Zincir Kuyusu 2

15 3 1
                                    

Çorbasını yavaş yavaş kaşıklayan Ian psikoloğun dediklerini düşünürken bodruma babası öldüğünden beri hiç gitmediğini fark etti. Sanki orası da babasıyla birlikte kaybolmuştu. Ian kaşığı masaya bırakarak annesine yöneldi:

"Anne neden bodruma inmiyoruz?"

"Ian saçmalıyorsun, rüyalarının orasıyla alakası yo..."

"Anne anahtarı bana ver, ciddiyim."

"Tamam bir dakika bekle."

Bayan Dishers tabağını lavaboya koyarak usulca odasına yöneldi. Kısa bir süre sonra şıngırtılarla birlikte gelen Bayan Dishers anahtarın bir tanesini Ian'a uzattı:

"Benimde gelmemi istiyor musun?"

"Anne bana bir şey olacağını mı sanıyorsun?"

"Tamam, tamam git bakalım. Hemen gel de çorbanı bitir."

Ian koşarak ikinci kata çıkan merdivenin altında yer alan girişe yöneldi. Girişin kapalı kapısını anahtarla açtıktan sonra aşağı indi. Eliyle lambayı yokladı. Çıkıntıyı hissedince bastırdı. Birden hafif sarı bir ışık yanmaya başladı. Ian sandıklarla dolu odayı gezinirken bir tıkırtı duydu. Arkasına dönünce kırmızı lekelerle dolu zincirleri fark etti. Zincirlere yaklaşınca sesler duymaya başladı. Bu rüyasında ki melodiydi ama biraz farklıydı:

"Zincir kuyusu, ölüm seni çağırır. Seni lanetler, Gardiyan hep bekler. Zincir kuyusu, İBLİS senin yanında, zincirlere aldanma!.."

Ian melodiyi anlandırmaya çalışırken zincirler hareket etmeye başladı. Ian geriye adım atacakken bir şeye takılıp yere düştü. Işık ve bodrum kapısı kapandı. Ian karanlıkta zinci seslerini duyunca çığlık atmaya başladı. Tam o sırada Bayan Dishers aceleyle içeri girdi merdivenlerden koşarak inerken birden aşağı yuvarlandı. Ian dışardan süzülen ışıkla lambaya doğru koştu. Lambayı açarak annesinin yanına gitti. Annesi yüzüstü yere çullanmıştı. Ian annesini kendine çevirince korkuyla bağırdı. Annesinin yüzü yarılmıştı. Ve göğsünde bir tane bıçak vardı. Ian annesini orada bırakıp koşarak merdivenleri çıktı. Bodrum kapısı kapatarak mutfağa koştu. Mutfağa girince bahçeye açılan kapının açık olduğunu fark etti. Daha sonradan dışarıya çıktı. Tekrar aynı melodiyi duyuyordu. Ian göz yaşlarını silip hızlı adımlarla melodiye doğru yürüdü. Melodiyi takip ettikçe daha net anlaşılıyordu. Koruluğu geçerek ay ışığının vurduğu bir mezarlığa geldi. Melodi artık beynini tırmalamaya başlamıştı. Ian teker teker mezarları geçerek zincirlerden oluşmuş bir deliğe geldi. Şarkı burada son bulmuştu. Ian etrafını incelediğinde mezarların içinden bebek cesetlerinin çıkmaya başladığını gördü. Korkuyordu. Ian korkuyla zincirli kuyuya çekilirken bir şey bacağına tutundu. Yüzünü seçemiyordu; ama siyah bir maskesi vardı aynı rüyasındaki gibi. Bu yaratık rüyasındaki iblisti. Ian acıyla bağırmaya başladı. Siyah gölge vücudunu yavaşça sarmış ve Ian'ı kuyuya doğru çekiştirmeye başlamıştı. Ian son nefesini kuyuda verdi. 

*     *     *     *     *  

Polisler  ihbar üzerine evin içerisine girdiler. İçeride ses yoktu. Lambaları açan komiser evi arama talimatı verdi. Komiser kapısı açık olan bodruma doğru yürümeye başladı. Bodruma inerken karanlıktan bir şeyin çıktığını fark etti. Komiser silahına uzandı. Karanlıktan turuncu gözlüklü kıvırcık saçlı bir genç çıkmıştı. Komiser, elini silahtan çekerek:

"Burada mı yaşıyorsunuz?"

"Evet, ayrıca evime izinsiz girmenizi neye borçluyum?"

"Cinayet ihbarıyla geldik."

"O zaman aşağıda görmeniz gereken bir şey var."

"Ne demeye çalışıyorsunuz?"

"Aşağıda bir ceset var."

Komiser koşarak aşağı indi. Kıvırcık saçlı oğlanı bir yandan süzerek zincirli köşeye yürüdü. Bir kadın ceseti vardı. Göğsünde bir bıçak vardı ve yüzü yarılmıştı. Komiser kadından tiksinerek geriye çekildi, duvardaki yazıyı görene kadar kaçmayı planlayan komiser sırtından aldığı darbeyle yere yığıldı. Duvardaki yazı:

"CİNLER DİYARINA SİZİ DE BEKLERİZ BEYLER!.."

CİNLER DİYARINA SİZİ DE BEKLERİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin