Zayn, ne o sahile, ne de o bara bir daha hiç uğramadı. Hatta evinden çıkıp annesini görmeye bile gitmedi ve kendisine uzunca düşünebilmek için oldukça uzun bir süre tanıdı. Sürekli kendini Alaska'yı yada o geceyi düşünmeyi bırakması konusunda azarladı ancak her defasında başarısız oldu.
Kıza karşı vazgeçilemeyecek hislerinin olmadığının farkındaydı, çünkü, ölen kızdan bile vazgeçebilmişken artık bir insanı unutmanın onun için imkansız olmadığını biliyordu. Sadece vazgeçmenin ona neden bu kadar zor geldiğine anlam veremiyordu, niye aklından çıkmadığına, neden her gece o hıçkırıkların odada yankılanıyormuş hissiyle bir kabustan uyandığına yada zihninden silemediği hüzünle buğulanmış yeşil gözlere.
Hiçbirine anlam veremiyordu ve bu düşünce havuzunun onu boğacağından endişeleniyordu.
Derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Alaska'ya bunu yapmak istemiyordu, ona değer verdiğini sokak sokak dolaşarak başına bir şey gelmediğinden emin olmak istediğinde anlamıştı. Eğer birlikte olurlarsa, ölümü kızı yıkardı ancak bu şekilde sadece kızın hayatında bir anı olarak kalırdı.
Ama sorun şuydu ki, Zayn bir anı olarak kalmak isteyip istemediğinden emin değildi. Sahilde ki gece, onlarla birlikte güzel vakit geçirmişti. Eskisi gibi olabileceğini hissetmişti fakat kızı öylece bırakmışken tekrar gidip pişman oldum diyemeyeceğinin farkındaydı.
Telefonu çaldığında saat öğleden sonra üçtü. Annesinin aradığını gördüğünde derin bir nefes bıraktı ve telefonu yatağın üstünden alıp aramayı cevapladı.
"Neden doktorla olan randevuna gitmedin, Zayn?" Zayn oflayarak sol eliyle alnını sıvazladı. "Unutmuşum, anne."
"Bu unutmaman gereken tek şey, Zayn! Lütfen artık en azından hayatını önemsiyormuş gibi davranır mısın?"
"Tamam, anne üzgünüm. Birazdan yola çıkarım." diye mırıldandı Zayn sinirle. "Babanın eski bir arkadaşı olan George'un olduğu hastaneye gitmen gerek, o seninle daha iyi ilgilenecektir."
"Hastalığın çok ilerlemeden fark edilmiş olması senin için büyük bir şans, Zayn ancak tam uyumlu donörün bulunması çok zor."
"Açıkçası donörün bulunup bulunmaması umurumda bile değil ancak, tedaviyi istemediğimi daha fazla belli edersem annemi çileden çıkaracağımı biliyorum." George, gözlerini Zayn'in üzerine dikti ancak bu konuyla ilgili yorum yapmaktan vazgeçip Zayn'e durumu anlatmaya karar verdi.
"Şimdi, öncelikle senden kan örneği almamız gerekiyor ve daha sonra ise kemoterapiye başlayacaksın, uygun donör bulunduğunda ise kök hücre infüz-"
"Bilgilendirme istemiyorum, sadece şu lanet olası hücre örneğini alın ve bende buradan gidebileyim." George sakinlikle başını sallayıp yarım saat süren bir işlemle hücre örneğini aldıktan sonra Zayn kendini kaçar gibi hastahaneden dışarı attı.
Babasının ve sevgilisinin öldüğü hastahanede hayat bulmaya çalışması ona saçma geliyordu.
"Beni rahat bırakın!" Alaska onu günlerdir yataktan çıkarmaya çalışan arkadaşlarına çemkirdiğinde Calum daha fazla sinirleniyordu çünkü barmen kızın o odada ağlamaktan başka bir şey yapmadığını biliyordu. "Hayata küsemezsin, Alaska. Sadece o piçi siktir et ve normal hayatına devam et." Mia, onu ikna etmek adına kapının dibine geçtiğinde Alaska derin bir nefes aldı.
"Ben iyiyim."
Ardından duyulan hıçkırık Calum'un kapıya bir yumruk atmasına sebep olurken Alaska derin bir nefes alıp cama çarpan yağmur damlalarına baktı. "Alaska, şu kapıyı hemen şimdi açmazsan, yemin ederim ki o çocuğu bulup öldürene kadar döverim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barmaid || z.m
Fanfiction"Ona iyi gelirim sanmıştım ama ruhu tahmin ettiğimden çok daha fazla kana bulanmıştı."