3.bölüm( ah annem )

6K 165 27
                                    




---

**Güneş'ten**

Sabah annemin yüzüme attığı soğuk suyla uyandım. Bu nasıl bir sabah! Berbat olduğu kesindi. Annem, "Kalk, kalkmazsan her sabah seve seve suyu atarım, benim için hava hoş," dedi. "Cani kadın, bir uyutmadın beni," dedim. Annem, "Sen gittikçe sokak ağzıyla konuşmaya başladın," dedi. "Off," dedim. Annem, "Cenk abin dedi ki, sen işletme okumayacakmışsın," dedi. "Anne, odamdan çık, hazırlanmam lazım," dedim. Annem, "İster iste, ister isteme, işletme okuyacaksın," dedi. "Seni takmıyorum, işletme falan okumayacağım," dedim. Annem, "Beni zorlama," dedi. "Ne o, geçen seferki gibi parayla mı tehdit ediyorsun beni? Farkındaysan senden hiçbir şey istemiyorum. Sen zorla odama, dolabıma karışıyorsun. Senin veya sizin paranızı harcamıyorum, bu evde kalmıyorum. Dün babam istedi diye kaldım," dedim. Annem ellerini bağladı, "O evden çık o zaman," dedi. "O ev benim üzerime yapıldı, istesen de geri alamazsın anneciğim. Babam beni tehdit edemeyesin diye yaptı ve eğer benim üzerimde olmasaydı, ben o evden çıkardım ve kendime bir ev kiralardım," dedim. Annem ayağını yere vurup çıktı. Eşofmanımla aşağıya indim, babama kredi kartını verdim. Babam ayağa kalktı, "Ne oluyor kızım?" dedi. "Yeter artık, dayanamıyorum anneme. Ben ne yaptım? Beni istemediğim şeyleri yapmamı istiyor. Neden baba, ha? Çıldıracağım. Kendi hayallerini benim üzerimden yaşamasından yoruldum. Dolabımdaki kıyafetler annemin tarzı, benim değil. Neyse zamanında böyle değildi, tamam anlıyorum ama canım acıyor artık. Neden bir kere benim kararıma saygı duymuyor? Usandım, yoruldum, kırıldım," dedim. Gözlerimden akan yaşları babam elleriyle sildi. "Tamam kızım, ben annenle konuşacağım. Bir daha bu konu için tartışmayacaksınız," dedi. Annemin sesi hemen duyuldu, "Duygu sömürüsü yapmak ne kadar güzel," dedi. Arkamı dönünce, gözlerimi görünce soğuk duruşu yumuşadı. Annem, "Güneş, ben..." dedi ama ben evden eşofmanımla çıktım, kendi evime gittim. Duş aldım, saat 7 buçuk olmuştu. Saçlarıma pres çektim, 20 dakikamı aldı.

Yüzüme dikkat edince göz altlarım yorgunluktan şişmiş gibiydi. Off, neyse, göz altlarıma fondöten sürdüm, dudağıma parlatıcı sürdüm. Sarı bir şort ve üstüne siyah beyaz desenli bir gömlek giydim. Ayaklarıma da babet giydim ve çantamı hazırladım. Çantamda olmazsa olmazlarım: çikolatalı krem, küçük boy parfüm, Panadol ve kulaklıklarımı yerleştirdikten sonra yola çıktım. Saat 8.30'da ancak okulda olabildim. Normalde saat 8'de gelirdim ama işte olanlar oldu. Sabah sabah Özlem'i kapıda gördüm. Kara camlardan o beni görmüyordu. Şoför kapımı açacaktı, "Bora abi, ben açarım, biraz bekler misin?" dedim. Bora, "Tabii ki küçük hanım," dedi. Acaba komik bir video izlesem keyfim yerine gelir miydi diye düşünürken kapımın ani açılmasıyla Özlem'e baktım. Hemen gülümsedim, yoksa başlardı sorgulamaya. Gerçi her şeyimi bilen tek kişiydi... Özlem, "Hadi gelsene, ağaç oldum, kök saldım burada," dedi. Göz devirdim ve arabadan çıktım. Saat 9'dan 15.30'a kadar ders vardı. Okula girdiğimizde Mert ve Ege bana doğru geldiler. Özlem Mert'i tanıyordu ama Ege'yi tanımıyordu. Mert'le sarıldıktan sonra Ege ellerini cebinden çıkarıp bana sarıldı, sarılmakla kalmadı, döndürdü. Galiba bugün ilgiye ihtiyacım vardı. Mert ve Özlem sohbet ederken ben Ege'den uzaklaşmaya çalıştım. Ege, "İyi gibi rol yapıyorsun," dedi. "Ege, ben gayet iyiyim. Hatta bak, bu Özlem," dedim. Ege, "Yemedim ama neyse," bakışı attı ve Özlem'le tokalaştıktan sonra kolumu tutup çekiştirdi. Çekiştirirken bir erkek sesi, "Bir sorun mu var gençler?" dedi. Biz arkamızı dönünce Pamir'i görmemle şok oldum. "Sizi ilgilendirmez," dedim. Ege, "Bence de," dedi. Pamir, "Eğer erkek öğrencim bir diğer öğrencimi çekiştiriyorsa ilgilendirir," dedi. "Öğrencim mi?" dedim, Ege'ye bakarak. Ege, "Öğretmen olmak için fazla gençsiniz," dedi. Pamir, "Siz soruma cevap verin, bir sorun mu var?" dedi. Ege'nin elini tuttum, "Yoktur hocam, bizim gitmemiz gerek," dedim. Bu kez ben Ege'yi çekiştirdim. Ege, "Hoca bizi sevgili sanacak, o değil de Banu bize kötü kötü bakıyor," dedi. "Umrumda değil, bir hocamız eksikti. İnşallah bizi okutmaz," dedim. Ege, "Anlat," dedi. "Neyi?" dedim. Ege, "Dökül Güneş," dedi sertçe. "Şimdi anlatsam bütün günüm zehir olur," dedim. Ege, "Çıkışta kurtuluşun yok," dedi. "Onu anladık," dedim. Ege, omzuma elini attı. Zilin çalmasıyla sınıfımıza doğru giderken Ege'ye döndüm, "Benim her kötü anımı fark ediyorsun ve benim yanımda olmaktan hiç usanmıyorsun," dedim. Ege, "Tabii yanında olacağım, kankalar bunun içindir," dedi. "Kanka, acaba derslerden mi kaçsak?" dedim. Ege, "Sürekli 'kanka' demesen sevinirim," dedi. Sınıfa girdik, bayağı ses vardı. Arkamızdan Özlem'ler girdi. Özlem benim yanıma, Mert Ege'nin yanına oturdu. Öndeki kızlar, "Ayy, yeni matematik hocasını gördün mü?" dedi. Özlem, "Yoo," dedi. Ben, "Bir de matematik hocası... Of," dedim. Asu, "Ne, edebiyat hocası olsa daha mı seveceksin?" dedi. "Hayırdır, hepinizin ağzı sulanıyor," dedim. Asu, "Sanki senin sulanmadı," dedi. "Asu, beni kendinle karıştırma," dedim ve içeri elinde çantasıyla giren Pamir'i gördüm. "Bendeki şansa tüküreyim," dedim. Pamir, "Efendim, bir şey mi dedin?" dedi. "Evet, hocam ama size demedim," dedim. Pamir, "Dersimde konuşulmasını sevmem," dedi. "Hay, ben senin... Ders başlamış olsa konuşmazdım hocam, farkındaysanız tek konuşan ben değilim," dedim.

Bu Aşk Fazla Bize Hocam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin