1- Bitti Umutlar

126 11 5
                                    

Yeni yıl, yeni umutlar, yeni kitaplar ve yeni hayat hikayeleri ve şimdi ki kitabımız Annemin Kaleminden ile karşınızdayım.
İyi okumalar

Bugün dünyadaki en güzel gün. Dans etmek istiyorum. Çok mutlu ve heyecanlıydım. Nihayet olmuştu işte ikimize ait bir canlı bir bebeğimiz olacaktı. Aşık olduğum adamdan hamileydim.

Ben Semai Kılıçaslan İsmail Kılıçaslan ve İnci Kılıçaslan' ın tek kızı Kılıçaslan otellerinin tek varisi.

20 yaşındayken evlenmek istedim ama babam izin vermedi çünkü Çağatay (yani aşık olduğu adam) ın durumu bizimki kadar iyi değildi ve babam benim "ZENGİN" biriyle evlenmemi istiyordu. Ama babama inat evlendik. Evlendikten kısa bir süre sonra bizi affetti ama hayla bir eksiğimiz vardı. Çağatay' la bebeğimiz olamıyordu. Ama şimdi ben hamileydim evlendikten 2 yıl sonra hamile kalmıştım. Elimdeki testi masanın üzerine bırakıp telefonumu elime aldım ve Çağatay a mesaj attım.
Gönderilen: Aşkımmm😘😘
Aşkım sana bir süprizim var. Akşam 8 de eve gel. 😘 💜
Ve gönder. Çağatay beni hiç üzmemişti o beni çok seviyordu bende onu. O benim ilk ve son aşkım...

♡♡♡

Yemekleri hazırlayıp masaya dizdim ve testi elime alıp masanın tam ortasına koydum. Çağatay' ı aradım ama açmadı telefonu sanırım yolda ve duymuyordur. Koltuğa uzandım biraz yorgundum ve gözlerimi biraz dinlendirmek den zarar gelmezdi. Gözlerimi kapadım ama sanırım derin bir uykuya dalmak üzereydim.

6 saat sonra

Korku dolu bir rüyayla koltuktan sıçradım. Telefonumu alıp saate baktım. Bu saat yanlış olmalıydı dime saatin 2 olması imkansızdı ben bu kadar uyuyamazdım. Gözlerimi kapatıp yeniden açtım. Ama saat hayla 2 ydi. Çağatay gelmiştir sanırım diye düşünüp
"Çağatay geldin mi!! Hayatım!!!!" diye bağırarak odama çıkmıştım ama Çağatay odada yoktu. Tekrar Çağatay' ı aradım ama yine açmadı. Bende ortak arkadaşımız olan Murat' ı aradım. Hemen açtı.
"Semai sen bu saatte arar mıydın" dedi.
"Aslında aramazdım ama işim düştü" dedim. Çok açık sözlü biriyimdir.
"Ben 22 yıllık arkadaşımı tanımaz mıyım dökül hadi bekliyorum" dedi.
"Ben Çağatay' a ulaşamıyorum da sen gördün mü?" dedim.
"Sizin otelde gördüm saat 11 civarlarıydı" dedi.
"Teşekkürler bay bay" diyıp telefonu yüzüne kapattım. Ve hemen arabaya binip otele doğru sürmeye başladım. Otele geldiğimde arabadan inip otele girdim. Beni gören güvenlik görevlisi hemen yanıma gelip
"Hoşgeldiniz Semai hanım" dedi.
"Hoşbulduk. Çağatay bey otelde mi?" dedim.
"Evet Semai hanım yaklaşık 10-11 saattir burada" dedi.
"Teşekkürler" dedikten sonra otele girdim. Danışmanın yanına gidip
"Çağatay bey hangi odada" dedim.
"390 numaralı odadalar Semai hanım" dedi.
"Lar derken" dedim.
"Çağatay beyin sekreteri Gül hanımla" dediğinde kan beynime sıçradı. O kadınla neden odadalardı ki o kadını sevmediğimi biliyordu. Hemen asansöre binip 39' uncu kata çıktım. 390 ıncı odanın önüne geldiğimde çantamdan çıkardığım kartla kapıyı açtım. Kapının önünde bir çift kadın ayakkabısı elbisesi ve Çağatay' ın takım elbiseleri vardı. Ne oluyordu burada içeriye tamamen girdiğimde gördüğüm şeyle dönüp kaldım. Bunu nasıl yapmıştı. Çağatay nasıl olurda Gül ile aynı yatakta olurdu...

Gül beni gördüğünde yüzü kireç gibi oldu. Çağatay arkası döndüp beni gördü ve göz yaşlarım istemsizce akmaya başladı.
"Seni çok pişman edeceğim Çağatay Akçay!!!" diye bağırdım. Tam dışarı çıkarken yerdeki elbiseleri ve ayakkabıları elime alıp dışarı çıktım. Asansöre bindiğimde çanta dan ruj' u çıkarıp asansörün aynasına 'ben Gül Görcü ve ben bir orospuyum' yazıp ruj u çantama koyup asansörden çıkıp dışarı attım kendimi elimdeki ayakkabı ve elbiseleri çöpe attım. Otelin önündeki arabama binip sürmeye başladım. Bana nasıl yapmıştı bunu şimdi nereye gidecektim. Babam bana 'ben demiştim' diyecekti ama o haklıydı. Çünkü babam bana 'o adamla evlenme' demişti ama ben onu dinlememiştim...

Ve şimdi o gösterişli köşkün önüne gelmiştim. Göz yaşlarım daha da şiddetlendi saat neredeyse 4:30 du arabadan inip kapının önüne geldim ve kapıyı yumruklamaya başladım. Ama kapı açılmayınca pes ettim. Arkamı döndüm tam arabaya binecektim ki kapının açılama sesini duydum. Arkamı döndüğümde babamı gördüm.
"Kızım" dedi sorarcasına
"Baba" diyıp boynuna sarıldım. Daha fazla hıçkırmaya başladım.
"Şşşşt ne oldu? Neden ağlıyorsun" dedi.
"Baba ben çok kötüyüm içeri geçelim mi" dedim.
"Tamam kızım gel" dedi. Belimden bana destek olarak beni içeriye soktu ve koltuğa oturttu.
"Şimdi anlat bakalım ne oldu? Neden ağlıyorsun" dedi. Elleriyle göz yaşlarımı sildi.
"Kim ağlattı benim kızımı" dedi.
"Baba Çağatay..." diyıp sustum. Utanıyordum nasıl söyleyecektim ki beni aldattı diye
"Çağatay' a birşey mi oldu" dedi. Başımı hayır şeklinde salladım.
"Ne oldu o zaman kızım" dedi. O sırada annem merdivenlerden aşağı indi.
"Kızım" dedi. Ve babamla yanımıza oturup
"Niye ağlıyorsun" dedi.
"Anne. Baba. Çağatay beni sekreteri Gül' le bizim otelde aldattı" dediğimde babam ayağı kalktı ve masanın üzerindekileri yere attı.
"Hemen ondan boşanıyorsun o adamın elinde ne varsa hepsini alıcam. Görsün bakalım İsmail Kılıçaslan ın kızını üzmek nasıl bir şeymiş" dedi.
"Kızım üzme kendini ben senin her akan gözyaşın için düyaları yıkarım" dedi annem.
"Ama bir sorun daha var" dedim. Şimdi de hamile olduğumu söylemem gerekiyordu.
"Ne sorunu?" dedi babam. Ayağı kalktım gözlerimi sıkıca kapattım.
"Ben hamileyim" dedim. Şimdi herşeyi beklerdim. Babamın bağırmasını kızmasını onu aldırıcaksın demesini bile beklerdim ama o bana sıkıca sarıldı. Gözümü hafifçe araladığımda anneminde koltuktan kalkıp bize sarıldığını gördüm.
"Çağatay biliyor mu?" dedi. Babam
"Hayır" diyıp babamdan ayrıldım.
"Bilmeyecek" dedi. Babam kesin bir şekilde
"Ama nasıl"
"Şimdi adamlarım senin evine gidip eşyalarını toparlayacak şirket avukatını çağıracağım bir imzayla boşanacaksınız sonra ise sen hemen İtalya' ya gideceksin bir kaç ay sonrada buraya geliceksin ve asla kendini üzmeyeceksin anladın mı?"
"Tamam"
"O zaman bir duş al o zamana kadar eşyalarında gelmiş olur" dedi. Annem
"Baba yemek masasının üzerinde hamilelik testim vardı" dedim.
"Tamam ben halledeceğim" dedi. Bizde annemle birlikte merdivenlerden çıktık.
"Odan hayla ilk bıraktığın gibi" dedi.
"Bozmayacağınızı biliyordum" dedim. Odanın karşısına geldiğimizde benim gözüm hemen yandaki odaya kaydı. Abimin odasına
"Onu çok özledim" dedi. Annem.
"Bende" diye fısıldadım. Abim 20 yaşındaydı. Ben ise 15 abim hız yapmaya bayılırdı aynı arabanın içindeydik. Abim yine hız yapıyordu. Ve birden bir kaza oldu ben emniyet kemerimi taktığım için küçük sıyrıklarla kurtulmuştum ama abim benim kadar şanslı değildi. Genç yaşında hayata veda etmişti.
"Hadi canım gir odana" dedi. Annem. Odama girdiğimde herşey ilk bıraktığım gibiydi. Laptop yarı açık bir şekilde çalışma masamın üzerinde duruyordu. Yatağımın üzerine oturdum.
"Anne. Ben özür dilerim sizi dinlemediğim için" dedim. Annem yanıma oturdu. Ve bana dönüp
"Özür dileme. Sen daha çok küçüksün ve inan bana hayatında daha bir sürü yanlış yapacaksın belki bilerek belki bilmeyerek ama önemli olan yanlışlarını görüp onların düzeltmek ve ben inanıyorum ki sen bütün yanlışlarını düzelteceksin. Bebeğinede en iyi şekilde bakıp dünyanın en iyi annesi olacaksın bu senin ilk yanlışındı. Kendini üzme bir daha da benden özür dileme" dedi. Anneme sıkıca sarılıp
"Dünyanın en iyi annesinden yardım almadan bakamam ben bebeğime" dedim. Annem benden ayrılıp dolan gözlerini sildi ve
"Bu kadar duygusallık yeter hadi sen duşunu al" diyıp odadan çıktı. Elimi karnıma götürüp karnımı okşadım.
"Senin için her zaman en iyisini yapmaya çalışacağım. Ben seni çok seviyorum" yataktan kalkıp banyoya girdim. Küvete girip sıcak suyu açıp başımdan aşağı döktüm. Bu gün hem çok mutlu olmuştum hemde çok üzülmüştüm. Göklerde uçarkan birden betona çok sert bir şekilde düşmüştüm. Aşık olduğum adam beni aldatmıştı. Para bu kadar mı değerliydi peki benim durumum iyi olmasaydı beni sevmeyecek miydi? Benim için süprizler yapıp bana ilanı aşk etmeyecek miydi? Ben onun gözünde paradan daha mı değersizdim. O beni değil para' yımı sevmişti. Aşk yalanmıydı? Aşk yok muydu dünyada?

Annemin KalemindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin