BEN GELDİM MİNAQ SERÇELER
İYİ OKUMALAR
"Kes şunu." küçük ellerini göğsüme yerleştirip beni geriye doğru ittirdiğinde belini tutup onu suyun içinde kendime çektim. "Bugün pek bi huysuzsun." dudaklarımı burnunun kenarına, yanağına doğru bir yere bastırdığımda ellerini omuzlarıma yerleştirmişti.
"Zaten suyun içindeyiz ve sen buna rağmen beni suyla ıslatmaya çalışıyorsun, bunun huysuzluğumla ne alakası var?" onu denizin içinde daha derinlere ilerlettiğimde omuzlarımdan destek alıp ayaklarının kumla olan temasını kesti ve bedenini benimkine yasladı. Bir şey demeyip dudaklarımı bize garipçe bakan yaşlı bir çift eşliğinde dudaklarına bastırdım.
"İnsanlar bize bakıyor." dudaklarıyla birlikte vücudunu da uzaklaştırmaya çalıştığına ona izin vermeyerek belini yeniden kavradım.
"İnsanlar hayatlarında hiç öpüşmemiş gibi bize bakıyorlarsa bu onların problemi bebeğim." en nefret ettiği şeyi yapıp burnunu işaret ve orta parmağım arasına sıkıştırdım ve dişlerimi yanağına sürttüm. "Tıpkı 5 yaşında bir çocuk gibisin." parmaklarımın arasından burnunu kurtarıp diğer tarafa doğru bakmaya başladığında kaşlarımı çattım.
Çok keyifsizdi.
"Biraz eğlenmek istiyorum, bu kadar surat asmayı bırak." parmaklarımla çenesini kavrayıp yüzünü kendime çevirdiğimde gözleri korkuyla irileşti ve daha sonra ince parmakları dudağımın hemen üzerinde gezindi. "Z-zayn." titreyen sesiyle konuşup tam karşıma geçtikten sonra korkuyla irileşen gözleriyle suratımı incelerken yanaklarımı kavradı.
"Ne oldu?" ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken ellerini tutup indirdim ve elimin tersiyle burnumu sildim ama elime bulaşan kan benim bile kalbimin korkuyla atmasına sebep oldu. "Kıyıya çıkalım, sana bu kadar güneşte kalmanın zararlı olduğunu söylemiştim." dolan gözleriyle birlikte elimi sıkıca kavradı ve kısa bir süre sonra şezlonglarımızdaydık. "Eve geri dönelim, eğer sana bir şey olursa burası merkezden çok uzak."
Havluyu omuzlarımın üzerine bırakıp peçete aldıktan sonra önümde diz çöktü ve titreyen elleriyle birlikte burnumdan akan kanı silmeye başladı. "Sakinleş." yatıştırıcı ses tonum onda tamamen ters bir etki yarattı ve gözleri benimkiyle buluştuktan hemen sonra başını dizlerime yaslayıp ağlamaya başladı.
"Alaska..." dedim bileğini nazikçe kavrayıp onu hemen yanıma çekerken ses tonumun aksine sakin olmaktan çok uzaktım. "Sakin ol, bana bir şey olmayacak, sadece... Sadece burnum kanıyor işte. Sıcaktan olmalı." titreyen ve biraz da kan bulaşmış ellerinde ki peçeteyi alıp burnuma bastırırken bir kolumu onun etrafına sararak birden bire buz kesmiş bedenini sarmaladım.
"Korkma."
"Otelde kalmalıydık, denize girmek için çok sıcak olduğunu sana söyledim." ellerini saçlarımın arasından gezdirdikten sonra soğuk bir suyu ilk önce eline döktü ve daha sonrasındaysa ellerini yavaşça başımda gezdirdi. "Benimle böyle ilgilenmen hoşuma gidiyor." gülerek söylediğim sözcükler onu kızdırdı ve omzuma vururken soğuk elini alnıma getirdi.
"Gülme." dedi titreyen sesiyle. "Gülme çok korkuyorum." gözyaşları yanaklarına süzülmeye devam ederken başımı göğsüne yasladım ve o da sol kolunu boynumun etrafından omzuma doğru attı. "Korkma, bu küçükkende olurdu, fazla güneşte kaldığım için ama uzun bir süredir başıma gelmiyordu."
"Hastalığını yeni atlattın sayılır, daha fazla dikkat etmem gerekiyordu." derin bir nefes alırken dudaklarımı karnına bastırdım ve bize gülerek bakan bir kız çocuğuna göz kırpıp gülümsedim.
"Kime gülümsüyorsun sen?" az önce bana sanki her an ellerinden uçup gidecekmişim gibi davranan kız, kafama vurup suratıma doğru daha çok eğilirken kaşlarını çattı. "Az önce bana minik bir serçe gibi davranan kız nerde?!" kafamı tutarak doğrulduğumda birkaç şezlong ötemizde duran kız çocuğu kahkaha atıp annesine bizi işaret etti ve Alaska'nın bakışları yavaşça o kız çocuğuyla buluştu.
"Ah." o mahçup ifade gözlerine yerleştiğinde yüzümü tutup dudaklarıma hissetmekte zorlanacağım türde bir öpücük bıraktı ama asla azla yetinen bir adam olmamıştım. Belini tuttum ve üzerine yavaşça uzanırken elimle çenesini kavrayıp onu güzelce öpmeye başladım.
"Anne gel! Orada ki adam ablayı boğmaya çalışıyor!" her ne kadar dayanmak için çabalasam da, bunu başaramadığımda dudaklarımı Alaska'dan uzaklaştırdım ve ardından başımı yana çevirip gülmeye başladım.
Annesinin elini tutmuş şok içinde onu buraya getirmeye çalışıyorken utançla bize bakan annesine karşın biraz endişeliydi de. "Anne hadi!"
"Bebeğim, o adam ablayı boğmaya çalışmıyor," tıpkı benim gibi gülüşünü zor durdurmuş bir Alaska, kollarımın arasından doğrulup beni geriye iterken küçük kıza doğru baktı. "Sadece çenesinde ki lekeyi siliyordum." diye saçma sapan bir şey uydurdum ama nasılsa inanacaktı.
Beni şüpheci gözlerle inceleyip kuma bulanmış küreğini ayaklarımın dibine fırlattı "Yalancı!" ama annesi ona kızınca asık bir suratla yanıma gelerek elimde ki küreğini almış ve hiç istemediğini oldukça fazla belli eder bir şekilde ağzında geveleyerek özür dilemişti.
"İyi misin?" Alaska'nın dizleri üzerinde ki ellerinden birini tutup büyük yeşil gözleriyle meraklı bir şekilde Alaska'nın yüzünü inceledi. "Evet, bak bir şeyim yok. Kötü bir şey yapmıyordu." küçük kızın yanağını okşarken sevgiyle gözlerini incelerken, onlara bakarken derin bir iç çektiğimi fark etmek neredeyse tüm tüylerimi diken diken yapmıştı.
"Luna adına bende özür dilerim," annesi de gelerek küçük kızının elini tuttuktan sonra devam etti. "Sizi rahatsız ettiği için." gülümseyerek bize baktığında Alaska bir problem olmadığını söyleyip Luna'nın küçük bedenini kolları arasına aldı.
"Biz bu tatlı kızla tanıştığımıza çok memnun olduk değil mi?" dedikten sonra Luna'ya baktığında Luna ilk önce kafa salladı ama daha sonra gözleri benimle buluştuğunda kaşlarını çatıp konuşmaya başladı. "Ben onunla tanıştığıma memnun olmadım, anne." Alaska'nın kucağından annesinin elini tutmak için yere atladı ve tekrar bana döndüğünde onunla barışmak için bir kutu çilekli şekerine anlaştık.
Eh, ne diyebilirim ki iyi bir pazarlıkçıydı.
"Bence bizde bir kız çocuğu yapmalıyız," dedim Luna ve annesi odalarına geri dönmek için yürümeye başladıklarında. "Evet, tabi rüyanda falan?" ona gözlerimi devirerek ıvır zıvırla dolu çantasını aldım ve havluyu da omuzlarıma atıp peşinden ilerlemeye başladım ama hedefimize ulaşana kadar aklımda olan tek şey, bir bebek istediğimdi.
JuliusSezar sonsuz sabrın için teşekkür ederim...❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barmaid || z.m
Fanfiction"Ona iyi gelirim sanmıştım ama ruhu tahmin ettiğimden çok daha fazla kana bulanmıştı."