Alarmın, kulak çatlatan sesiyle güne 'merhaba' demek şıklarımın içerisinde yoktu! Elimi sıcacık yorganımdan dışarıya sarkıtıp bir süre güç toplaması için bekledim. Ardından elimi komidinin üzerine atarak alarmı bir kaç etkisiz hareketin ardından susturabilmiştim. Oh! Nihayet sessizlik. Stefan'lı, Daemon'lu, Sean O'donnel'li rüyalarıma geri döneceğim sırada üzerime çöken ağırlıkla nefessiz kalkdım.
"Azeel! AAAZZZEEEELLL!" Üzerimde tepinen hayvansı varlığı bacaklarımla itekledim ve nefes aldım.
"Ulan, sesini siktiğimin varlığı! Sus lan!" Aha! Sahalara Ezgi çıktı! Diyeceksiniz ama hayır, kesinlikle küfür eden bendim.
"Aa! Ağzına küfür hiç de yakışmıyor bebeğim." Gözümü açıp yorganı başımdan çektim ve yatakta doğruldum. Eslem, üzerinde minicik siyah etek, üstten iki düğmesi açılmış gömleği ve boynuna öylesine asılmış kravatı ile bana bakıyordu.
"Ne uyandırıyosun lan?" Dediğimde elindeki saati gösterdi.
"Okula gidicez gerizekalı ve senin hazırlanmak için 15 dakikan var." Dediğinde bedenimi yatağa bıraktım.
"O halde uyumak için 5 dakikam daha var. Lütfen odadam siktirip git ve geri gelme." Dediğimde "Ne halin varsa gör." Diyerek odamdan çıkmıştı. Yatağımın sıcaklığında biraz daha kestirdim ve 5 dakika geçtiğini görünce mecburan kalktım. Yandaki koltuğa koyulmuş okul üniformalarıma kısa bir bakış attım ve duşun yolunu tuttum. Soğuk ve kısa bir duşun ardından hızlıca kurulanıp saçlarımı kuruttum. Siyah eteği ve gömleği üzerime geçirip aynadan kendime baktım. Etek gerçekten kısaydı, eğildiğin anda herşey meydana çıkacak gibi duruyordu. Elimdeki kravata baktığımda iç çektim. Bu nasıl takılıyordu lan? Bir kaç denemenin ardından başarısız olmamla, kravatı boynumdan geçirdim ve iki yandan sarkmasını sağladım. Üstten iki düğmemi açtım ve diz üstü çorabımı giydim. Üzerime siyah deri ceketimi alıp, hızlıca eyeliner ve rimelimi sürüp odadan çıktım. Alt kata indiğimde kızların ayakkabılarını giyiyor olduklarını gördüm. Bilekten, kalın topuklu botlarımı ayağıma geçirdim ve evden çıktık. Kapının önünde duran arabaya doluşup okulun yolunu tuttuk.
Okula geldiğimizde arabayı okulun otoparkına bıraktım. Bütük ihtimalle burayı öğretmenler ve arabası olan son sınıflar kullanıyordu. Arabadan indiğimde soğuk hava bedenimi selamladı. Anahtarı rastgele çantamın içine attım ve kızlarla beraber yürümeye başladık. Okula girdiğimizde, insanlar bize bakıyor ve aralarında fısıldaşıyorlardı. Kızlara döndüğümde sırıtarak bana baktıklarını gördüm.
"Ünümüz bizden önce gelmiş." Sırıtarak Eslem'i onayladım.
"Kesinlikle!" Dediğimde yolumuzu açan öğrencilerin arasından geçerek okula girdik. Müdürün odasının bulunduğu kata geldiğimizde derin bir nefes aldım.
"Sizce bu nasıl?" Dediğimde Ezgi tek kaşını kaldırdı.
"Bence kel ve göbekli."
"Hayır, bu kesinlikle diğer müdürlere taş çıkartacak. İçimden bir ses çok yakışıklı olduğunu söylüyor." Dediğinde Ezgi'yle aynı anda gözlerimizi devirdik.
"Oyumu Ezgi'den yana kullanıyorum." Dediğimde Eslem gözlerini devirdi. Ezgiyle yumruklarımızı tokuşturduk ve içeriye girdik. Benim gözlerim sonuna kadar açılırken Ezgi'den "Hass..." sesini duymuştum. Gözlerimizi hızla Eslem'e çevirirken 'ben söylemiştim.' Bakışıyla bize bakıyordu. Bu müdür bildiğin seksiliğin beden bulmuş haliydi! Bu nasıl müdür lan?
"Kızım, doğruyu söyle daha önce gördün dimi?" Dediğimde Eslem resmen cırladı.
"Ne görücem be!" Dediğinde şok olmuş gözlerle müdüre döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ÇETE
Teen FictionÇok acı var. #Tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin.# Üç dost... Üç kirli geçmiş... Üç kırık kalp... TEK SEMT; Dolapdere. Ailelerin korktuğu, çocuklarının asla görmesini istemediği, 30 yaşındaki adamın 15 yaşındaki çocuktan korktuğu o kirli s...