Ormanda, uzun ve kalın gövdeli ağaçların arasında Börgen kafasını gökyüzüne dikip, gözlerini kapatarak ormanın sesini dinliyordu. Tanrı tarafından bahşedilmiş, en ayrıntılı sesleri bile duyma yeteneği vardı. Ormanın sesini dinlerken, rüzgarın ağaçlara çarparak çıkardığı sesten hangi ağacın daha tok, hangisin daha genç olduğunu anlayabiliyordu. Tok, olgun ağaçları tekne yapımı için tercih ederken, görece daha genç olanları ise yay yaparken kullanıyordu. Börgen bir köy çocuğuydu. Köyde doğup büyümüş, çocukluğu bitene kadar şehir yüzü görmemişti. Civarda yetişen ağaçların hepsini tanır, hatta bazılarına isim bile vermişti. Ağaçları bir arkadaş gibi görmesinin yanında onlara aşırı bağlıydı. Ihtiyaç olmadığı sürece ağaç kesmezdi. Tırmanma konusunda da oldukça yetenekliydi. Küçükken babasıyla kavga ettiğinde, evden kaçar ağaçlara saklanırdı.
Ağaçları dinlerken uzaktan bazı sesler işitti. Yaprakların ve çalıların çıtırtı sesleri Börgen'in kulağını kaşıyordu adeta. Bu mevsimde civarda pek yabani hayvan gezmezdi. Börgen bir keresinde kış mevsiminde, küçükken ormanda dolaşırken, bir ayıyla burun buruna gelmişti. Annesinin anlattığı bazı hikayelerde ayıların tüm kış uyuduğunu duymuştu. Ayı karşısına çıkınca onun ayı olabileceğinden şüphe duymuştu ama fazla düşünmeden kendini yere bırakıp ölü taklidi yapmıştı. Çünkü annesi ona tam olarak bunu anlatmıştı hikayelerinde. O günden sonra bütün ayıların kış uykusuna yatmadığını öğrendi. Sesin geldiği yöne doğru yöneldi. Elindeki ağaç yontmak için kullandığı bıçağı sıkıca kavradı ve yakınındaki ağacın gövdesine göre kendine pozisyon aldı. Biraz bekledikten sonra ağaçların arasından üç kişi göründü. Gelenlerin hayvan olmadığını görünce bıçağı tuttuğu elini gevşetti.
"Börgen'i arıyoruz" diye seslendi, içlerinden yapılı olanı. Börgen şaşırarak ve göz ucuyla gelen üçlüyü dikkatlice incelerken, "Buralara askerler uğramazdı" dedi. "Artık eski bir asker" diye cevapladı yapılı adam, "Eski bir asker kimse için tehlikeli değildir" diye devam etti. "Börgen'e ihtiyacımız var, bu ormanda bulabileceğimizi söylediler"
Börgen askerleri çok fazla sevmezdi. Eskiden ordu için yay, ok, kalkan ve mızrak üretirdi. En son ormanda tatbikat yapan askerler büyük bir yangına sebep olunca, Börgen ordu için silah yapmayı bırakıp, balıkçı ve seyehat tekneleri yapmaya başladı.
"Aradığınız kişi benim, isteğiniz nedir?" diye sordu Börgen. Üçlüden zayıf olanı, "Bir gemiye ihtiyacımız var" diye öne çıktı heyecanla. Börgen bu zayıf adama baktı dikkatlice. Giyimi çok farklıydı. Şehir merkezinden geldiği çok belliydi. Belki sarayda bile çalışıyor olabilir diye aklından geçirdi Börgen. Gemi kelimesini duyunca tüyleri ürperdi bir an. Uzun zamandır büyük bir gemi için çalışmamıştı. Hem ordu dışında gemiyi kim ne yapacaktı. Gelenlerin ona yalan söylediğini düşünerek: "Siz üç kişi buraya gelip benden gemi yapmamı bekliyorsunuz, öyle mi? Ben ordu için çalışmıyorum artık!" Şişman olan dayanamayıp, "Ona da anlatmalıyız" diyerek arkadaşlarına baktı. Aralarında yapılı olan, "Eski bir asker" dedi, "Biz asker değiliz. Sadece gemiye ihtiyacımız var." diye devam ederek Börgen'in yüzüne baktı. "Önce bana anlatmanız gereken şeyi duymak istiyorum" diye cevap verdi Börgen. Başka çare kalmadığını anlayan üçlü, planlarını ağaç ustasına anlatmaya başladılar ve Börgen Pars, Tulsar ve Arbek ile burada tanışmış oldu.
Üçlü konuşmayı bitirdikten sonra bir süre sustular. Arbek her zamanki gibi neredeyse hiç konuşmadı. Börgen konuşma bittikten sonra bir süre öylece bekledi. Börgen Arbek'i hatırlamıştı. Babası şehirden buraya kereste almaya geliyordu. Birkaç sefer babasıyla gelmişti buraya ancak, hiçbir iş yapacak güce sahip değildi. Sonra da bir daha görmemişti zaten Arbek'i.
Aklından bir şeylerin geçtiği belli gibiydi. Kafasını yavaşça yukarıya kaldırdı ve gözlerini kapattı. Üçlü Börgen'in ne yaptığını anlamaya çalışarak şaşkınlıkla onu izledi. Kimse çıt çıkarmıyordu. Ormana rüzgarın sesi hakim oldu. Tüm ağaçları sararak yoluna devam etti rüzgar. Sonra aniden, elindeki bıçağı Arbek'in hemen yanından, onun birkaç metre gerisindeki ağaca fırlattı Börgen. Bıçağın ucu, ağacın kabuklarını kırarak ağacın gövdesine saplandı. Herkes bir anlık şok içinde Arbek'in vurulduğunu sandı. Börgen gözlerini açarak Pars'a döndü: "Geminiz bu ağaç. Lütfen onun önünde saygıyla eğilin." dedi. Pars'ın gözlerine bakarak alaycı bir tavırla, "Eski asker" diye ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arayış: Yolculuk
Fantasía"Ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi arıyorduk. Uğruna uzun yollar kat ettik. Köprüler geçtik, denizler aştık. Gerçeği anladığımızda eve dönecek kadar ömrümüzün kalmadığını fark ettik. Ve şimdi korkuyoruz" Bu öyküde insanlığın içine düştüğü büyük bu...