Ankara'nın Bağları

14 1 0
                                    

İlke telefonuna baktığında saatin gece 3.30 olduğunu gördü. Tam 3 saattir yatakta dört dönüyordu. Gözlerini her kapattığında Umut'un hüzünlü yüzü gözünün önüne geliyordu.
-neden aklımdan çıkaramıyorum bu adamı? Kokusu neden burnundan gitmiyor? Allahım neler oluyor böyle? Mete bile bu kadar aklımı meşgül etmemişken bu adamı neden bir saniye bile aklımdan çıkaramıyorum?
Dudaklarına dokunduğunda tekrar Umut'u öptüğü anı hatırladı. Hiç düşünmeden bir anda öpmüştü. Aklında böyle bir şey yapma düşüncesi yoktu bile. Sakallarına rağmen yanağının sıcaklığını ve yumuşaklığını nasılda hissetmişti.

-Kızım sen de hakikaten rol adı altında resmen adamı öptün. Hayır niye böyle bir şey yaptım ki. Hayır o değilde adam bana bağırdı diye ağlamama ne demeli? Yok yok adam bende alışkanlık oldu. Ağlama duvarım gibi oldu. Gördüğümde ağlayasım geliyor. Offff bir de Mete'yi anlattım. Ben ne bok yicem ya. Sus di mi söyleme ama yok söz verdin ya cevap verecektin. Gerizekalıyım. Hatta ordinaryus gerizekalıyım. Unut kızım unut çıkar aklından. Bu adam sana birkaç gömlek büyük gelir. Böylesine büyük bir aşk yaşayan adam dönüp sana mı bakar. Hem de yürürken adeta ben seksiyim diye bağıran kadına karşı. Acaba şuan ne yapıyor? Uyumuştur heralde. Ya o kadını düşünüyorsa. Umut eğer o kadını düşünüyorsan rüyanda kelli felli adamlar sarksın sana. Allah'ım birazcık uyuyayım lütfen. Yoksa ben kendi kendime konuşmaktan yakında Bakırköy'e transfer olucam.

İlke 1 saat daha sağa sola döndükten sonra nihayet uykuya dalabilmişti. Yan dairesinde yaşayan adamın da onu düşündüğünden habersiz.

-oğlum yuh ya saat 3 oldu. Uyu artık yarın nah kalkıcan bu gidişle.

Umut bugün fazlasıyla şey yaşamıştı. Yıllar sonra Ceren'i görmek düşündüğünden de fazla sarsmıştı onu. Aldatılmanın verdiği kızgınlık bedenini yeniden sarmıştı. Ceren'le karşılaşmayı birçok kere düşünmüştü. Ama bugünkü gibi olacağını hayal etmemişti. Nasılda dona kalmıştı karşısında. Ama onun aklını bulandırıp bu saate kadar uykusunu kaçıran asıl şey İlke'ydi. Onu bu kadından korumak için giriştiği oyundan çok etkilenmişti. Yanağını eliyle kendine çekip öpüşünü saatlerdir kafasında döndürüp duruyordu. Umut elbetteki ilk deda bir kadın tarafından öpülmüyordu ama bu kızın bu masum öpücüğü o şehvetli öpüşlere 1 milyon basardı. Bir de aklından çıkaramadığı şu aşık olduğu adamdı.
-ulan hangi orospu çocuğu bu. Ben onu haftalardır aklımdan çıkaramazken İlke bu adamı hayal ederek mi uyuyordu? Yoksa bu Hüseyin mi? İş teklifi falan dedi. Bu adamın yanında mı çalışacak İlke. Adamın yüzünden piçlik akıyor resmen. Lan falında çıkan Hüseyin mi bu yoksa. Ebeni sikerim lan senin o kıza dokunursan. Yavşağa bak. Buldu güzel akıllı kızı hemen yavşıyor. Kim kızım aşık olduğun adam? Bende Umut'sam öğrenicem bu adamı. Onu da sana unutturup kendime aşık etmezsem bende en adi şerefsizim.

Kendine verdiği sözle keyfi biraz yerine gelmişti Umut'un. Yatakta biraz daha debelendikten sonra o da uykuya dalmıştı.

Sonraki 1 hafta boyunca İlke, Mete'nin nişan hazırlıklarına yardım ettiği için eve geç saatlerde dönüyordu. Umut'ta 2 ay önce aldıkları hastane dekorasyonunu tamamlamak için mesaiye kalıyordu ve eve geç dönüyordu. İtiraf gecesinden sonra birkaç kere eve girerken karşılaşıp iyi geceler dilemişlerdi birbirlerine.

İlke bugün eve diğer günlere nazaran daha erken gelmişti. Nişan 2 hafta sonraydı. Mekan ayarlama, bohça, yemek, davetli listesi vs vs. Tüm bunları Kadir Mete Derin Selin ve İlke hep birlikte organize ediyorlardı. Ailelerin karışmasını pek fazla istemiyordu Mete çünkü sonu nedense kavgayla bitiyordu. Neyse ki işin büyük kısmı atlatılmıştı. Bugün de yorgun bir halde eve gelmiş duşunu aldıktan sonra da güzel bir çay demleyip balkon keyfi yapmaya karar vermişti İlke.

SÖZ MÜ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin