum. Doğu sesli bir şekilde yutkundu ve önüne döndü. Kahvaltımızı edip evden çıktık. Doğu arabasını servise verdiği için bizimle geliyordu. Hemen arabalarımıza bindik ve okula doğru yol aldık. Doğu malını Çağrı'nın yanına yollamıştım. Salak salak konuşup sinirimi bozar şimdi. Hiç çekemem. Okula geldiğimde arabamı park edip indim. Bizim çocukları gördüğümde onların yanına doğru ilerledim. "Günaydın gençler. Hayırdır gözleriniz yollarda?"diyerek dalga geçtim. "Sana da günaydın Yankı sana da. Sen bizi hiç anlayamazsın. Biz sevdiğimizi bekliyoruz. Şimdi çekil önümüzden görüş alanımızı kapatıyorsun."diyen Merih'e şaşkın şaşkın baktım. Ulan ne çabuk unutulduk be. Bende onları takmayıp geçip banka oturdum. Beş dakika sonra Asrın yanında bir kız ve bir erkekle girince sinirim bozuldu. Neden mi? Çünkü o piçin kolu Asrın'ın omzunda. Hayır yani sana ne. Kızın sevgilisi misin? Hayır. O zaman karışmaya hakkın yok. Sen kimsin lan? Ben senin içsesinim salak. Ha. Haklısın lan. Neyiyim ki ben onun? Ayrıca bana salak deme. Dedim ve sustum. Karşı tarafa odaklandığımda ise Asrın o çocuğun kafasını kolunun altına sıkıştırmış saçlarını karıştırıyordu. Ulan! Neyse sakin ol Yankı. Asrın o çocukla şakalaşırken kendini okulun 'kötü çocuğu' zanneden Gece bey Asrın'a çarptı ve yere düşmesini sağladı. Hemen ayağa kalkıp Asrın'ın yanına koştum. Ona kalkması için elimi uzattım. Önce elime şaşkın şaşkın baktı. Allah'ım ne kadar sevimli olduğunun farkında mı acaba? Kendine gel Yankı. Sonra elimi tutup ayağa kalktı. "Eyvallah."dedi. Ne dedi ne dedi? Eyvallah dedi lan. "Abla iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?" "İyiyim Deren. Bir şeyim yok."dedi Asrın. Ne yani bu kız onun kardeşi mi? "Kim lan bu pezevenk?!"diye tısladı şu Asrın'ın yanındaki salak. "Ne bileyim kuzen ya. Bende bir elime geçireyim görür gününü."Ne dedi o? Kuzen dedi. Vallaha kuzen dedi. "Pişt Yankı iti. Kim lan bu piç?"diye sordu Yeşillim. "Birincisi bana Yankı iti deme Yeşillim. Alınıyorum. İkincisi o it. Kendini okulun 'kötü çocuğu' sanan Gece Sarper. Bizle pek iyi anlaşamaz salak."dedim ve gözlerimi devirdim. Hiç haz etmiyorum şu salaktan. "Yeşillim derken?"dedi Asrın'ın yanındaki kız. "Lan bak bir daha bana Yeşillim deme. Yanlış anladı kuzenlerim senin yüzünden. Ayrıca bilgiler için saol. Hem biz bu Yankı itiyle sevgili falanda değiliz. O yüzden ikinizde sırıtmayı kesin."dedi yanındakilere ve ilerlemeye başladı."Sevdim seni Yankı. Bu arada ben Dolunay. Bu da Deren. Asrın'ın kuzenleriyiz. Ayrıca doğru yoldasın. Böyle devam et."dedi ve kızı alıp gitti. Sevdim lan bunları ben.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&Multi Deren.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın
General Fiction"Ağla Yeşil Denizim ağla. Ağlaki rahatla." "Yeşil Denizim mi?" "Evet Yeşil Denizim. Sen benim Yeşil Denizimsin. Gözlerin yeşil olmasına rağmen bir deniz gibi uçsuz bucaksız. Bir deniz gibi muhteşem. Bir deniz gibi tapılası. Bir deniz gibi huzurlu."d...