Asrın'dan
Offf yine şu alarm sesi! Ulan ben bu alarmı kırmamışmıydım?! Hay ananı sikeyim! Kalktım be kalktım! Tahmin edin bugün ne var?. Çok zor değil canım. Evet lanet bir okul var! Neyse. Hemen yatağımdan kalkıp odamdaki banyoya ilerledim. Banyoda işim bitince üzerimi giyinip saçlarımı taradım ve sıkı bir at kuyruğu yaptım. Ayakkabılarımı da giyip aşağıya indim. Aşağıda sadece babam vardı. "Günaydın baba. Abim nerde?"dedim. Babam bana hafif bir tebessüm edip "Günaydın canım. Galiba abin hâlâ uyuyor?"dedi. Babam böyle deyince yüzümü sinsi bir sırıtış kapladı. "Babacım sen yemeğe devam et ben abimi uyandırıp geliyorum." dedim. Babam da gülerek kafasını salladı ve yemeğine devam etti. Bende koşarak abimin odasına gittim. Ayy mışıl mışıl uyuyor ya. Ama bu ona kıyamıyacağım anlamına gelmez. Nihaha yaşasın kötülük. Koşarak abimin yatağına zıpladım ve üzerinde tepinerek bağırmaya başladım. "Abiii. Hadii kalkk. Sabah oldu uykucuuuu. Abiiii kime diyorum. Abi eğer uyanmazsan gitarını kırarım.!"diye bağırmamla abimin kalkması ve benim yere yapışmam bir oldu. Aslında abimin gitarını hayatta kırmam. Çünkü çok güzel pis lanet. Ben böyle kendi kendime konuşurken abim "Asrın aklından bile geçirme. Kemiklerini kırarım senin bak. Hem bende senin en sevdiğin grubun posterini yırtarım bak."diye söyleyince, "Nah yırtarsın. Hele bir yırt o zaman görürüm ben seni.!"diye tıslayıp ayağa kaltım. Abim de gülerek "Tamam tamam kızma. Ama sende beni gitarımla tehdit ediyorsun. Ödeşmiş oluruz yani."deyince gözlerimi kısıp "Abi salak mısın yoksa taklit mi yapıyorsun? Ulan gerizekalı ben senin gitarına kıyamam ki. Çünkü çok güzel pis lanet."dedim. Abim bana gözlerini açmış bakarken ben omuz silkip aşağı indim. Beş dakika sonrada abim gelip yanağımı sıkıp masaya oturdu. Ben abime gülerken babam da bize bakıp gülüyordu. "Baba ya senin bu kızın çok cani hee."diyen abime gözlerimi kısıp baktım. Babam benim bu halime kahkaha atarken abim de kıkırdıyordu. "Ne canilimi gördün be?!"diye çirkefleştim. Abim buna dayanamayıp kahkaha atmaya başlayınca bende dayanamayıp kahkaha atmaya başladım. Sonunda herkes susunca kahvaltımızı bitirdik. Saate baktığım da on dakikam vardı. Hemen ayağa kalkıp banyoya koştum ve dişlerimi fırçaladım. Sonra odama geçip parfümümü sıktım. Parfümü niye şimdi sıktın? Dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü sabah uyku mahmurluğuyla unuttum. Odamdan çıkıp koşarak aşağıya indim. Babamı öpüp abimi ayağa kaldırdım. Abim beni durdurup "Benim dersim bir saat sonra canım."deyip alnımdan öptü. Bende abimi öpüp arabama doğru yol aldım. Arabama binip çalıştırdım ve tam gaz okula sürdüm. Okula gelince arabamı park edip indim. Bahçede gözlerimi gezdirip kızları aradım. Onları gördüğüm de direk yanlarına ilerledim. Evet onlarla daha yeni tanışmıştım ama onları çok seviyorum. Kızların yanına geldiğim de Arel'de yanlarındaydı. Onun kafasına bir tane patlatıp "Nabersiniz gençler?"diye sorup yanlarına oturdum. Arel kafasını tutup "Ya kızım elin çok ağır ya ne vurup duruyosun ikide bir kafama ya uff."diye söylenip kafasını ovuyordu. Kızlarla onun bu haline güldük. "İyidir bro senden naber?"diyen Itır'a çevirdim bakışlarımı. "İyim Allah'a şükür. Oyş kıyamam çok mu acıdı başın. Gel öpeyim de geçsin."dedim hâlâ kafasını ovuşturan Arel'e. O da küçük bir çocuk gibi başını sallayıp dudak büzdü. Onun bu haline gülüp kendime çektim ve vurduğum yeri öptüm ve sıkıca sarıldım. O da bana sıkıca sarıldı. Kızlar bizim bu halimize gülerken bizde onlara eşlik ettik. Arel'le sarılmamızı bitirip kızlara döndüm. "Ee ilk ders ne?"diye sordum. Itır gözlerini devirip "Matematik."dedi. "Ulan sabah sabah matematik mi olur be."diye söylendim. Arel benim bu halime tebessüm edip "Olmaz ama sayısal seçersen olur. Sende benim gibi dil seçseydin rahatlamış olurdun. Haftada sadece iki saat matematik ohh kebap."diyen Arel'e gözlerimi devirdim ve cevabı yapıştırdım. "Canım sen bir kere matematikten kaçmak için dil bölümünü seçtin. Hem ayrıca tüm ödevlerini de abimle bana yaptırıyordun. Yani senin ne sayısal zekan var ne de dilsel."diyerek piç smile yaptım. Arel bu söylediğime kızarıp bozarırken biz kızlarla kahkaha atıyorduk. "Ayh yeter susun be! Ne var yaptırıyorsam. Kızım ben elimden gelse şu okulları kapattırıcam ama yok gelmiyor işte pis lanet!"deyip gözlerini devirdi. Ben onun bu haline daha çok gülerken o bana öldürücü bakışlarını atmakla meşguldü. Sonunda kahkahamı kesmiş ve sınıfa doğru ilerliyordum. Evet tek ilerliyordum. Çünkü kızlar tuvalete gidecekmiş. Arel bey ise bir arkadaşını görüp onun yanına gitti. Yanımda bir hareketlilik olunca kafamı oraya çevirdim. İspanyolca bir küfür savurup yanımdaki Yankı piçine baktım. Bana anlamsız gözlerle bakıyordu. Muhtemelen ettiğim küfürden dolayıydı. Onun bu haline ne kadar gülmek istesemde kendimi tuttum ve ona en sert bakışlarımı yolladım. O da hemen kendini toparlayıp sırıtmaya başladı. Ulan senin çenen ağrımıyor mu be? Yedi yirmi dört sırıtıyor anasını satayım. "Naber yeşilli." dedi. Anlamazca ona baktım. Yeşilli ne lan? "Yeşilli?"dedim ve kafamı hayırdır? anlamın da salladım. O benim bu soruma karşın kahkaha atmaya başladı. Oha lan ne güzel gülüyor. Yüzünü de daha önceden inceleyemiştim ama gerçekten muhteşem bir yüzü var. Asrın sen hayırdır bebeğim? Ulan daha dün düşman olduğun çocuğa şimdi yavşıyorsun. Haklısın içses. Hemen kendimi toparlayıp çemkireyim. Aynen aynen. Neyse ben kaçar öptüm bys:* Ulan içsesim bile öpücük atıyor lan. Neyse şimdi asıl konuya dönelim. "Neden gülüyorsun? Bence ortada komik birşey yok.!"diye tısladım. Kahkahasını zar zor durdurup "Gözlerin yeşil ya bende onun için sana yeşilli dedim. Bence yeşilli sana uymadı ben sana yeşillim diyeceğim."dedi. Ne dedi ne dedi? İçses salak mısın yeşillim diyeceğim dedi. Hönk! Yeşillim mi? Ulan bu kim oluyorda bana yeşillim diyor. "Lan ne diyorsun sen! Ben senin yeşillin falan değilim! Salak salak konuşup benim asabımı bozma!"dedim. O ise sadece sırıtıyordu. Tam onu tutup suratına yumruğu geçirecekken nöbetçi öğretmen "Hadi sınıflarınıza. Zil çaldı duymadınız herhalde."diye söylenerek yanımıza geldi. Zil çildi diymidiniz hirhildi(!)Sana ne aq sana ne. "Duyduk hocam şimdi gidiyorduk zaten."diyerek beni kolumdan tutup sınıfa çekti. "Lan bıraksana kolumu. Kıracam şimdi ellerini he."diye söylenerek kolumu kurtarmaya çalışıyordum. Sonunda kolumu bıraktığında şükür edecekken beni tutup sırasına otutturdu. Ben tam kalkıp gidecekken mal hoca içeri girdi. Lan ben böyle şansın içine... Neyse bu derslik burada oturmak zorundayım...Itır'dan
Asrın'larla bahçede otururken karşıdan beni izleyen Merih'i gördüm. Allah'ım çok tatlı yaa. Benim ona baktığımı görünce bana göz kırpıp gülümsedi. Ben onun bu hareketi karşısında domatese dönerken o bana bakıp daha çok güldü. Çıcığım gülme şöyle sonra kalp depara kalkıyor. Zor yakalıyorum vallah. Aa içses hoşgeldin. Nasılsın? Hiç iyi değilim Itır'cığım. Kalbin depara kalktı. Lütfen bir uyarır mısın?! Tamam knka o iş bende. Kalbim lütfen biraz yavaşla yoksa şimdi burada ölüp gideceğim. Eyvallah knka. Ne demek canım. Neyse sonra görüşürüz. Bb:* Bb:* İçsesimle konuşmam bittiğinde Merih'e baktım. Hâla bana bakıyordu. Sonra dudaklarını oynatarak 'Ilgaz'la Ilgın'ı al arka bahçeye gel'dedi. Onu kafamla onaylayıp hemen kızlara döndüm. Onlara kaş göz işaretiyle arka bahçeyi işaret ettim ama bizim gerizekalılar birşey anlamadılar. Abi illa bağırtacaklar ya. Ama bağıramam Asrın ve Arel beni keser. Ayağa kalktım ve kızları kolundan tutup kaldırdım. "Aa kızlar hadi lavaboya gidelim."dedim. Kızlar bana anlamsızca bakarken ağzımı oynatım 'Doğu,Çağrı.'dedim. Bizimkiler anlayıp hemen beni onayladılar. Asrın zaten sıkılmış sınıfa gideceğini söyledi. Arel zaten bir arkadaşını görmüş oraya gitti. Hihihi yaşasın rahat rahat konuşabiliriz. Hemen kızları çekiştirerek arka bahçeye getirdim. Ayhh sevdiceğim duvara yaslanmış beni bekliyor. Ben Merih'i dört yıldan beri seviyorum. Kızlarda aynı benim gibi. Ah zavallı kader ortaklarım. Kızlarla birlikte hemen onların yanına gittik. "Merhaba."dedim kısık bir sesle. Merih sesimi duyunca hemen bizim olduğumuz tarafa döndü. "Merhaba."diye karşılık verdi üçü birden. Doğu sağımdaki Ilgaz'a dönüp "Eee nasılsın Ilgaz?"diye sordu. Ilgaz biraz kızararak "İyiyim Doğu sen?"diye sordu. Doğu elini ensesine koyarak "Seni ayh sizi gördüm daha iyi oldum."dedi. Ay seni aptal aşık seni. Soluma baktığım da Ilgın yoktu. Az ileriye baktığım da Çağrı'yla konuştuklarını gördüm. Sağıma baktığımda Ilgaz'da yoktu. Sanırım onuda Doğu aldı. Önüme döndüğüm de Merih dibime girmişti. Kokusu şuan o kadar yoğundu ki. Gözlerini gözlerime sabitleyip konuşmaya başladı. "Itır bana bir dakikanı ayırır mısın?"diye sordu masumca. Ulan sen böyle bakınca rededilemiyecek kadar tatlı oluyorsun ama. Kafamı onaylar anlamda salladığım da dizleri üzerine çöküp ellerimi tuttu. Sonra bana huzur veren sesiyle konuşmaya başladı. "Itır ben seni dört yıldır seviyorum. İlk başlarda sadece hoşlantıdır dedim ama değilmiş. Aşkın her geçen gün dahada büyüdü içim de. Daha da yaktı beni. Senin her gülüşün de eriyip bittim ben. Her ağlayışın da ölüp ölüp dirildim ben. Sen her üzüldüğün de seni üzeni yer yüzünden yok etmek istedim. Bana her o yeşillerinle bakınca kendimi dipsiz bir kuyunun içinde hissettim. Senin her konuşmanda sesini kimsenin duymamasını istedim. Bana huzur veren kokunu kimse duymasın kimse hissetmesin istedim. Sen sadece benim ol bana gül bana konuş bana bak istedim. Çok mu şey istedim be güzelim? Sadece beni sevmeni istedim."dedi ve başını karnıma yaslayıp kollarını belime doladı. Allah'ım bunlar gerçek mi? O da beni mi seviyor? Sana şükürler olsun Rabbim. Ellerini belimden ayırıp bende onun gibi yere çöktüm. Önce gözlerine baktım. Sonra ellerimi kaldırıp saçlarına daldırdım. O bana şaşkınlıkla bakarken ben saçlarını okşamaya başladım. Saçları ipek gibi yumuşacıktı. Sonra ellerimi saçlarından çekip yanaklarına götürdüm. Pürüssüz bir cildi vardı. O hâla benim gözlerime bakarken ben yanaklarını okşamaya devam ettim. O da ellerini kaldırıp benim yanaklarımı okşamaya başladı. Sonra ikimizinde elleri dudaklarımız da durdu. Gözlerime izin istermişcesine baktı. Kafamı ona biraz yaklaştırınca cevabını almış oldu. O da bana yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. İlk öpücüğüm dört yıldır sevdiğim adamın oldu. Dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma yasladı. "Seni seviyorum."diye fısıldadı. "Bende seni seviyorum ipek saçlı dev adamım."dedim. O benim bu dediğime kıkırdarken ben sadece tebessüm ettim. Ne yapayım dev gibi adam ama...&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&Multi yakışıklılarımız. Arkadaşlar biliyorum onları çabuk kavuşturdum ama bence daha iyi oldu. Ayh neyse diğer bölümde görüşürüz.:*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın
Ficción General"Ağla Yeşil Denizim ağla. Ağlaki rahatla." "Yeşil Denizim mi?" "Evet Yeşil Denizim. Sen benim Yeşil Denizimsin. Gözlerin yeşil olmasına rağmen bir deniz gibi uçsuz bucaksız. Bir deniz gibi muhteşem. Bir deniz gibi tapılası. Bir deniz gibi huzurlu."d...